5. BÖLÜM: Yaşanan İlkler

14 5 0
                                    

Not: medyadaki şarkı Berkin ile Beray'ın beraber söylediği Necdet KOYUTÜRK / Papatya şarkısıdır.

Benim meselem hiç bir zaman yalnızlık olmadı, benim meselem beni hiç bir zaman anlamayan ve söz vermesine rağmen beni bırakıp giden ailem oldu. Benim suçum hiç bir zaman kötü bir çocuk olmak değildi, benim suçum ailemin her sözüne inanmaktı.

İnsan bazen de olsa bazı şeyler için kendisini suçlayabilirdi ki bu çok normaldi. Ama bazı insanlar var ki kendisiyle hiç bir alakası bile olmayan şeyler için kendisini suçlu görüyordu ve kendisine çok büyük sorumluluk alıyordu. Ben hiç bir zaman o insanlardan olmamıştım ve olmayacaktım.

Elimizde patlıcan, kulaklarımızda ilk iltifatlarımız, dudaklarımızdan çıkan itiraflar, gözlerimizde gelecek, yanımızda birbirimiz ve göğüsümüzde her zaman birbirimiz için atan belki de hiç durmayacak olan kalbimiz...

Elimizde patlıcan? İşte bu tuhaftı.

"Berkin, sen bu patlıcanları ne yapacaktın? Sadece espri için çıkardığını söyleme bana." dedim patlıcanları sorarak. Başımın birden Berkin tarafından çekildiğini ve kendisini düzelttiğini hissettim. Ona baktım ve cevap olarak "Yok, hayır espri için değildi. Bize yemek yapacaktım onun için." dediğini duydum.

"Hımm, peki hangi yemeği yapacaksın?"

"Karnıyarık." Ne?

"Karnıyarık?"

"Evet, karnıyarık." Ben yanlış mı duyuyordum? "Niye, ne oldu ki? Şaşırmanın sebebi ne? Yoksa beğenmedin mi?" Berkin arkasını dönerek, tezgaha doğru giderek son cümlesini kurdu.

"Hayır... Ben... Ben şaşırmadım. Yani... Sadece biraz... Daha doğrusu benim en sevdiğim yemek karnıyarık ve en son yediğim zaman da annem yapmıştı. Yani ben şu an ilk defa karnıyarığı başka birinin elinden tekrar yiyeceğim." O an aklıma yeniden bir şey geldi ve bunu Berkin de farketmiş olacak ki benden önce davranıp dedi. "Ben bizim tanışmamızın artık tesadüf değil de kader hatta onu da geçtim mucize olduğuna inanıyorum. Gerçekten de biz birbirimizin ilkleri olacağız, bak görürsün sonu da olacağız. Ben inanıyorum."

Patlıcanları onun ellerine bıraktım ve bugün mutfağa yemek yapmak için değil başkasını yemek yaparken izlemek için girdim, sandalyeye oturdum. Bu his çok başkaydı. Evinde senden başkasını görmek, başkasını izlemek, başkasının sesini duymak, başkasını yemek yaparken görmek ve başkasıyla konuşmak.

"Bana bir önlük getirir misin?" Başımı onaylar şekilde sallayarak buzdolabının yanındaki çekmeceye doğru ilerledim. Elime geçen ilk önlüğü alıp Berkin'e uzattım. Hiç bakmamıştım bile ondan hangi önlük olduğunu görmemiştim. Berkin elimden önlüğü aldı ama bir terslik olduğunu fark etti. Önlük küçüktü.

"Bu önlük neden bu kadar küçük." Beni inceledi. "Gördüğüm kadarıyla sen de pek kısa değilsin yani." dedi ardından.

"Şey... Pardon, yanlış önlüğü vermişim... Ben onu alayım... Sana başka getireyim." dedim Berkin'in elinde önlüğü alarak.

Biraz panik yapmıştım. Berkin de bunu fark etti ve "Neden bu kadar panik yaptın ki? Alt tarafı yanlış önlüğü getirmişsin. Merak etme yani çok dalga geçilecek bir şey de değil." dedi. Önlüklerin arasından Berkin'e en uygun olanını seçmeye çalışırken de panik yapıyordum ve Berkin bunu da görmüş olacak ki, "Bence sende bir haller var. Tamam, bir şey olmadı. O kadar da kafana takma. Sen bana neler olduğunu anlat bakalım. Hadi hadi, dökül." dedi.

"Yok bir şey ya!" Sesim tedirginlikten midir bilinmez biraz yüksek çıkmıştı.

"Belli. Var bir şeyler var. Tamam anlıyorum bana güvenmiyorsun ama sıkıntın olunca gidecek bir yerin, ailen, dostun da yok o yüzden bırakta sana yardım edeyim." içten içe ona neden güvendiğimi bilmiyordum ama söyledim.

YALNIZ KUŞ Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ