9. Bölüm: Bir Nefeslik Duraklar

541 54 16
                                    

İnsan büyüdükçe korkuları da büyürmüş. Hatta sadece büyümezmiş. Değişip, dönüşürmüş meğer. Herkes uyuduktan sonra göze daha bir ürkütücü gelen koridorun o karanlığı bir zaman sonra insanın içine dolarmış.

Benim çocukluğumun en büyük yanılgılarından biri de büyüğümde kendimin korkusuz bir versiyonuna dönüşeceğimi zannetmemdi. Günün birinde babamın kötü adamları hakladığını zannettiğim o sorgu odasına gireceğim aklımın ucundan bile geçmezdi. Tabi göğsümü böylesine bir korkunun ele geçireceği de.

"Fatih, sen ne dediğinin farkında mısın?" dedi Yusuf Mert dişlerinin arasından. 

Güvenlik şefi Fatih'in sessizliğinden anlaşıldığı üzere onları aşan bu emir karşısında boyunları kıldan inceydi. 

Yusuf Mert sabır diler gibi birkaç derin nefes aldıktan sonra "Çocukları gönder," dedi Fatih'e. "Sezen'i benim emniyete getireceğimi söyle." 

"Ama baş-" 

Fatih'in konuşmasına müsade etmeden "Emir anlaşıldı mı?" diye bağırdı. Bir anda böylesine parlamasını beklemediğim için yüksek sesi karşısında sıçradım. Zaten rüzgar esse ağlayacak bir hâle bürünmüştüm. 

Sadece bir nefeslik duraklamaya ihtiyacım olduğunu hissettim. Titrekçe gözlerimi kapatacakken kapı gürültüyle kapandı. Bir süre neyi, nasıl sormam gerektiğini düşündüm. Yavaşça duvara tutundum.

"Ne demek oluyor bu?" diye sordum sonunda. Kalbim boğazıma kadar tırmanmıştı sanki. "Beyzade hakkımda gözaltı kararı mı çıkarmış?"

Yusuf Mert'in eli hâlen kapının kolundaydı. Alnını kapıya yaslamış kendini sakinleştirmek ister gibi derin nefesler alıyordu. Onun da en az benim kadar şaşkın olduğunun farkındaydım. Nihayet konuştuğunda "Beyzade," dedi önce. "Görevinden affını istedi. Karar yeni başsavcıya ait."

"Ne yapacağım şimdi?"

Sesim sanki bana ait değilmişçesine kırılgan geldi kulağıma.

"Emniyete gideceğiz, ifadeni vereceksin ve tekrar eve döneceğiz."

Gerginlik tüm vücudumda sinir bozucu bir böcek gibi geziniyordu.

Yusuf Mert alnını kapıdan ayırdı ve bana döndü. Muhtemelen yeniden kusacak gibi bir yüz ifadesine sahiptim. Aldırmadı. Bana doğru adımladı ve ensemden tutarak bedenimi göğsüne çekti. Sanki dakikalardır bu ânı bekliyormuşum gibi gömleğine sımsıkı tutundum.

"Korkulacak bir şey yok," dedi yatıştırıcı bir sesle. "Ben yanındayım ve seni hiç yalnız bırakmayacağım."

Hiçbir şey düşünmemek için zihnimle cedelleştiğim dakikalar akıp ayaklarımızın altında bir su birikintisine dönüştü. Gergin nefeslerim Yusuf Mert'in kokusuyla harmanlandı. Bir nebze olsun sakinleştiğimde bedenimi göğsünden kopardım.

"Hakkımda gözaltı kararı var ve oraya yanımda istihbarat müsteşarıyla gitmem ne kadar doğru?"

Parmaklarını önce şakaklarına bastırdı ardından saçlarının arasına geçirdi ve tahammülsüz bir ses tonuyla konuştu.

"Senin yanındayken benim tek bir rolüm var, o da kocalık. Bunu aklından çıkarma, Sezen."

Evcilik oyununu bu kadar ciddiye alıyor oluşu artık sinirlerime dokunuyordu. İnsanların hakkımızda neler düşünüp konuşacağını, yarın manşetlerde boy boy fotoğraflarımızın çıkacağını ön göremiyor muydu gerçekten? Yoksa benimle dalga mı geçiyordu?

"Şu hâldeyken bir de senden azar yemem eksikti. Çocuk mu var karşında Yusuf Mert? Emniyete girdiğim andan itibaren herkes arkamdan fısıldayacak. Yetkini kullanıp beni öylece eve getiremezsin. Hakkında gözaltı kararı olan kaç kişi çakarlı konvoyla gidiyor ki emniyete?"

आप प्रकाशित भागों के अंत तक पहुँच चुके हैं।

⏰ पिछला अद्यतन: Oct 02, 2023 ⏰

नए भागों की सूचना पाने के लिए इस कहानी को अपनी लाइब्रेरी में जोड़ें!

Kırlangıç Dönümüजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें