~ Bölüm 27~

14 4 0
                                    

  Emily'den sonunda kurtulmuştuk. Mutlu mutlu yukarı çıkıp hazırlanmaya başladım. Akşama Fred ile yemeğe gidicektik.

   Saçlarımın kötü göründüğünü düşündüğüm ve rahatlamak için duşa girmiştim. Çıkıp saçlarımı kuruttum. Daha sonra hazırlanmaya başladım.

     Saçlarımı açık bırakıp hafif dalgalandırmıştım. Hafif belli belirsiz bir makyaj yapmıştım. Kısa ve keskin bir eyeliner , dudağıma hafif kırmızı ve pembe karışımı bir ruj yeterli gelmişti. Kırmızı kısa ,dar, ince askılı bir elbise giymiştim. Arkasından kırmızı parlak tül iniyordu. Siyah minik bir çanta ve siyah topuklu ayakkabılarım ile giyinmem tamamlanmıştı. Geriye tek takılar kalmıştı. Takılar içinde hediye alınan takıları takmıştım.

  Artık hazırdım! Saati kontrol ettiğimde sadece yarım saat kalmıştı. Sıkıldığım için yatağa oturup telefonumda takılmaya başladım. Daha sonra telefonuma yukarıdan bir meaaj düştü. Mesaj Fred'e aitti fakat bu sefer hep konuştuğumuz yerden değil farklı bir yerden atmıştı. (İşte whatsapp değilde normal meaajlar fln anlayın)

"Aşağıda seni bekliyorum prenses"

   Mesajı gördüğümde gülümseyip oturduğum yerden kalktım. Yatağımın üstündeki küçük siyah çantanın ince zincirini sol kuluma astım. Son kes görünüme baktım. Yaraların ve dikişlerin izleri vardı ama yinede güzel görünüyordum. Gülümseyerek odadan çıktım.

    Yavaş yavaş aşağı inerken merdivenlerin sonunda siyah takım elbiseli elinde bir buket kırmızı gül ile duran Fred'i gördüm. Oda bana bakıyordu. İkimiz de birbirimize kenetlenmiştik. Sanki bir büyünün etkisi altındaydık. Aşağı indiğimde gülümsedim.

     Kafamı hafiften çevirdiğimde Bayan Weasley ve diğerleri   mutlulukla bize bakıyordu. George sol elini Alara'nın beline atmış onu kendine doğru çekmişti. Alara ise kafasını George'un göğüsüne yaslamış şekilde bizi izliyordu.

    Çok kısa bir etrafı incelemeden sonra Fred'e döndüm. Elindeki gül buketini bana uzattı.

Fred: Senin kadar güzel olmasa da.

    Gülümseyerek Fred'e baktım. Elindeki buketi aldım.

Yankı: Öyle deme. Bunlar çok güzel.

    Fred elini uzattı. Sonra gülümseyerek bana baktı.

Fred: Gitmeye hazır mısın prenses?

    Elini tutup yavaşça kafamı salladım.

    Dışarı çıkıp arabaya ilerlerken Fred beni durdurdu.

Fred: Nereye gidiyorsun?

Yankı: Arabaya?

Fred: Süpürgeyle gideceğiz.

Yankı: İnsanlar?

Fred: Gittiğümiz yerde ikimizden başka kimse olmayacak. Bu yüzden merak etme görülmeyiz.

   Kafamı sallamıştım. Fred asaya binmişti. Bende onun önüne oturdum. Yavaşça, bana ve Fred'e göre yavaş, havalanmıştık. Yola çıktık. Saçlarım rüzgarın etkisiyle uçuşuyordu. Fred ile zaman geçirmeyi çok özlediğimi vücuduma çarpan rüzgarın etkisiyle her zerreme kadar hissediyordum.

     Yere inmeye başlamıştık. Issız bir yere gelmiştik. Aşağı baktığımda ışıklar, mumlar ile süslenmiş bir yer vardı. Yere yarım metre kalınca Fred indi, bir prens edasıyla elini uzatıp yavaşça referans eğilmesi yaptı. Bende nazik bir prenses gibi elini tutup indim.

İki Türk Kız// Hogwarts ~Fred WEASLEY and George WEASLEY~Where stories live. Discover now