20. BÖLÜM: "BAŞLI BAŞINA BİR GİZEM"

Start from the beginning
                                    

Ama çok şey değişmişti. Değişmeye başlayan Iraz'dı, değişen bu vesileyle aralarındaki her şeydi...

"Sıkıntı yok." derken adamın uzattığı tepsiyi kucağına aldı Iraz. Bacaklarını indirip dolu tepsiyi bacaklarının üstüne koydu. Kuzey'in çalışma masasının sandalyesini alıp gelişini izledi ilgiyle. Sanki her zaman yaşadıkları sıradanlıkta bir anın içinde, güzel bir akıştaydılar. Bu an özel olduğu kadar sanki böyle anları hep yaşıyorlarmış gibi sıcak bir his etraflarında dönüp çocuğu sarmalıyordu da.

"Buraya bir koltuk daha almalıyım." dedi Kuzey sandalyenin yüksekliğini en düşük seviyeye ayarlayıp Iraz'ın oturduğu koltukla aynı hizaya gelmeye çalıştığı sırada. Çocuğun aksine o kafasındaki her senaryoda Iraz'ı koyacağı konumu öyle iyi biliyordu ki, Iraz tüm detayların tam içindeydi.

"Neden?" diye sordu Iraz. Şimdi tepsi kucağından alınmış ve ortaya çekilen kahve sehpasının üstüne bırakılmıştı. Tepsi sehpanın kendisinden biraz daha büyük olsa da dikkat ettikleri sürece bir şey olmazdı.

"Bu odayı sadece kendimi düşünerek düzenlemiştim ve aile evimdeyken yanımda birinin olacağını, o kişiyle bu şekilde bir şey yaşayacağımı hiç hesaba katmamıştım. Farkettiysen bir dinlenme koltuğu, bir komodin var bu odada yalnızca... Bu kahve içişlerimizi bir rutine dönüştüreceksek, ki dönüştüreceğiz, koltukları ikilemeliyiz. Ardından komodini ve diğer ayrıntıları düşünürüz zamanla. Çünkü bu evde bir yerin olduğu gibi bu odada da olmalı diye düşünüyorum."

"Yatağı pek kendini düşünerek almamış gibisin." Iraz bunu nasıl söyledi bilmiyordu ama yatak bugüne kadar gördüğü hiçbir yatakla kıyaslanamayacak kadar büyük olduğundan ve adamın söylediği güzel şeylere odaklanıp utançtan susup kalmamak için de sormadan edememişti.

Kuzey gülecek gibi oldu. "Çok deli yatarım ben. O yüzden böyle almıştım aslında..." diye açıkladı. "Sen nasıl uyursun? Sakin bir uykucu musundur?"

Iraz adamla konuştukları konunun, bir ilişki içinde olan insanların belirli aşamaları katettikten sonra konuştukları konular olduğunu biliyordu, en azından öyle tahmin ediyordu. Şimdiden, yani henüz bir ilişki içinde oldukları bile söylenemezken, adamın onu bu odaya yerleştirmeye çalışmasını şaşkınlıkla karşılıyordu.

Nasıl uyuduklarını konuşmaları demek, birlikte uyuyacakları anların da yakın olduğu anlamına mı gelirdi? Iraz kendisini bu koca yatağın üstünde hem hayal edebiliyor hem hayal edemiyordu.

Biriyle uyumak nasıl bir duyguydu?

"Nasıl uyursam öyle uyanıyorum genelde..." dedi adamın sorusuna cevap olarak. Genelde uyumayıp uykusuzluktan sızdığında nasıl uyuduğunu pek hatırlamıyor olurdu. Ama uyandığında fark ederdi ki her zamanki gibi yüzünü pencereye dönerek uyumuş, o zaman anlardı nasıl uyuduysa öyle uyandığını. Uzun boyuna rağmen dizlerini kendine çekmiş ufalabildiği kadar ufalmış halde uyanırdı.

Kuzey, çocuğun kendisine sarılmış halde sabaha kadar hiç kımıldamadan uyuduğu bir görüntünün iç gıdıklayıcılığıyla Iraz'ın gözlerine baktı bir an. Ona sokulup uyusa mesela, yanından hiç uzaklaşmayacak mıydı gece boyunca? Bu gerçekten harika olurdu doğrusu...

"Nasıl uyursan öyle uyanıyorsun demek... Güzel..."

Iraz kahvesinden bir yudum alıp fincanı tepsiye geri bırakırken tabaklardaki atıştırmalıklara göz attı. Adamın bu tepsiye koyduğu çoğu şeyi ağzına sürmediğine neredeyse emindi Iraz. Özellikle cipsleri...

IRAZ (bxb)Where stories live. Discover now