0.4. Apodyopsis (+18)

49.4K 566 355
                                    

Dead Man's Bones - Lose Your Soul

Oh, you're gonna lose your soul, tonight.
You're gonna lose your soul.
You're gonna lose your soul.
Tonight, tonight.

Tonight, tonight

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

◾️(+18)

▪︎▪︎▪︎

Arabanın içindeki sessiz yolculuğumuz devam ediyordu. Sigara içen biri için arabanın içi fazlasıyla temiz kokuyordu. Yol kenarındaki sokak lambalarının yanından geçtikçe Barbaros'un yüzünü inceleme fırsatı buluyordum. Sürekli yorgun gözüktüğünü şu ana kadar fark etmemiştim, aslında gözlerinin altında hep bir bıkkınlık ifadesi kendine yuva buluyordu.

Gerçi... onu tanıdığım yoktu ya... Nasıl biri olduğunu, ne iş yaptığını, hangi rengi sevdiğini bile bilmiyordum. Yaka kartından ismini okuduğum herhangi birini ne kadar tanıyorsam, onu da o kadar tanıyordum.

Arabasına binmemeliydim. Yine de... Gerçekten bir önemi yoktu. Ağlamak beni öyle yorgun düşürmüştü ki, gözlerim kapanmak üzereydi.

Sıradan bir mahallenin içine girdiğimizde dikkatimi evlere verdim. Sokaklar temiz ve sessizdi, evlerin birçoğunun ışıkları yanmıyordu. En fazla dört, belki de beş katlı apartmanlar sırasıyla dizilmişti.

Nedense bir an, Barbaros'un da tıpkı diğer insanlar gibi sade bir mahallede oturuyor olmasını garipsedim. Ona dair her şeyin gizemli olması gerektiğine yönelik saçma bir inanç geliştirmiş olmalıydım. Elbette o da rutin bir hayatı olan, normal bir adamdı.

Apartmanlardan birinin önüne arabayı park ettiğinde, burada ne işim olduğumu sorguladım. Kafasını yasladığı koltuğun başlığından ayırmadan bana doğru çevirdi.

"Eğer ağlamak istiyorsan buna evimde devam edeceksin." Dedi düz bir sesle.

Parmaklarımı kaldırıp ıslak olduğunu fark etmediğim yanaklarımı sildim. Hala ağlıyor olmamın hiçbir sebebi yoktu. Burnumu çekip, akmış olmasına utanacak enerjiyi içimde arasam da bulamadım. Birinin benimle ilgileniyor olması içimi burkmuştu, kendimi bir fazlalık gibi hissediyordum. Belki de sebebi buydu.

Ağladığım için özür dilemek istesem de dilimi dişlerimin arasına geçirip sıkıştırdım, bunun için özür dilememeliydim. Her insan böyle çöküşler yaşardı; suçlu hissetmemeliydim. Tabii, bunu biliyor olmak hislerimi değiştirmiyordu.

Yavaşça parmaklarını çeneme yerleştirdi, baş parmağını üst dudağımda gezdirerek akan burnumun ıslaklığı aldı. Bu yaptığı tiksindirici olmalıydı ya da en azından beni utandırmalıydı. Ben sadece daha çok ağlamak istedim.

Kapısının açılma sesini duyunca yavaşça kapanmış olan gözlerimi araladım. Arabanın önünden yürüyüp benim kapımı araladı. Bunu bilerek mi yapıyordu emin değildim, her hareketi kendimi kötü hissetmeme sebep oluyordu.

Amor Fati | +18Where stories live. Discover now