İkiside sanki anlaşmış gibi şelaleye doğru yürümeye başladılar. Kısa ama uzun gibi geçen yürüyüşten sonra çimenlige attılar kendilerini.

İlk konuşan Selim oldu.

"Sor bakalım aklındaki soruları."

"Benden hoşlanıyor musun?"

Efe hiç duraksamadan konuşmuştu. Bir süre yanından ses gelmeyince fazla hızlı konuya giriş yaptığını fark etti. Yalandan öksürüp selim'e bir bakış attı. Dümdüz önüne bakıyordu. Ve yanlış görmediyse eli mi titriyordu onun??

"Pardon biraz hızlı oldu."

"Yok sorun değil. Fazla uzatmanın bir anlamı yok zaten. Biraz ciddi bir konuşma geliyor hazırlan."

Son cümleye ikiside kıkırdadı. Selim bedenini efe'ye doğru çevirip gözlerini gözlerine kitledi.

"Bak sana açık olucam ki ilerde daha fazla sıkıntı çekmeyelim. İlk sana yazdığımda gerçekten senin kim olduğunu bilmiyordum ve öylesine konuştuğum biriydin. Senin kim olduğunu öğrendikten sonrada bu değişmedi.

Taki beni sevdiğini öğrenene kadar. İlk başta çok saçma gelmişti. Birinin- bir erkeğin bana aşık olma düşüncesi. Bu gay bisexs olaylarını sonsuza kadar içime atmayı planlıyordum. Seni kendimden uzaklaştırmaya çalıştım ama günün sonunda sürekli senin yanında buluyordum kendimi.

Seni sevdiğimden mi yoksa sana alıştığım için seni kaybetmek istemediğim için mi olduğunu anlayamadım o yüzden sana deneyelim dedim. Evet bu biraz bencilce gelebilir ama ne yapacağımı bilemedim."

Selim yanağında ki ıslaklıgı fark ettiğinde duraksadı. Neden ağlıyordu bilmiyordu. Omzuna yük olan bu cümleleri sonunda sahibine söylediği için olabilirdi belkide.

Efe kitlenmiş sadece karşısında ki bedenin gözlerinin en dibine bakıyordu sanki yalan söyleyip söylemedini anlamak istiyordu. İçindeki bir ses buna gerek olmadığını, doğru olduğunu bas bas bağırırken, Efe sonradan tekrar üzülmemek için kulaklarını tıkamayı seçmişti.

"Sana ne zaman duygular besledim bilmiyorum. Seni, senin beni sevdiğin kadar seviyor muyum açıkçası onu da bilmiyorum lütfen bana kızma. Duygularım hakkında konuşmayı pek beceremem ama sana şunu söyleyebilirim ki senden hoşlanıyorum. Senden etkileniyorum. Senin yanında kendim gibi hissediyorum. Gülüşünü, tarzını ne bileyim en basitinden mimiklerini seviyorum ulan işte."

Selim derin bir nefes verdi. Sonunda rahatlamıştı.

Efe hem ağlıyor bir yandan da deli gibi gülüyordu. Karşısında ki çocuk delirtmisti onu hep. Kendini geriye doğru bıraktı mutlulukla. Boynuna değen çimenler onu huylandırırken ağaçlar yüzünden az buçuk gözüken gökyüzüne baka kaldı. Hiç bir şey düşünmeden sadece bakıyordu. Gözlerinden yaşlar dökülürken arada kahkaha atmayı da ihmal etmiyordu.

Selim onun bu haline sırıttı. Neden efe'nin güldüğünü bilmiyordu. Gerçi Efe de bilmiyordu ama neyse. Önüne serilmiş bedene baktı bir süre yıldızların yansıdığı gözlerine, anlından çimenlere serilmiş nemli saçlarına, betimleyerek anlatılması güç o gülüşüne, huylandığı için arada boynuna giden eline ve boynuna...

Sanırım sevmesi için bir neden aramasına gerek yoktu. Seviyordu işte bir nedene ne gerek vardı. Can Yücel' in de dediği gibi;

'Sebepsiz sevmektir aşk.
Nedeni olmadan bağlanmak birine..
Gözlerine baktığında erimektir içten içe.
Ellerini tuttuğunda titremektir tüm benliğinle.
"Hatta sarılamamaktır utançtan,
Çünkü utanmaktır sevmek aslında".

Sevmek nedir aslen?
Ölmek mi uğruna?
Yaşamak mı onunla?
Sevmek mi ömür boyunca?
Yoksa ayrılmak mı gerekince?
Nedir insanı başkasına bağlayan?

Bilmez kimse bu soruların cevabını..
Kimi güzelini sever, kimi özelini.'

~~~~~

Saatin geç olduğuna kanaat getiren iki genç çok rahat yerlerinden ayrılıp kamp alanına dönmek için hareketlendi.

Eve geçip kızları rahatsız etmeden odalarına geçip üstlerini değiştirdiler gülüşerek. Olur olmadık espiriler yapıp birbirlerini güldürüyorlardı. Bir nevi gergin hava oluşmamasını sağlıyorlardı.

İki beden yatakta birbirlerine dönük yatarken Selim'in aklına gelen şeyle kaşlarını çattı.

"Sen sarhoş değil miydin?"

"Yoo. Azıcık içtim sadece."

"Beni kandırdın."

"Aslında kandırmadım çünkü sana hiç sarhoşum demedim."

"Ama inkar da etmedin."

Umursamazca omzunu silkti.

Efe yerinde kıpırdanıp boğazını temizledi. Birazdan soyliycegi şey için utanıyordu. Bir gün bu soruyu sorucagı aklının ucundan bile geçmezdi.

"Ya biliyorum çok klasik olucak ama biz şimdi neyiz?"

Selim güldü. O da bu soruyu duyucagını pek sanmıyordu.

"Bilmem sen ne olmamızı istersin."

"Ya flört falan deme ağız burun dalarım çok ciddiyim."

"Peki demem sevgilim."

"Ne ne ne sevgilim mi?!?! Allah'ım bana bir şeyler oluyor."

Selim, efe'nin abartarak verdiği tepkilere karşı hızlıca yaklaşıp yanağına sıkıca bir öpücük kondurdu. Çok tatlı gelmişti gözüne.

Efe utançla yanınadaki bedene sokuldu yavaşca. Selim ufaktan ufaktan ona sokulmaya çalışan bedenin belinden tuttuğu gibi kendine çekip sarıldı.

"Ya bunun sırası değil biliyorum ama lütfen bir daha ağladığında arar mısın yada ne bileyim sesli falan at. Bok gibi yazıyorsun anlamıyorum."

"Romantik ortamın içine sıçtıgın için teşekkür ederim."

Omzuna çok da sert olmayacak şekilde vurup kolları arasından sıyrıldı. Şimdi de yatakta arkasını dönmüş kaşları çatık halde duvarı izliyordu.

Selim kıkırdayıp kendinden uzaklaşıp arkasını dönen bedenin belinde tutup sırtını kendi göğüsüne yasladı. Yanağından öpüp burnunu dağınık saçların içine gömdü.

"İyi geceler bebeğim."

"Sen yanımda olunca gecelerim hep iyi oluyor zaten."

×××××

Romantik bir bölüm kalpkalpkalp

Sonunda kovuşturdun amk yazarı sg diyenler -->

Küçüktür işareti üç

Efulim ~bxb~Where stories live. Discover now