"Ne bakıyorsun Ceylin? Önüne dön," dedim sertçe, Ceylin kaşlarını çattı ama bir şey demeden önüne döndü, kitabını yine evde unutmuştu anlaşılan, her zaman Coğrafya kitabını evde unuturdu, bu derse garezi vardı galiba.

Hoca içeri giridiğinde derse odaklanmaya çalıştım. Ceylin'in katlanılmaz bakışlarını hissedince ona bayıkca döndüm.

"Kitabına bakabilir miyim? Hoca kızacak," dedi sinirli bir tınıyla, alayla sırıttım. "Unıtmasaydın, beni ilgilendirmez." Amacım kavga etmek filan değildi ama sınıfta yanlış anlaşılmama neden olduğu için ona kızgındım. Ceylin sinirle nefesini verdi, tam o sırada hoca yanımıza yaklaşmıştı. Ne şans ama.

"Kitabın nerede?" Dedi kaşlarını çatarak, Ceylin'in yutkunma sesi buraya kadar gelmişti, tüm sınıf artık ona bakıyordu, en sinirli hocaya denk gelmesi ne üzücü...

"Unutmuşum hocam," diye fısıldadı, çok eğleniyordum!

"Her zaman unutuyorsun zaten Ceylin! Kaçıncı oldu sayamadım, müdüre git hemen, dersime bir daha kitapsız girme!" Diye bağırdı, Ceylin korkarak bana baktı, ona alayla baktım ve geçmesi için kalktım, o da çıktı. Yerime oturduğum da hoca bana ve kitabıma memnun bir bakış atıp derse geri döndü.

~~~

Bisikletimle beraber yavaş yavaş giderken gözlerim yorgunlukla kapanıyordu, bir anda uyku çökmüştü ve bisiklet sürmekte bile zorluk çekiyordum, hafifçe gözlerim kapandığın da bisikletim aniden durdu ve ben öne fırladım, ama bir çift kol beni yakalamıştı, gözlerimi irileştirerek beni tutan kişiye baktım, bu o'ydu! Üzerinde yine klasik siyah giyinmişti.

"Bisiklet sürereken uyuyanı ilk defa görüyorum," dedi bariz bir alayla, kolları arasından çıktım ve bisikletten inip yürümeye başladım, bisikletimi de yanımda sürüklüyordum.

"Artık rahat bırak beni, seni görmek ya da sesini duymak istemiyorum!" Dedim ifadesizce, ama o yanımdan yürümeye devam ediyordu. "Ama ben istiyorum," diyince adımlarım yavaşladı, etkilenmiş miydim? Sanmıyorum. Baygın gözlerimi yavaşça kırptım, ne oluyordu bana?

"Çok yorgunsun, seni eve bırakmamı ister misin?" Kafamı iki yana salladım, "Senden hiçbir şey istemiyorum," diye fısıldadım, alayla kıkırdamasını duyunca ona baktım.

"Birazdan yere yığılacaksın, bırakta seni taşıyayım," jeton yeni düşmüştü. "Sen ne yaptın bana? Seninle hiç görüşmedim bile, dün gece bir şey mi yaptın?" Dedim korkuyla, ifadesizce baktı.

"Öncelikle bir şey yapmam için görünür olmama gerek yok, zaten her saniye yanındayım güzelim, ikincisi bir şey yapmadım sadece biraz uykun geldi, insanların uykusu gelebilir." Dedi.

"Bayılacak gibiyim, bir şey yaptın!" Dedim sertçe, gözlerini devirdi.

"Tamam ben yaptım, şimdi seni taşımama izin ver, düşecek gibisin." Gerçekten beni önemsiyor gibi konuşmuştu.

"Hayır!" Dedim emin bir sesle, fakat bunu dememin ardından kendimi yerde buldum, bisikletim de üzerime düşmüştü, acıyla inledim. O ise sadece izliyordu. Bacağım acımıştı! Gerçekten ne yapmıştı bana?

Söylenerek bisiklete tekme attım ve ayağa kalktım. Tökezliyordum.

"Teklifim hâlâ geçerli," gözlerim gitti gidecekti, ne yapmıştı bana bu ruh?!

"Tamam, ama sadece bir kereliğine, sonra bir daha seni görmek istemiyorum!" Dedim emin bir sesle, bunu yaptığıma inanamıyorum.

"Tabii," yanıma gelerek beni tek hamle de kucağına aldı, başımı göğsüne yaslayarak gözlerimi yumdum. Bunu yaptığım için kesinlikle pişman olacaktım!

~~~

Gözlerimi kırpıştırarak açtığım da odamdaydım, ne olmuştu? Nasıl gelmiştim buraya? Kaşlarımı çatarak yatağımdan kalktım, salona gittiğim de annem ve Ege televizyon izliyordu. Camdan gördüğüm kadarıyla da bisikletim direğe bağlıydı, hem beni hem bisikleti nasıl taşımıştı?

"Anne, ben nasıl geldim buraya?" Dediğimde annem kaşlarını çattı, "Sevgilin getirdi, bize haber vermediğin şu sevgilin!" Dediğinde şaşkınca kala kaldım, bunu yapmış mıydı cidden?

"Kim?" Diyebildim sadece, "Kafanı filan mı vurdun? Adamın yanında uyuyakalmışsın resmen, odana kadar seni taşıdı adam!" Dedi sinirle.

"Anladım, haber vermediğim için üzgünüm hazır hissettiğim bir vakit açıklayacaktım," sevgilim olmadığını söylesem kızardı bana, elalemin kucağında ne işin var diye. Haklıydıda.

"Ne zamandır birliktesiniz?" Düşündüm, "6 aydır," diyiverdim, annem kaşlarını çattı. Çok mu abartmıştım?

"Ne zaman hazır olacaktın Rojbin? Evlenince mi?" Gözlerimi devirdim.

"Özür diledim ya! Kızarsınız diye söylemedim, anlayın azıcık!" Dedim, abrtmıştım ama engel olamamıştım kendime...

"İyi," dedi.

"Özür dilerim," dedim ve koşar adım odama girdim.

"Sen ne yaptın? Nasıl anneme sevgiliyiz dersin? Adını bile bilmiyorum be!" Dedim fısıltıyla.

"Adım Yıldırım, ve yalan söylemedim, sevgilimsin," gerçekten ne sanıyordu kendini? Ayrıca sonunda adını öğrenmek garip hissettirmişti.

"Ne sanıyorsun sen kendini? Sevgili değiliz, asla olamayız, sen beni korkutuyorsun ve zarar veriyorsun!" Dedim direkt, kısa bir sessizliğin ardından adım seslerini duydum, duymamla kapıya depar atmam bir oldu, ama geç kalmıştım. Saçlarımdan sertçe tutarak beni yatağa sertçe fırlattı, sırtımın acısıyla dudaklarımı çığlık atmak üzere araladım, ama saniyeler içinde üzerime çıkması ve ağzımı kapaması bir oldu. Saç diplerimdeki acı da artınca gözlerim yaşardı.

Artık onu görüyordum, gözlerinin içi kıpkırmızı olmuştu, göz bebekleri ise oldukça koyulaşmıştı, korkutucuydu. Yüzüme iyice yaklaştı, hırıltılı nefesini dudağıma üfledi.

"Olamayız öyle mi? O zaman izle ve gör, yavaş yavaş bana aşık olacaksın Rojbin, istemesen de olacaksın!" Dedi ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

~~~

Bölüm sonu.

Beğendiniz mi?

ACIMASIZ RUHWhere stories live. Discover now