chapter 11: parti

43.6K 4.1K 3.3K
                                    

Benson Boone, In The Stars

❝Bu sen değilsin.❞

Tıkanmıştım.

Salı günü Batı Han Egeli'yle çıktığım ödev randevusundan bu yana, zihnimi derin bir karanlığa gömmüş ve projeme yenilikler katabilmek adına bilgisayarımın kapağını bir kez bile açmamıştım.

Bu benim açımdan büyük bir sorundu.

Ödevin bitmesine fazlasıyla az bir süre kalmıştı. Ve hâlâ bir sonraki maddenin ne olacağı hakkında yaptığım beyin fırtınaları beni öyle zorluyordu ki, bir noktada vardığım tıkanmışlığın beni ele geçirmesini ve büyük bir pürüze dönüşmesini engelleyemiyordum.

Sorunun nerede olduğunu çözemiyordum. En başından beri her şeyin iyi gittiğini ve her buluşmamızda yeni bir ilhama kapılarımı araladığımı sanıyordum ancak son günlerde artık öyle hissedemediğimi fark ediyordum.

Belki de bunun nedeni hep aynı mekânlarda, aynı şekilde yaptığımız klasik buluşmalardı. Belki de zihnim bu monotonluğa alışmıştı. Rutinimizi değiştirmeliydik ve böylece farklı yerler keşfedip, birbirimizi bambaşka noktalardan tanıdıkça sığ kalıplardan çıkıp çok daha açık düşünebilirdik.

Bu yüzden salı günü Naz'ın yolladığı o parti davetini kabul etmiştim.

Bana yenilikler lazımdı. Sonsuz bir ilham. Her şey projem içindi ve bunu en iyi şekliyle yerine getirmek için, elimde olan bütün fırsatları değerlendirmeliydim.

Parti atmosferi ve kafamın içinde oluşan o hareketli ortam bana fazlasıyla cazip gelmişti çünkü daha önce hiçbir şekilde tatmadığım, içinde bulunmadığım ve en önemlisi; düşündükçe beni heyecanlandıran bir şeye muzip gözlerle bakmak zihnimde doğmasına engel olamadığım yoğun bir arzu hâlini almıştı.

Fakat bu mevzuyu Batı Han'a açtığımda, benim kadar hoş karşılamamıştı.

"Ne?" diye bir tepki gösterdi omzunu yasladığı direkten doğrulduğunda. Kaşları çatılmıştı. "Ne alaka?"

Tepkisini yatıştırabilmek için hafiften oyalandım ve saçlarımı kulağımın arkasına itelerken, kampüsün içindeki hareketliliğe göz ucuyla baktım. "Bu akşam." diye mırıldandım saniyeler sonra ona döndüğümde. Bu mevzuyu iki gün sonra açıklamamın sebebi, fikrin aklıma henüz oturmuş olmasıydı. "Naz bana konumu attı. Birlikte gelmemizi söyledi."

"Ben hiçbir yere gitmiyorum." diye karşılık vermek için bir an bile beklemedi. Çatılan kaşlarının arasında oluşan o belirgin çizgi dikkatimi dağıtıyordu. "Hele basketbol takımının düzenlediği bir partiye," O noktada bir an duraksadı. "Hiç gitmiyorum."

Ellerimle çaresizce hoodie'min iki yanından tutarken, "Ama neden?" diye sordum başımı usulca yana eğerek. "Takımdakilerle aran mı kötü?"

Ensesine götürdüğü elleriyle o noktadaki saçlarını dağıtırken, "Cevabım neyi değiştirecek, Deniz?" diye mırıldandı. Fakat aynı zamanda gözlerimdeki kararlı bakışları görmüş ve bir an duraksamıştı. "Gitmeyi falan düşünmüyorsun, değil mi?"

FİLE ARKASIWhere stories live. Discover now