İçine Kapanmak

Mulai dari awal
                                    

Aynı şekil soğuyan salepimden bir yudum daha içtim. Ben sustukça Cemal konuşmaya devam etti.

"Düzenim bozulur, hayatım alt üst olacak diye endişe etme. nereden biliyorsun, hayatın altı, üstünden daha iyi olmayacağını" çok haklıydı. Ağzımı açıp dudaklarımı aralayacaktım ki tekrar kapattım. Ne söyleyecektim ki. Sürekli olumsuzluklardan bahsediyordum. Cemal belki de haklıydı. Herşeyi, düşünmek yerine akışına bıraksam da aynı şey olacaktı.

Artık yaprağı suya bırakacaktım. Bakalım o yaprak beni nereye kadar sürükleyecekti. Elbet bir yerde duracak bana neyin ne olduğunu gösterecekti.

"Haydi kalk gidelim. Sohbetine de maşallah doyum olmuyor" deyip güldü ve ayağa kalktı "Yarın nişan var. Erken uyuyalım" diye devam etti. Ardından elimden tutup ayağa kaldırdığında kendime çekip sıkıca sarıldım.

"Cemal sen ne büyük adamsın be. Vallahi büyük adamsın"

Elini belime koyup, iki kere vurdu. Sonra da salepçinin yanına doğru yürüdük. Cemal elini cebine iliştirdi ve birkaç lira çıkardıktan sonra "Abi versene şurdan iki salep daha. Bu sefer büyük bardaktan olsun. Bu soğukta çok iyi geldi valla. Ellerine sağlık" güldüm

Salepleri aldığımızda sohbet ede ede yürüdük. Biraz olsun keyfim yerine gelmişti. Cemal haklıydı. Sürekli olumsuzluklardan bahsetmemem gerekiyordu. Amcam öğrense sanki Zafer'den vaz mı geçecektim. Yani bilmiyorum. O gün gelirse o zaman karar verecektim.

"Ee Cemal'im, bu kadar şiir gibi adamsın yok mu bir sevdalığın?" diye sorduğumda yüzü telaşa kapıldı. Bakışlarını şimşek hızından benden çekti. Baktığı tarafa yürüdüm. Yetmedi bakışını diğer tarafa çevirdi. İnat ettim. O tarafa da gittim. Bir daha yüzünü çevireceği an sinirle kolunu tuttum.

"Lan oğlum bir soru sordum. Beni maymun ettin etrafında"

"Yok. Yani sevdiğim herhangi biri yok" diye karşılık verdi.

"E niye bu kadar telaşa kapıldın. Kim bu şanslı kişi?" diye tekrar sordum. Vardı belliydi. Gülüp elini omzuma koydu ve konuyu degiştirdi. Neyse elbet öğrenirdim bir gün.

Kol kola eve doğru gittiğimizde sokağın başında Zafer'in arabasını gördüm. Dörtlüyü yakıp, kapattı.

Cemal bunu fark ettiğinde yutkunarak karşıya baktı. Zaferi en son 12, 13 yaşındayken görmüştü. Yüzünü Zafer'in olduğu taraftan alıp bana baktı ve kısa bir göz kırptı.

Başımla ileriyi gösterdim. O da kararsız kalmıştı. Ama eve gitmek için bu sokağı kullanmak zorundaydık. Cemal tekrar bana bakıp, birkaç saniye daha beklediğinde Zafer en son dayanamayıp, arabasını çalıştırdı ve bize doğru geldi. Arabası bize yaklaştığında arabayı durdurdu ve bir solukta indi. Çatılmış kaşlarıyla önce Cemal'e baktı. Sonra da bakışlarını bana çevirdi.

"Bu soğukta neden dışardasınız?" Zafer'in sorusuyla Cemal ile birbirimize baktık. Ben ona o bana göz kırpıyordu. En son bıkmış bir nefes verdim. Çünkü birbirimize göz kırpmaktan artık sıkılmıştım. Dışarı çıktığımızdan beri, resmen miniklerle konuşuyorduk.

"Bana bak bana! Cemal efendi. Bu çocuğu niye bu saatte dışarı çıkardın?"

Üst dudağımı dişlerim arasına aldığımda, Zafer iki adımda yanımıza vardığı gibi Cemal'i kendine çekip sarıldı. "İyi gördüm seni Cemal'im. Maşallah slan gibi olmuşsun" dedi ve elini babacan bir tavırla Cemal'in sırtına vurdu. Bu hareketiyle karnımda kelebekler uçuşuyor gibi hissettim. Zafer'in bu halleri bana çok seksi geliyordu. Merhametini çok seviyordum. Hayrandım ona. Kısacası aşırı hoşuma gidiyordu. Öylece Gülümseyip ikisine baktım.

Onlar ayrıldığında Cemal başını önünden kaldırdı. Çekinerek de olsa boğazını temizleyip konuştu. "Eyvallah abi, sende iyi görünüyorsun. Hatta, eskisinden bile daha yakışıklı olmuşsun"

Zafer bana bakarak tebessüm etti. "Geçenlerde Turan senden bahsediyordu. Gelmişken onunla da bir görüş istersen"

Turan deyince bir anda yüzüm düştü. Dudaklarımı büzüştürdüm. Cemal'in ne söyleyeceğine dikkat kesildim. Cemal, ben ve Memo'ya nazaran Turan ile aynı sınıftaydı. Ve ne hikmetse,l Turan Cemal'e kıyak geçiyordu. Araları hep iyiydi ama Cemal'in önceliği bizdik tabi.

Bizde hiçbir zaman Turan ile konuşma dememiştik. Amcam da aynı şekil Cemal'in Turan ile arkadaşlık yapmasına müsaade ederdi. Sonuçta bu Zafer ile amcam arasında bir meseleydi. Amcamın tek şartı şuydu. Turan'ı çevremizde istemiyoruz. Onun dışında istediğiniz yerde sohbet edin derdi

Zafer tekrar dudaklarını araladı. "Ne zaman gideceksiniz?" soru sorup yanıma geldi. Ah o dudakları öpmemek için ne kadar savaş verdiğimi bilse Cemal'i dinlemez şuracıkta öpüverirdi dudaklarımı.

Beni kendine çekti ve kalın montunu üzerime attığında Cemal hayretle bize bakarak gülümsedi. Burun kıvırınca da Zafer bunu gördü. "Cemal bir daha o burnunu kıvırdığını görürsem kırarım oğlum...Sana soru sordum değil mi?"

Cemal tebessüm etti. "Birkaç gün daha buradayız abi. Yarın nişan var zaten"

"Tamam, ben Turan'a söylerim geldiğini. Çıkar hasret giderirsiniz" Cemal başıyla onayladı. Gerçi o da kaç gündür Turan'ı görmek istediğini söylüyordu.

Dışarısı biz bekledigimiz için daha da soğuk olunca Zafer bizi arabasına bindirdi. Yarım saat gibi bir süre arabada bekleyip sohbet ettik. Hasret giderdik. Anıları tazeledik. Sonra da arabadan indik. Zafer ise, Biz içeri girene kadar arabada bizi izledi.

****

Bugün birkaç bölüm daha atacağım. Yani final bölümü erken gelir. Zaten 9 bölüm kaldı...🥲

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang