4.Bölüm

451 120 10
                                    




Üç gün içerisinde tüm eksikleri tamamlayan Gülru evine yerleşmenin tadını çıkarıyordu. Boş dolapları şu anki tek düşüncesiydi. Beyaz, yere kadar tülünü açıp balkona çıktı. Mavi ahşaba ellerini bırakıp etrafına bakındı. Bu gece evinde kalacaktı. Buna en çok üzülen Zümrüt, en sevinen de şüphesiz Gülru'ydu. Bahar havasını içine çekerken Ali'nin aracının kapının önüne yanaştığını gördü. Tuhaf geliyordu Ali, genç kadına. Suratsız desen değildi. Kaba desen değildi. Birkaç dakika orada öylece durup Ali'nin tavırlarını düşündü. Omuz silkerek içeri girdi. Evi nasıl temiz, nasıl da düzenliydi. Babasını arayıp eve yerleştiğini söylemek istedi.

"Baba, nasılsın?" diyerek girdi konuya.

"İyiyim, babacım. Yerleştin mi?"

"Evet, bugün evimde kalacağım. Şimdi de markete gidip dolabımı dolduracağım. Sen ne zaman geleceksin? Beş gün sonra işe başlayacağım, istersen iki gün gel gezelim."

"Gelemem kızım, ekinlerin işlenme zamanına az kaldı. Burada işler yoğun şimdi. Ama ilk boşluğunda yine söyle geleceğim."

Dudak büken genç kadın işlerin yoğunluğunu bildiğinden ısrar etmedi. "Tamam, yine konuşuruz. Meryem ablaya selam söyle. Kardeşimi akşam arayacağım. Sınavdan sonra Sinan'ı biraz yanıma gönderir misin?"

"Olur, zaten burada sıkılıyor. Belki yanına gelir. Gözünü İstanbul'a dikmiş, gideceğim de gideceğim diyor."

Gülümsedi Gülru. Babası bir yana, kardeşi bir yana, üvey annesi başka bir yanaydı. "Kazanır belki. Akşam ararım ben. Kendine iyi bak."

Telefonu kapatıp çantasına attı. Anahtarını da alıp evden çıktı. Aracına binerken kapının önünde yaşlı bir adamla çay içerken gördü Ali'yi.

"Hoş geldin doktor kızım," dedi Kedi Baba.

"Merhaba efendim, hoş buldum." Başını eğerek gülümsemişti. Ali'nin başını çevirip bardağına bakmasını görmezden geldi Gülru.

"Kedi Dede derler bana. Adım Rasim."

"Kedi Dede?" dedi farkında olmadan, birkaç adımda yaklaşmıştı.

Rasim Bey yanındaki torbayı gösterdi. "Her gün kedi beslerim. Adım Kedi Dede'ye çıktı."

"Ya... Ne kadar güzel. Gülru benim adım, buradaki devlet hastanesine acil doktoru olarak atandım."

"Methini duymayan mı kaldı kızım. Maşallah seni büyüten anne babaya."

Naifçe gülümseyen Gülru, anahtarını sıktı. "Tanıştığıma memnun oldum Rasim amca, yine görüşürüz."

"Selametle kızım."

Ali yarısı dolu bardağından başını hiç kaldırmamıştı. Gülru adama son bir bakış atıp arkasını döndü. Sarı vosvosuyla sokaktan ayrıldı. Marketi talan ettikten sonra hesabında kalan parasına bakındı. Bir sonraki maaşına kadar güzelce idare ederdi onu. İstanbul gibi bir yerde para tutması nasıl olacaktı onu düşünüyordu. Zira kirası maaşının yarısına denk gibiydi. Ama Nimet Hanım'la olan telefon konuşmasında kadın ona, "Üç aylık kiran sevap olarak ödendi." demişti. Üç ay içinde biraz birikim yapacaktı. Engel olmak istese de Nimet Hanım ısrar etmişti. Depozito falan da istememişti. Rahmetli annesinin elini omuzlarında hissediyordu Gülru.

Bebek mağazası önünde durdu. Kız bebeklerin kıyafetlerine bakarken iç geçirdi. Ve kötü anılar bir bir aklına doluştu. Evlenecekti, mutlu olacak en sonunda da anne olacaktı. Kalbi sonsuza kadar kırılmasaydı. Pembe bir tulumla minicik patikler aldı. En son gözünü ışıl ışıl eden pembe tütülü bir elbiseyi de ekledi.

Akasya Sokağı Onde histórias criam vida. Descubra agora