2.1-Oyun-

2.5K 186 39
                                    

Ormandaki Avcı'nın yirmi birinci bölümüne hoşgeldiniz umarım beğenirsiniz bol bol yorumlarınızı bekliyorum şimdiden iyi okumalar dilerim 💫

Kafam karmaşıktı. İçime kötü bir his doğmuştu. Evet, annemi görecektim ama içimdeki kötü his yüzünden ayaklarım kıpırdamak istemiyordu. Ne olabilirdi ki? Yakalanırsak Kral Luis istisna yapabilirdi Justin'e. Justin gözde prensti. Ülkenin başına James'in geçmesini hiç kimse istemezdi. Justin'den başka ülke başına geçecek adam yoktu.

Justin birkaç saniye yüzüne baktı. "Veronica iyi misin?" diye sordu. Kendimi düşüncelerden arındırıp cevap verdim. Annemi görmek istiyordum.

"İyiyim Justin." dedim. Gülümsedi ve elimi tuttu. "Beni takip et ve sakın sesini çıkarma. " Başımı salladım.

Kapıyı açıp odamdan çıktık. Koridor boyunca kimse olmadığı için rahatça sarayın kapısına gelebildik. Ancak sarayın kapısında duran muhafızları görünce Justin'e döndüm.

"Şimdi ne yapacağız?"

"Onlara hava almak istediğimizi söyleyeceğiz. " dedi ve elimi daha sıkı tutarak muhafızların yanına gittik. Muhafızlar Justin'i görür görmez eğildiler. "Emredersiniz efendim." dediler aynı anda.

"Kapıyı açın. Biraz hava almak istiyorum. " Muhafızlar emrini duyar duymaz kapıyı açtılar. Justin ve ben kapıdan çıktık. Bahçe boyunca askerler vardı. Hepsi sürekli yer değiştiriyor bazıları her an tetikteymiş gibi kılıçları sıkıca tutuyorlardı.

Bahçe boyunca Justin sesini çıkarmadı. "Şehire ki ineceğiz?" diye sordum.

"Hayır. "

Tam olarak nereye gideceğimizi düşünürken bahçenin etrafında bulunan küçük kalelerden birine girdik. Bunların hapishane olduğunu duymuştum. Justin, annemi hapishaneye mi getirmişti?

"Annemi buraya mı getirdin?" Başını salladı. "Başka çarem yoktu Veronica." Ona birkez daha teşekkür edecektim ki yukarıdan gelen çığlık sesleri ile titredim. Bir kişinin çığlık sesi değildi bu. Onlarca kişinin çığlık sesiydi. Hepsi acı dolu sesleriyle bağırıyorlardı.

Merdivenlerden yukarı çıktığımızda burası tam anlamıyla cehennemdi. Çığlık sesleri daha netti. Burası pas kokuyordu. İğrençti.

İki asker Justin'e selam verirken yine merdivenleri çıktık. Az önceki yer gibi dört kat çıktık. Sonunda beşinci kata gelince sadece bir oda vardı. Bu odanın kapısı çeliktendi ve üzerlerinde sayamayacağım kadar zincir vardı. Korkuyla etrafıma bakındım. Çok karanlıktı. Eğer küçük mumlar olmasa burası zifiri karanlıktı.

Çelik kapının önünde duran asker önce eğilip selam verdi ve kapıyı açtı.

Justin tam kapıdan içeri girecekti durdum. Benim durmamla o da durdu. Arkasına dönüp bana baktı. "Ne oldu?"

"Justin ben korkuyorum. Orada annem mi var?" Kaşlarını alayla kaldırdı ve ben daha ne olduğunu anlamadan kolumdan tutup odaya çekti. Arkamızdan kapının kapanması ile odaya baktım. Burası çok korkunçtu. Odayı duvara asılmış meşale aydınlatıyordu. Cama yakın duvara yapılmış zincirler fazla korkunçtu.

Odada annem yoktu. Ama ben annemi görmek için gelmiştim...

Justin'in kahkahasını duyunca titreyerek ona döndüm. O ise gülümsüyordu.

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin