4.Bölüm

6.5K 151 28
                                    

İyi okumalar dilerim!☆

Satır aralarına saygi çerçevesi içinde yorum yapmayı unutmayınız.

***

4.Bölüm

Altay ile sessizce yemeğimizi yemeye devam ederken,"Bu akşam kıyafetlerimi toparlayarak başlıyım hazırlıklara o zaman." Dedim yutkunarak.

Ağzımda ki lokmayı yutmak o kadar zor bir hâle gelmişti ki...küçüklükten beri kaldığım bir yerden ayrılmak,ailem dediğim kişilerden ayrı yaşamak çok zordu benim için.Onlara alışmıştım,onları seviyordum,onlar ailemdi.Fakat şimdi,bana daha iyi ve avantajlı bir gelecek vereceğini düşündüğüm daha birkaç haftadır veya gündür tanıdığım adamla yaşayacaktım.

Disiplinli ve sezdiğime göre titiz bir adam olmasının yanında,geri kalan huylarını bilmesem de anlaşabileceğimizi düşünüyordum.

Altay'ın didaktik,disiplinli ve bu gibi sert huylarına alışmalıydım.Çünkü onu tanıdığım ve gördüğüm şu birkaç gün içinde öyle pekte gülmemiş-bu gülüş dediğim ise kahkaha atmamış olması- belli bir duvarları olmuştu.

Ancak dediğim gibi,bu da önemli değildi.Aramızda ki ilişki,bana yaklaştığı ilk günkünden başka bir şey olmayacaktı.

Altay'ın telefonun çalması,sessiz geçen yemek faslını bozan tek sesti.Ancak unuttuğum,kullandığımız çatal bıçak sesleri de vardı."Buna bakmam gerek,beni bekler misin?" Diye sorduğunda,zihnimdeki o gaddar adam yok olmuştu birden.Çünkü saniyelerdir zihnimin içinde onun savaşını veriyordum ve şimdi de böyle kibarca konuşması beni şaşırtıyordu.

Başımı salladığımda gülümsedi.Bu seferde,hiç gülümsemedi dediğim adam gülümsemişti...Zihnimin içindeki düşünceleri de mi okuyabiliyordu? Müneccim miydi bu adam? Ardından ağzını bir peçete ile silerek,İstanbul beyefendisi kibarlığında masadan ayrıldı.

Altay masadan uzaklaştığında,tuttuğumu bile fark etmediğim nefesimi rahatlayarak vermiştim.Bu sessizlik beni çok geriyordu ve hiçbir zaman da sessizlikten hoşlanmamıştım.

Saniyeler sonra yanıma geldiğinde,yüzünde yine o gülümsemesi vardı.Hiç gülümsemiyor,dediğim o adama sadece şu iki dakika içinde ne olmuştu?

Yemeğe devam etmeden önce telefonunu yuvarlak masaya koydu.
Yemeğimi yemeye devam ederken,"Mutlusun," Dedim.

"Bir şey mi oldu?"
Diye sordum.Başını iki yana salladığında gözleri üzerimdeydi.
"İş ile ilgili bir şey..." dedi.

Başımı salladığımda bu konuyu pek uzatmak istememiştim.O da daha fazla bu konu hakkında konuşmamıştı zaten.

Geçen dakikaların ardından Altay'ın,"Doyduysan içeri geçelim,hava biraz bulutlu.Üzerin neredeyse çıplak,hasta olmadan içeri geç." Dedi.
Sesi sert değildi,kızgın bir tonlamaylada söylememişti.Sadace uyarıyordu ancak kıyafetlerimde onu ilgilendiren bir şey yoktu.

"Çıplaklık derken...nerem çıplak?" Diye sordum,sakin bir tonlamayla.İkimizde ayağa kalkmış ve o sırada çoktan sürgülü kapıya doğru ilerlemiştik.

Bana kapıyı açtığında kolunu açarak girmem için yönlendirmişti ancak sorduğum soruyla kolu aşağıya indi ve ardından başını iki yana sallayarak,"Üzerindeki şort ve penye kısakollun ile bu havaya göre giyinik olduğunu düşünmüyorum.Yanlış anladın,sandığının aksine birinin giyimine karışan biri değilim.Hür ve özgür bir bireysin,ancak dediğim gibi...Bu havaya göre de pekte giyinik olmuyorsun."

Bir Mafyanın Bebeği(+18)Where stories live. Discover now