Yara izi

4 3 8
                                    

Sabah uyanmış hazırlanıp kahvaltı hazırlamaya başlamıştım. Neyseki yemek işini ben söylemeden Ruhe söylemişti. Çok seviyordum yemek yapmayı. Babamın bir gün hanımına da yaparsın dediği böreği de fırından çıkarttım ve masayı hazırladım.

"Erkencisin? Günaydın."

"Alışkanlık. Sana da Günaydın. Masa hazır."

"Bu arada yemeği senin yapacağın konusunda o kadar da ciddi değildim. Ben de yaparım üstlenmene gerek yok."

"Müzikten sonra en sevdiğim şey yemek yapmak Ruhe. Üstlenmek değil."

"Peki öyle olsun. Börek mi yaptın?" birlikte nasta geçtik.

"Umarım seviyorsundur."

"Severim ayrıca kokusu bile kendine çekiyor. Ellerine sağlık."

"Afiyet olsun." kahvaltımız sessiz geçti gerçi konulacak bir şeyimiz de yoktu. Cidden ne konuşabilirdik ki? Salona geçip oturduk. Tam bir konu bulmuştum ki telefonu çaldı.

"Efendim?"

"..."

"Ne? Ciddi olmazsın!" gözleri bana döndü. Umarım ilk günden saçma sapan bir şey olmamıştır. Lütfen.

"Tamam."

"..."

"Anladım tamam. Sonra konuşuruz." benden mi saklıyor? İyide neden saklasın? Gerçi beni pek tanımıyor ondan da söylemek istemiyor olabilir. Ama bu kadar tepki verdi önemli bir şeydi.

"Bir sorun mu var Ruhe?" gergince bana baktı ve bir kaş saniye duraklayıp konuştu.

"Yok. Eski bir arkadaşım beni aradı evlendiğime şaşırmış ve... merak etmiş." Zerre kadar inanasım yok ki inanmıyorum da. Bu sefer de es geçiyorum.

"Anladım." Eliyle saçını kulağının arkasına sıkıştırdığında boynunda bir leke gördüm. Hilal şeklindeydi. Çok ince ama saçları hemen üzerine döküldü. Yanına gittim ve saçlarını çekip baktığımda şaşkınca ne yaptığıma baktı sonra da hızla çekildi.

"Boynuna ne oldu?" yanına geçip oturdum.

"Küçük bir leke. Önemsiz."

"Kanıyordu."

"Sana öyle gelmiştir." elimi kaldırıp ona gösterdim.

"Parmaklarımdakiler ne o zaman? Ketçap mı?"

"Sanırım tırnağımla çizmişim."

"Ruhe."

"Efendim?"

"Bu dünyada yalan en sevmediğim şeydir. Ne olduysa açıkça söyle ya da söylemek istemiyorum de."

"Söylemek istemiyorum."

"Sen bilirsin. Bir gün güvenip söylemek istersen dinlerim." o hiç de normal bir yara değildi.

"Güvenle alakası yok Akel. Sadece... söyleyeceğim bir gün ama şimdi olmaz. Lütfen."

"Ne zaman anlatmak istersen Ruhe, seni dinlemek için hazırım. Şimdi sana iki teklifim var: Evde film mi izleyelim yoksa dışarı mı çıkalım? Bence dışarısı çok güzel olur."

"Dediğine katılıyorum Akel ama hayranların rahat bırakmaz."

"Bizi bulamayacakları bir yerlerde vakit geçirebiliriz."

"En tenha kafede bizi bulmuşlardı Akel."

"Şansımızı deneyebiliriz. Olmadı eve gelir film izleriz zaten."

Okyanustan Bir FısıltıTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon