1. Hayaller

0 0 0
                                    

O gece onun hayallerinin yıkıldığı geceydi. Çok fazla emek harcamıştı. Belki de herkesten çok. Çünkü o liderdi. Lider demek sorumluluk demekti. O herkesten sorumluydu. Hayranlarına karşı, grup arkadaşlarına karşı, eğitmenlerine karşı.

Bütün bölümleri izlemiştim. Hanbin şampiyon olmayı hak etmişti. Çıkış yapmayı belki de herkesten çok o hak etmişti. Günlerini, gecelerini vermişti. Ama olmadı.

Herkesten çok bana ihtiyacı yoktu belki ama gene de orada olmalıydım. Kafasında cevaplanmayı bekleyen birçok soruyla karşılaşacaktım. Lakin bu riski almaya değerdi. O benim zor günlerimde yanımda olmuştu. Şimdi sıra bendeydi.

Hanbin'in numarasının değişmemiş olduğunu umarak mesaj attım.

ARKA TARAFTAKİ ÇIKIŞIN ORADAYIM.WOO HEE.

Benim numaram onda yoktu, biliyordum. Çünkü sürekli numaramı değiştirmem gerekiyordu ve en son 2 ay önce değiştirmek zorunda kalmıştım. Düşmanlarımıza bilgi sızdırmamanın en güvenilir yollarından bir tanesiydi.

Belki takıntılı bir hayranın uydurması sanıp gelmeyebilirdi. Ya da kötü niyetli kişilerin numarasını ele geçirdiğini düşünüp numarasını değiştirebilirdi. Bu numarası hala geçerli mi onu bile bilmiyordum.

Konser alanının dışında, en ücra köşedeydim. Konser salonu kapalıydı ve dışarıya doğru açılan tek çıkış kapısı buydu. Aslında tek değil, ücra bölgeye açılan tek çıkış kapısı buydu. Muhtemelen araç-gereçlerin verilip çıkarıldığı bir kapıydı. Etrafı yüksek duvarlarla çevriliydi, kimse buraya isteyerek gelmeden dışarıdan bizi göremezdi.

Sağ tarafımda duran demirleri küften görünmeyen yangın merdiveninin kapısı zorlanmış ve dışarı doğru açılmıştı. Kapıyı gıcırdatarak biraz daha yana doğru ittirdim ve ikinci basamağa oturup tek bacağımı ileri uzattım. Bir elimle çenemi destekleyip dirseğimi dizime dayadım ve önümden geçenleri izlemeye koyuldum.

Bugün A ve B takımından hangisinin kazanan olarak seçileceği geceydi. Kazanan A takımı olmuştu ve ismi artık Winner'dı. İki takım arasındaki puan farkı minimal olsa da yapacak bir şey yoktu. Bazen hayatımızın yönünü biz değil, minimal rakamlar belirliyordu.

Buraya düşünerek gelmemiştim aslında. Bir anlık içgüdüydü beni buraya sürükleyen. Hanbin benim çocukluk arkadaşımdı. Uzun zamandır görüşmüyorduk. Beni görünce tanımazsa, şaşırmazdım.

Aradan kırk beş dakika geçmesine rağmen ne gelen vardı ne giden. Sanırım mesajımı ciddiye almamıştı. Fakat haklıydı. Ben de olsam bilinmeyen bir numaradan gelen mesaja uyup ıssız bir yere koşa koşa gelmezdim.

Ya da numarası değişmişti. Bu da yüksek ihtimallerden biriydi çünkü bu numara uzun yıllar önce aktifti.

Beş dakika sonra gelmezse ayrılmaya karar verdim. Şimdi olmasa bile, belki gene görüşecektik ama yıllar sonra olacak bir görüşme olması kaçınılmazdı. Yine.

Telefonumu aydınlatıp saati kontrol ettim. 01.28. Vakit epey geç olmuştu. Sanırım gitsem iyi olacaktı.

Ayağa kalkıp pantolonumun arka kısmını yavaş hareketlerle silkeledikten sonra yangın merdiveninden indim. Telefonu arka cebime sıkıştırdım. O anda binanın içeri doğru bir kapı açıldı.

****

Kafamı açılan kapıya doğru yavaşça çevirirken kalbim birden gümbürdemeye başladı. Sanırım bunu gerçekten beklemiyordum.

"Hanbin?"

Sesimin titremediğine şükrettim. Evet, yüzü görüş alanıma girmişti. Yıllar sonra görmek istediğim adam tam karşımdaydı.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 17, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

B.I | don't love me, pleaseWhere stories live. Discover now