19 ● kusurun teorisi

1.8K 110 268
                                    

Playlist

CanOzan - Toprak Yağmura

Mert Demir - Ateşe Düştüm





Antik tiyatroda üçümüz beraber oturmuş şehre geri döndüğümüzde neler olabileceğinden konuşuyorduk. Hepimiz ayrı bir masalın içinde olduğumuzun farkında, geri dönmek istemiyorduk ama gerçek bizi o sona götürecekti.

Babam, ben dönmeden gitmeyecek, demişti Demir amcasından hala baba diye bahsederek.

"Hep beraber konuşmamızı istiyor. Açıklayacaklarmış. Aslında o zaten açıkladı ama amcamın, daha doğrusu babamın yanında bana destek olmak istiyor sanırım."

"Bu konuşmaya hazır mısın?"diye sordum Meriç bir şey demeyince.

"Nasıl olabilirim bilmiyorum ama bir an önce yaşanıp bitmesini istiyorum ki yoluma devam edebileyim. Meriç sen de orada olursan iyi olur aslında ama yine de sen bilirsin. Böyle bir şeye zorlayamam kesinlikle seni."

"Yok, sorun değil. Olurum."dedi Meriç şişesindeki sudan son yudumu almadan hemen önce.

"Teşekkür ederim."

Meriç başka bir şey demeyince "Ne hissediyorsun peki?"diye sordum.

"Benim için babam değişmeyecek. Zaten amcamın da bana babalık etmek istediğine inanmıyorum."

Demir ne kadar soğukkanlı ve bu sevgiye, sahiplenmeye ihtiyacı yok gibi durmaya özen gösterse de bakışlarındaki kırıklık gözle görülüyordu. Aksini iddia edecek bir şey söylemek istediğimden ağzım kendiliğinden açılmış ama Aytaç Tuna söz konusu olunca en iyisinin boşa umut vermemek olduğunu bilip çenemi kapatmıştım.

"O yüzden ona baba demenin hayallerini kurmuyorum. Böyle bir isteğim var mı onu da bilmiyorum ki! O benim gözümde güçten ibaretti. Amcanın karşılığı soğuk bir boşluktu. Bir de Meriç'in mutsuzluğu ve ona karşı öfkesini gördüğümden hep çekinilecek biri gibiydi amcam ama aynı zamanda ben de Meriç'le aynı hisleri beslemeye başlamıştım ona karşı. Meriç anlatmasa bile onun hislerini samimi bulup sahiplendim galiba."

"Kan mı çekti sence?"dediğimde Meriç şakağını ovalamaya başladı ve homurtuyla soruma bir yorum getirdi. "Kayla arada böyle büyükanne gibi konuşuyor."

Dirseğimle karnını dürttüğümde kurtulamadığı baş ağrısını kovalamaya çalışmaktan vazgeçip kısık gözleriyle kafasını kaldırdı. "Alındın mı?"

"Karına büyükanne dedin az önce."diye beni savundu Demir.

"Karıma değil, geleneksel zenginlikteki kelime haznesine sataşıyordum."

"Beğenmiyor musun kelime haznemi?"

"Aşığım kelime haznene."dediğinde karnımda bir kıpırtı oldu. Her gece kulağıma fısıldadığı edepsiz kelimelerinden sonra tek bir aşığım beni bulutların üstüne çekiyordu. Aşka inanmazdım bile ben. Sevgiye inanırdım. Büyüdükçe aşka olan buzlarım kırılıyor muydu yoksa?

Bana doğru sokulup "Kızardın mı sen?"diye sorduğunda gülerek başımı iki yana salladım. Ne düşündüğüme dair en ufak bir fikri yoktu. Her şeyin güneşten kaynakladığını sanarak gözlerini gökyüzüne çevirdiğinde gözleri biraz daha kısıldı. Güneş altında derisi yanan vampirler gibi yüzünü buruşturduğunda Demir ona kendi suyunu uzattı. "Sussuzluktan başın ağrıyor. İç şunu da."

TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin