9 - izin verecek misin?

Start from the beginning
                                    

"Biliyorum, bilerek yapmazsın."

Hyunjin konuşurken Seungmin'in kafasına dokunuyordu dudakları.

"Üzülmene gerek yok."

"Hâlâ üzgünüm, bunu tartışmadan söylemek çok saçma bir şeydi ve onunla flört etmemeliydim."

"Ben de Chan'la flört ettiğim için üzgünüm. Ne yaptığımı biliyordum, herhangi bir şey yapmadan önce bunu seninle kesinlikle konuşmam gerekirdi."

Seungmin, Hyunjin'in sesindeki gerçek pişmanlığı duyabiliyordu ve bu onun göğsünün sıkışmasına neden olmuştu. Hyunjin yanlış bir şey yapmamıştı, Seungmin'in kelimenin tam anlamıyla sebepsiz yere onu sahiplenmesi onun hatası değildi. Hyunjin'e sımsıkı sarılarak bir dakikalığına sessizliğin sürmesine izin verdi. Hayatında büyük olana sahip olduğu için ne kadar gülünç derecede müteşekkir olduğunu düşündü, ilk defa olmasa da.

"Benimle ilgilendigin için teşekkürler."

"Tabii ki Seung... Her zaman. Cidden."

Her ikisinin de elleri buruşana kadar ve Hyunjin kıvranıp kalçasının acıdığından sızlanmaya başlayana kadar suyun altında kıvrılmış halde kaldılar. Biraz zaman ayırıp kucaklaşmak, sonra da önceki geceden kalan makyajı ve kiri temizlemek için birbirlerine yardım etmek güzeldi. Hyunjin sonunda onu duş duvarına sabitleyip yaramaz bir şeyler yapmıştı ama bu noktada bu onların gidişatına uygundu. Ayrıca, yaşananların ardından Hyunjin'i güzel hissettirmek iyi gelmişti.

Gün tembelce ilerlemişti. Seungmin'in pazartesi günü derslerden önce okuması gereken bir sürü kitap vardı ama kanepede Hyunjin'e sarılmak ve yemek siparişi vermek karşı çıkılamayacak kadar hoş gelmişti. Önceki gece her ikisinin de neyi yanlış yaptığı hakkında daha çok konuştular ve gelecekteki planları konusunda birbirlerine daha açık olma konusunda anlaştılar. Seungmin hâlâ kendini suçlu hissediyordu ama yine de sohbetin neşeli kısımlarına ayak uydurdu.

Birlikte rahatça zaman geçirmek gerçekten çok güzeldi.

Bu rahat zamanın tembel ve tatlı bir sevişmeye doğru gidiyor olması da güzeldi. Seungmin'in sırtı kanepedeydi, Hyunjin hafifçe üzerine doğru uzanmıştı. Dokunuşları telaşsız ve nazikti. Hyunjin'in dizisi hala arka planda bir yerlerde oynuyordu, unutulmuştu. Ellerini dağınık saçlarından geçirip Seungmin'in tişörtünün altındaki sıcak tene dokundu Hyunjin. Dışarıdaki güneş ışığı kaybolurken dudakları ve dilleri yavaşça birleşiyordu. Sakin ve huzurlu bir öpüşmeydi.

İkisinin de daha ileri gitmek için acelesi yoktu ama bu tatlı anın basit zevkinin biraz daha büyük bir şeye dönüşmesi an meselesiydi. Seungmin, diğerinin sertliğini kendi penisinin üzerinde hissedince ağzının önündeki ıslak dudaklara doğru inledi.

Hyunjin, Seungmin'in dudaklarından uzaklaşıp çenesine ve boynuna kaygan öpücükler kondurdu. Dişleri onun en hassas olduğu yere sürtünüyordu ve omurgasından aşağıya bir ürperti gönderiyordu. Parmaklarını Hyunjin'in uzun saçlarına geçirdi Seungmin. Yavaşça onu yemesine izin verdi. Büyük olan boynunu sakince yalayıp öperken alt bedeni bilinçsizce hareket ediyordu. Hyunjin'se Seungmin'in vücuduna giderek daha ısrarlı bir şekilde sürtünürken acele etmiyordu.

"Seung,"

Hyunjin dudakları altındaki kaygan tene doğru mırıldandı. Sesi nefes kesiciydi, yumuşacıktı ve ona bir şeyler yapıyordu.

"- mmm, bu gece seni becermeme izin verir misin?"

Oh.

Oh.

Bir hafta önce duysaydı bu soruyu, Seungmin kahkahalara boğulurdu. Hatta belki savunmaya geçerek Hyunjin'i kendinden uzaklaştırırdı, ama o... bunu düşünüyordu. Çok fazla hem de, dürüst olmak gerekirse. Hyunjin'in vücudu çok sıcak ve hoş hissettiriyordu. Seungmin bunu yapabileceğini biliyordu. Ona güveniyordu. Temelde zaten kararını vermişti ve şu anda kendini çok iyi hissediyordu. Parmaklarını Hyunjin'in sırtından yukarı doğru kaydırırken başını salladı.

"Bekle..."

Hyunjin boynundan çekilip gözlerinin içine baktığında Seungmin sızlandı ve ona şaşkınlıkla bakan büyüğüne somurttu.

"Siktir, gerçekten mi?"

"Evet," deyip ofladı Seungmin, yanakları kızararak.

"Bunu düşündüm, sadece... dikkatli ol, anlıyor musun?"

Sesi istediğinden savunmasız çıkmıştı. Göğsünde küçük bir endişe kıvılcımı vardı ama Hyunjin'in eli yavaşça yanağını okşadığında ve yüzünde yumuşak bir ifadeyle ona gülümsediğinde bu kıvılcım hızla sönmüştü.

"Bana gerçekten izin verecek misin?"

Seungmin gözlerini devirdi.

"Evet, fikrimi değiştirmeye zorlama beni-"

Sözleri, Hyunjin'in yumuşak dudaklarının kendi dudaklarına baskı yapmasıyla kesildi. Seungmin'in boğazının arkasından küçük, muhtaç bir ses çıkarması da kaçınılmazdı. Bedeni diğerini daha yakına çekmek için hafifçe doğrulmuştu ama Hyunjin öpücüğü kısa tuttu.

"Bunu doğru yapmalıyız-"

"Jin, bu büyütülecek bir şey değil-"

"Evet, öyle."

Seungmin'in yanağına şefkatli bir öpücük kondurdu büyük olan ve alınlarını birbirine yasladı.

"İyi olmasını istiyorum."

"Peki." dedikten sonra iç geçirdi Seungmin. Hyunjin'in ağırlığı altında kıpırdandı.

"Bana ne yapacağımı söyle."

Hyunjin ona parlak ve geniş bir şekilde gülümsedi. Eğer Seungmin'in nefesi bir gün bu tapılası görüntü yüzünden kesilirse bu kendisinden başka kimsenin suçu olamazdı.

"Yatak odasına."

-

zorbalara inat bölüm çevirdim(;

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 28, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

enlighten me, hyunminWhere stories live. Discover now