VII

22 10 0
                                    

Sabahın erken saatlerinde kahvaltı için aşağıya inmişti. Duyduğu uğultu seslerinden anladığı kadarıyla dün geceden söz ediliyordu.
Bir gurup insan Ruhan'ı masalarına davet etti. Birkaç bir şeyler alıp masalarına dahil oldu. Aklı hala dün gece yaşanan o olaydaydı ve zaten masada dün geceden bahsediliyordu.

"...O suçluyu tanıyorum daha önce bir gazetede görmüştüm. Ancak o sıradan bir suçlu değil. Organize çalışıyorlar. O bir suikastçı."
Bunu söyleyen Ruhan'ın hemen yan tarafında oturan gözlüklü bir kadındı.

"Çok korkmuş olmalısınız, doğrusu ben hiç korkmadım çünkü o gerçekten büyüleyici bir güzelliğe sahip."

Demişti, aralarından bir genç.

Ruhan o bakışın etkisindeydi. Çünkü günçiçeğinin her yerde emsalini arasa da kimse onun yerini tutmazdı. Dün gece ki kadının gözlerindeki o buğulu bakışta ise Zevahir'i görmüştü. Yeniden bakmak istiyordu. Yeniden...

Hızla ayağa kalktı "Herkese afiyetler olsun, benim gitmem gerekiyor." Diyerek uğultulardan giderek uzaklaştı. Otelden çıkıp sahile doğru yürümeye koyuldu. Tam o esnada telefonunun çalmasıyla düşüncelerinden sıyrılıp telefonuna baktı.

Yabancı bir numaradan, farklı zaman aralıklarında altı cevapsız çağrı olduğunu görünce daha önce seslerden dolayı duymadığını düşündü. müvekkillerinden biri olduğunu varsayarak açmamıştı.

Daha sonra mutlaka geri dönerdi.

Sahile vardığında kumsala uzatmak istiyordu kendini hatta koşmak istiyordu. Ama bunu yapmayacaktı. Çünkü ne zaman ona iyi geleceğinini düşündüğü bir şeyi yapmaya hazırlansa aklına Zevahir geliyordu. O olmayınca kendine mutluluğu yasaklamış, hüznün esaretinde, durmaksızın eski anılarla dolu bir filmi izlettiriyordu kendine.

Zaten buralara kadar gelmesi aslında bir nevi düşüncelerinin ona verdiği ağırlığa dayanamayışındandı.

Dalgaların sesi onu yine istemsizce bir hatıraya götürdü.

~~~~

"Günçiçeğim..."

Dedi, Ruhan asla ona bakmaya doymuyordu. Soğuktan kızaran burnu, ve uçuşan koyu tutamlı saçlarını hangi şair betimleyebilirdi, hangi bestekâr ritmini bulabilirdi bu eşsizliğinin müziğini. Diye içinden geçirdi Ruhan.

"Evet?" Demişti, günçiçeği.

"Koşmak ister misin, sahil boyunca... Gerçi biraz soğuk ama?.."

"Evet, evet çok isterim."

Kalbi o kadar sıcaktı ki Zevahir'in, gülüşünden, sözcüklerinden, hareketlerinden, sanki o kalbin sıcaklığına ulaşıyordu Ruhan.

Ayağa kalkıp koşmaya başladılar. Zevahir çoktan üşüdüğünü unutmuş kahkahalarla önden giden Ruhan'a yetişmeye çalışıyordu.

"Ya! Bekle beni!"

"Hayır" Deyip, gülümsemişti Ruhan.

"Nedenmiş?"

"Hep ben senin arkandan koştum, biraz da sen koş!"

"Yaaa!"

İkiside kahkahalarla gözden uzaklaşmışlardı...

~~~

Ruhan bulanık bakan gözlerini dalgalardan çekmişti. Bu anısı henüz evlenmeden önceki zamanlarındandı.
Cebindeki peçeteyle yaşlarını silip öğlen yemeği için otele geri döndü.

Sabahki grupla aynı yere oturup muhabbeti kendi açtı. Bir şeyler konuşursa belki ruh hali düzelebilirdi.

"Adın Ruhan mıydı?" Dedi, gözlüklü kadının eşi.

"Evet."

"Sanıyorum ki evlisin Ruhan." Diyerek bakışlarını Ruhan'ın parmağındaki yüzüğe çevirdi.

"Aaa.. Evliyim..."

"Eşini de getirdin mi?" Dedi, tebessümle.

"Ne yazık ki iş için geldiğim için o burada değil."

"Ah... Bu kötü olmuş senin gibi beyefendi bir adamın eşi nasıldır merak ettim."

Demişti gözlüklü kadın. Bunları konuşurken aynı zamanda yemek yiyorlardı. Sabah ki genç Ruhan'a baktı ve konuştu;

"Bak ne diyeceğim, akşam ben ve arkadaşlarım sahile yüzmeye gideceğiz istersen bize katılabilirsin ahpap."

Bu teklifi kabul edip etmemekte kararsızdı. Fakat gencin heyecanını kırmak istemeyerek kabul etmişti.

~~~~

Gece olduğunda birileri onun oda kapısını çaldı. Ruhan genç arkadaşının geldiğini tahmin edebiliyordu. Kapısını açtığında bir grup gençle karşılaşmıştı. Hepsi Ruhan'a ilgiyle bakıyordu.

Ruhan onlara katılmakta kararsız olsa da başta kabul ettiği için geri çevirmedi ve sahile yürüdüler.
Aralarında kızların da olduğu bir grup gençle gece sahilde yüzeceğini hiç hayal etmemişti.

Yüzerken onlardan epeyce uzaklaşıp serin suyun vücudundaki etkisini deneyimliyordu. Bir ara ansızın durdu ve dalgaların peşi sıra üstünden geçmesine izin verdi. Uzaktan gençlerin kahkahalarını duyabiliyordu. Ancak odaklandığı şey başkaydı.

Ona günçiçeğini hatırlatan yabancı kadının bakışını, hafızasından tekrarını izliyordu. Tekrar tekrar oynatıyordu.
Geceyi böyle sonlandırırken adını Harper diye bildiği genç arkadaşının yanına gitti. İkisi anormal bir şekilde yakınlaşmış otele yürüyorlardı. Odasına vardığında yatağına kendini uzatacakken yine o yabancı numara aramıştı.

Telefonu eline alıp sinirle açtı.

Buyrun ben avukat Ruhan, siz kimsiniz?"

"Çabuk oradan ayrılman gerekiyor! Acele et ve hemen oradan uzaklaş!!"

Dedi yabancı bir erkek sesi. Türkçe konuşmuyordu. Fakat numara yabancı uyruklu değildi.

"Dün seni almaya geldi. Yerini tespit etmiş! Oradan hemen Uzaklaş yoksa hepimizin başı belaya girer anladın mı!"

"Neler söylüyorsun? Sen kimsin?"

"Eğer oraya gelirsem hiç iyi şeyler olmaz ya hemen oradan ayrıl ya da cesedini sabah odada bulsunlar."

"Polisi arayacağım!"

"Ben polisim zaten."

"Hayır, sen bir telefon dolandırıcısısın."

"Öyleyse kapıyı aç ve kim olduğuma bak..."








🍂🍂🍂





RUZEVAWhere stories live. Discover now