Nimet Hanım peşlerinden geldi. "Allah razı olsun kızlarım."

"Görevimiz Nimet Hanım." dedi Gülru. "Teşekküre ne gerek var."

Ali, kadının ensesinde parlayan ıslak saç tellerine, alnına yapışan nemli küçük tüyleri izledi. Kardeşinin bir nevi hayatını kurtarmış gibiydi. "Yine de teşekkür ederiz."

Gülru ile Zümrüt, Ali'ye dönmüştü. "Rica ederiz." dedi Gülru. "Siz şimdi hastaneye geçersiniz. Anahtarı almamda sakınca var mı?"

"Ali, ver oğlum."

"Anne siz hazırlanın ben eve kadar götürürüm."

"Tamam, oğlum." Nimet Hanım, Gülru'ya döndü. "Evi tutmasan da bebeğimizin hatırına gel bir yemeğimizi ye kızım."

Gülru gülümseyerek başını salladı. Ali'nin aracının arka koltuğuna binerlerken etraflarındaki insanlar fısıldıyor, onlara bakıyordu. Üç ev sağdaki evin balkonunda gözlerini kısmış, elleri ahşabı okşayan Mine, Ali'nin aracına binen kadınları izlemişti. Araba evinin önünden geçerken gözlerini çekmedi. Dudakları sağa sola kıvrılıyor, kesif bir kıskançlık damarlarında geziniyordu. Başını aşağı yukarı salladı. Kadınların kim olduğunu öğrenmesi beş dakikasını almayacaktı nasılsa...

Tamirhanenin önüne gelince arabadan gerçek bir yorgunlukla indi kızlar. Ali vites yanında duran anahtarlar arasından bir tane çekip aldı. İnince karşı karşıya geldiler. Elindeki anahtarı kadına uzattı. Elini açan Gülru'nun avucuna bıraktı Ali. Gülru avucunu kapatıp geriye çekildi. "İyi akşamlar Ali Bey." Arkadaşına dönerek başıyla arabasını işaret etti.

"İyi akşamlar." Vosvosa ilerleyen kadınlara doğru bir iki adım attı. "Eve bakmayacak mısınız?"

Kapısını açan Gülru durup ona baktı. "Gerek yok, tutuyorum. Annenize söylersiniz, yarın yine geleceğim." Aracına binerek kapısını çekti. Teklemeden kalkan vosvosu yola sokarak uzaklaştılar. Arkalarından bakan Ali'nin çenesi sağa sola hareket etti. Burnundan sesli bir nefes alıp dışarı verdi.

"Yalnız vosvos şahaneydi."

                                                            ***

Günün Pazar olmasının bir doktor için ne önemi vardı ki. Zümrüt hazırlanmış halde mutfağa döndüğünde Gülru masayı toparlıyordu.

"Akşam çıkışta gelirim, ben gelene kadar kendini çok yorma. Hem neden temizlik için birini tutmuyorsun?"

Elindeki bezi son kez sıkarak tezgâhın üzerine serdi. "Çok kötü olduğunu düşünmüyorum. Hem yaparız ne olacak. Sorun o değil, kutulu eşyalarımı arabaya tıkıştırmam gerekiyor. Birazını şimdi götüreceğim."

"Tamam. Birkaç parça indireyim giderken."

"Olur."

Zümrüt arkasını dönmüş kapıya giderken geri döndüğünde Gülru dibindeydi. "Bu Ali..."

"Ne olmuş Ali'ye?

"İlk gün arabanın önüne kendini atan adamdı, tanımadın mı?"

Gülru kısa bir an düşününce hatırladı. "Cidden."

Zümrüt tekrar kapıya yürüdü. "Dün gece düştü aklıma dan diye."

Eline birkaç poşet alıp aşağı indi Zümrüt. Aracın yanına bırakıp motoruna ilerledi. Kaskını takıp gaza bastı. O uzaklaşırken Gülru elinde koliyle indi. Arkadaşının bıraktıklarıyla birlikte hepsini araca tıkıştırdı. Eğer bir vosvos sevdalısı olmasaydı kendine dünkü, o beyaz şahane arabadan alabilirdi. Uzun yıllar borcunu öderdi belki, ama yine de alırdı. Arabalara sadece erkeklerin dibi düşmezdi. Kadınlarda pekâlâ fazlasıyla severdi güzel arabaları.

Akasya Sokağı Where stories live. Discover now