Ela yardım için kapıdan girdiğinde iki arkadaşın ciddiyetle baş başa vermiş konuştuğunu gördü. "Şey..." dedi kendini belli etmek için ve iki çift göz ona döndü.

"Yardım lazım mı diyecektim"

Tarık onu mutfağın içine itekleyip kendisi çıktı. Cüneyt patlayan mısırları ufak kâselere bölüştürmeye başlamıştı. Yanına gidip sıradaki boş kâseyi uzattı.

"Özür dilerim"

"Ne için?"

"Donla yakalandığım için"

"Ha... Sorun değil, sende haklısın. Senin için zor olduğunu anlamam gerekirdi. Bazen bende yakalanmamak için banyodan odama koşturuyorum"

"Ve ben bunu hiç yakalayamadım mı?"

Ela gözlerini kısıp dudaklarını büzüştürdüğünde Cüneyt gülerek ağzına mısır tanesi attı. Durumu eşitlemek için daha dikkatli olmalıydı.

Balın'ın seçtiği filmi izlemek üzere koltuklara yayıldılar. Balın, Tarık abisine yaslanarak oturdu. Tarık'ın kucağındaki kâseden yiyorlardı. Ela ve Cüneyt de diğer koltuğu paylaşmak zorunda kaldılar. Ela ortalarına kâseyi koyarak sınır çizgisini çekmişti. Hala kötü bakıyordu. Cüneyt'in ise bu durum hoşuna gitmiş arada sırıtıyordu. Filmin sonunu göremeyen iki kişi vardı. Balın ve Ela uyuya kalmıştı. Tarık ne yapalım der gibi bakınca Cüneyt ayağa kalkıp derin bir nefes aldı ve "Kucaklıyoruz" dedi.

"Benim omzum sakat"

"Kuş kadar kızı mı kaldıramayacaksın? Ne yapayım? İkisini birer omzuma atıp mı götüreyim? Mağara adamı mıyım ben?"

"Hay dilim kopsun! Tamam be adam!"

Kızları kucaklayıp kendi evlerine geçtiler. Tarık hala arkasında sessizce konuşuyordu.

"Sırf Ela'yı kucaklamak için yaptın dimi?"

"Evet, uyusun diye de ayağımda salladım Tarık!"

"İyi ki Ela uyuyor. Şu huysuz halini görse ardına bakmadan kaçardı. Çekilecek çile değilsin"

"Balın'ı yatır git zıbar Tarık!"

Orta noktaya geldiklerinde odalara ayrıldılar. Cüneyt, Ela'yı yavaşça yatağına yatırıp üzerini örttü. Sokak lambasının loş ışığının izin verdiği kadar yüzünü görebiliyordu. Derin ve huzurlu bir uykudaydı. Özgürce yüzünü izledi. Dış kapının kapanma sesini duyduğunda fark etti fazla zaman geçirdiğini. Odadan çıkıp Balın'ı kontrol ettikten sonra kendi odasına geçti.

**

Ercüment hafta sonu olmasını umursamadan evde çalışıyordu. Azmettiricilerin araştırması sürerken geride kalan holding işleri vardı ki hiç kolay değildi. Tüm servet Balın'a kalmıştı fakat reşit olana kadar teyzesi idare edecekti. Jülide'nin yurt dışında olması ve holdingin işlerine hâkim olmaması nedeniyle tüm vekâleti Ercüment'e vermişti. Bazı işlerin acilen bitirilmesi gerekiyordu. Arada partinin genel başkanı ve başsavcı arayarak son durum bilgisi alıyordu. Onlar da davanın bir an önce sonuçlanmasını istiyordu. Gerekli olduğu takdirde herkesi devreye sokmaya hazırdı. Ercüment aldığı bu güvenli destekle tüm imkânlarını devreye sokmuştu zaten.

"Jülide Hanım'ın oyunculuk dersi aldığını biliyor muydunuz?"

Karşı koltukta kendisi gibi koltuğa ayaklarını uzatıp bilgisayarı kucağında olan Duru'ya baktı.

"Hayır..."

"Garip... Doktor önerdi galiba"

"Ne doktoru? Neyi? Duru neden söz ediyorsun?"

GÜVENLİK (Tamamlandı)Where stories live. Discover now