chapter 19: çift kişilik hayaller

En başından başla
                                    

"Bu kadar nazlanmana hiç gerek yok, Egeli." Bez çantamı kaptığım gibi arabanın kapısını açmam ve kendimi dışarı atmam bir olmuştu. "Burada seni düşünüyorum. Bu yüzden de erteleyip durduğumuz şu futbol temalı romantik filmi izleriz diye düşünüyordum. She's the Man?"

Motoru kapatıp benim ardımdan dışarı çıkması belki de iki saniye bile sürmemişti. Kollarını arabanın tavanına yasladığında, "Şu ızbandut tipli herifin olduğu film mi?" diye sordu dişlerinin arasından.

Abartılı bir şekilde iç geçirerek tıpkı onun gibi kollarımı arabaya yasladım ve, "Evet." diye mırıldandım.

"Bundan hiç hoşlanmadım."

Demek öyle. O noktada amacım onun kaçan keyfini yerine getirmekken, bir anda sergilediği bu huysuz ve kıskanç tavrın hoşuma gittiğini fark ederek duraksadım. İçimdeki şeytani tarafa ayak uydurmayı seçip, "Aslında," diye mırıldandım. "Bunu proje ödevime de eklemeyi düşünüyordum."

Öyle bir şey yoktu.

Aramızdaki mesafeye rağmen bakışlarının karardığını net bir şekilde seçebildiğimde, "Ne alaka?" diye sordu ters bir sesle.

"Ufak bir ayrıntı sadece. İzlediğimiz romantik filmler hakkında ikimizin yaptığı yorumlar okurların hoşuna gider. Düşünsene. She's the M..."

"O film hayatta olmaz."

"Neden?" diye direttim. "Başrolünde futbolcu bir çocuk var." Bunu dedikten sonra onun damarına basmak için kısa bir an beklediğimde, "Yakışıklı bir futbolcu." diye düzelttim. "Sen de futbolcusun. Filmi izlerken onunla tatlı bir bağ kurduğunu da yazarım. Bence bu, köşe yazımın bayağı patlamasını sağlar."

Yaslandığı yerden geri çekildiğinde gözleri kısıldı. "Deniz."

"Henüz bitmedi." İşaret parmağımı ona doğru salladım. "Dinle. Benim futbolcu zaafım olduğunu ve başrolün feci şekilde yakışıklı olduğu gerçeğini bir kenara bırakırsak bu fiki..."

Sözlerimin yarıda kesilmesine neden olan şey olduğu yerde hareketlenip, bana yetişmek için arabanın etrafından dolanmaya başlaması olmuştu.

Bunu gördüğüm gibi ufak bir çığlık atarak o noktadan kaçmam ve eve doğru koşturmamın onun için hiçbir şey ifade etmediğini biliyordum çünkü zaten arkamdan geliyordu. Bunu üstü kapalı sözlerimle doğrudan belli etmem bir yana dursun, bahçe kapısından içeri adımladığım gibi arkamdan yükselen sesini duymamla ufak bir kahkaha atmıştım.

"Beş saniyen var!" Verandaya vardığımda ağzımdan çıkan tehdit buydu. "Gelmediğin takdirde bunu yapacağım!"

Arkamdan, "Öyle mi?" diye bağırdığını duymak daha da panikleyip heyecanlanmama neden olmuştu. Çok geçmeden buna şiddetli ve hızlı ayak sesleri de eşlik edince koşmaya başladığını anlamış ve gümbür gümbür atan kalbimle nefes nefese içeri dalmıştım.

Ayağımdaki spor ayakkabıları sallayarak çıkardıktan sonra Batı'nın bana yetişmesine fırsat vermeden heyecanlı bir şekilde gülerek salona koştum. Saniyeler sonra arkamdan evin çelik kapısının kapanma sesi duyulduğunda çoktan merdivenlerden yukarı çıkıp devasa adımlarla odama yönelmiştim bile.

FİLE ARKASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin