2.8-Küçük Şövalye-

Start from the beginning
                                    

Kalenin içine girince sıcacık kale sayesinde ısındım. Üşüdüğümü şimdi farkettim. Burası sıcacıktı. Burnuma mis gibi ateş kokusu gelirken onca zamandan sonra huzurlu hissetmeyi hak etmiştim sanırım.

Esneyince Salver eğilip bana baktı. Yüzünü tatlı bir ifade alırken kaşlarımı çatarak ona baktım. "Ne oldu?"
"Az önce sincapa benziyordun. "
"Esnerken mi?" diye mırıldandım. Başını salladı. Güldüm. "Nerem sincapa benziyor benim ya?" O da güldü. Tekrar esneyince gülümsedi.

"Uykun gelmiş senin. "
"Yani biraz geldi uykum. İyi geceler." dedim.
"İyi geceler. " dedi. Arkamı dönüp yukarı çıktım. Bana ayrılmış odaya girip pelerinimi çıkardım. Duvardaki gaz lambasını yaktım.

Saçlarımda ki tokayı çıkarıp masaya koydum. Camdan görünen yansımama gülümsedim. Mutluydum. Bütün o yaşadıklarımdan sonra bunları hak etmiştim. Aşağıda beni koruyan bir adam vardı. Ve ben o adamı çok seviyordum. Bana karşılıksız bir şekilde yardım etmiş ve  ormanda korumak için elinden geleni yapmıştı.

Olası bir durumda onun için canını verir misin?
Veririm.

Kar yağarken oldukça huzurlu hissediyordum.

Gaz lambasını kapatıp yorganın altına girdim. Anın huzuru ve keyfi ile gözlerimi kapattım.

💫

Issız bir ormanda tek başıma yürüyordum. Hava çok soğuktu. Yağmur yüzüme yağdıkça yağıyordu. Titreyerek yönümü bulmaya çalışıyordum. Bu lanet olası yerde kaybolmuştum.

Arkamdaki adım seslerini duyunca daha hızlı yürümeye başladım. Arkamda biri vardı!

Kalbim deli gibi atarken arkamdaki kişiyi merak ediyordum. Böyle ıssız bir ormanda kim olabilirdi ki?

Bir vampir olamazdı. Vampir olsa çoktan üstüme atılmış ve kanımı almıştı.

Bir cadı olamazdı. Cadı olsa birşeyler yapıp beni kaçırırdı.

Kimdi o zaman?

Merakıma yenik düşüp arkamı döndüm. Karşımdaki adamı tanıyordum. Kanımın çekildiğini hissederken koşmaya başladım. O ise peşimden geliyordu. Ne kadar koştum bilmiyordum ama elimden gelenin en hızlı şekilde koşuyordum.

Tam önümde aniden Justin'in belirmesi ile çığlık attım. Geriye dönüp tekrardan koştum. Karşıma tekrardan çıkan Justin ile ağlamak üzereydim.

Ağaçlardan daire oluşmuştu. Hepsi etrafımı sarmış, gitmemi engelliyordu.

Avazım çıktığı kadar çığlık attım. Justin sürekli yer değiştirip etrafımda dolanıyordu. Varlığı bile beni ürküten bu adamın kahkahalarını duymak canımı acıtıyordu.

"Veronica? Yoksa Salver'ın Altıncığı mı?" Son kısmı vurgulamıştı. Ellerini arkasına bağlamış etrafımda dönüyordu. "Söylesene! Dilin yok mu senin?" diye bağırdı. Korkunç sesi bütün ormanı doldururken ellerimle yüzüme siper yaptım. Titriyor ve ağlıyordum.

Bileğimden tuttu ve yüzüme biraz daha yaklaştı.

"Herşey bitmedi Veronica! Sen benim olana kadar da bitmeyecek! Anla artık sen bana mahkumsun." Çığlık atıp kendimi kurtarmaya çalışsam da yapamadım.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now