5.BÖLÜM: "KALBE İLK KURŞUN"

Începe de la început
                                    

Aslı odamdan çıktıktan sonra zarfı açmadan önce dün gönderdiğim raporun dosyasını önüme koydum. Dosyayı önüme koyduğumda kapağı açtım ve boş bir sayfayla karşılaştım. Ufak bir sarsıntıyla kağıdı elime aldım ve en alt köşedeki minik yazıyı okudum. ''Çalışmanızı hiç beğenmedim, bu boş kağıt bile karalayıp yolladığınız parçalardan daha değerli.'' Ardından cümle sonundaki sinir bozucu gülücük.

''Ne?'' diye ağız dolusu bir şaşkınlıkla uzun süre elimde tuttuğum hatta sinirden titreyen parmaklarımda sallana kağıda bakarken. ''Ne diyorsun be sen?!''

Bunun koca bir şaka olmasını dileyerek çaresizce kağıdın arkasını çevirdim ama bir şey bulamadım. Dosyada sadece bu not mevcuttu. Hızla telefonuma sarılıp rapor sahibini aradım.

''Alo,'' dedi sekreter kız. ''Ersin Bey'in telefonu.''

''Beni ona bağla, derhal!''

''Kimsiniz?''

''Akça de,'' diye soludum kuvvetle. ''O anlar.''

''Bir saniye hemen bağlıyorum,'' dedi sekreter kız. Sakin kalmam gerekirken asla değildim çünkü ben bu dosyaya günlerce çalışmıştım. Parmaklarımı masanın üzerinde sabit şekilde hareket ettirirken kulağımı dolduran o sesle tanıştım. ''Buyurun Akça Hanım?''

''Ne demek oluyor bu rapor?'' Direkt söze girdim çünkü öfkemi kontrol edecek düzeyde değildim.

Gevrek bir gülüşle konuşmaya başladı. ''Mesajımızı aldınız demek? Okuma yazmanız yoksa size bunu sesli bir şekilde iletebilirim.''

''Dalga mı geçiyorsunuz benimle?'' diye sordum, sesim giderek artarken. ''Ne demek bu ya? Sizin o parça dediğiniz şey benim günlerimi verdiğim emeğim.''

''Ee ne yapayım yani?''

''Siz benden bir çalışma istediniz ben de olabilecek en iyi şekilde taslağını hazırladım, yetmedi içini bile dizayn ettim. Şu an bunu benden daha iyi yapabilecek kimse yok, bunu biliyorsunuz!''

Tekrar güldü. ''Bu kadar abartmayalım, alt tarafı iki kara kalem çalışması.''

''Alt tarafı mı?'' Yüzüm ekşidi. ''Sabrımı sınamayın! Bana gerçek bir sebep söyleyin.''

Soluk aldığını duydum. ''Bakın, zevkiniz çok kötü ve size güvenmekle hata etmişim. Adınız bu kadar üstteyken çalışmalarınız da sizin kadar iyi sanmıştım ama hiç beğenmedim, komedi.''

''Komedi ha? Komedi?''

''Aynen öyle.''

''Sizi dava edeceğim,'' dedim dişlerimi sıkarak.

Kocaman kahkaha attı. ''Hangi hak ve sebeple? İsterseniz annenize şikayet edin belki annem kulağımı çeker.'' Kahkahaları kulağımda çınlamaya devam ediyordu. Gözlerimi sımsıkı kapattım ve bekledim. Devam etti. ''Egonuzu tatmin edemediğim için kusura bakmayın Akça Hanım! Ama bu kadar yetenek yoksunu olup bu seviyeye yükselmek iyi bir torpile sahip olduğunuzu gösterir, bence ona saygı duyun!''

Bir hışımla ayağa kalktım. ''Kes sesini! Beni tehdit edemezsin.''

''Sakin olun lütfen,'' dedi. ''Bu asabilikle hiç kimse sizinle çalışmak istemeyecektir.''

Dudağımı ısırdım ve telefonu hızla kapatıp masaya sertçe bıraktım. Aslı korkuyla içeri girdi. ''İyi misiniz Akça Hanım?''

''Bana bir bardak su getir!''

AKÇAUnde poveștirile trăiesc. Descoperă acum