9

12 2 1
                                    

Tasuyaki'nin gözünden;

Her yerim acıyordu. Her yer çok soğuktu. Hiç bir yerimi hareket ettiremiyordum. Bunun nedeni baģlı olmamdı. Güneş ışığı sadece minicik bir pencereden geliyordu. Duvarda bir şeyler yazıyordu ama gözlerim sadece sarı bir duvar görüyordu. Bazı sesler geliyordu ama hiç birini seçemiyor- dum. Şeçebildiğim sesler ise şunlardı;
Hey! Yasu yeni mahkumu duydun mu?, Evet duydum ve gördüm! Çok yakışıklıydı!

Bunları gerçekten duydum. Biraz kıprandım ama ipler asla çözülmedi.
O sırada bazı kişnemeler duydum. Huzursuzdu ve sanki birini arıyordu,çaresizdi. Tabii ya bu Makio idi! Ama benim ilk yapmam gereken buradan kurtulmaktı. Tam o sırada içeri biri girdi ve heryerimi çözdü. Hemen gözlerimi açtım. Giren kişi kırmızı bir kürk giymiş, yanında mavi bir kılıç taşıyan,siyah saçlı,mavi ve yeşil gözleri olan heybetli biriydi. Kesin buranın baş belalı kişisi diye düşündüm içimden.

- Ne için geldin?

-Ah... em... şey... ben...

Kürkünün içinden altından yapılmış,gümüş ile süslenmiş bir hançer çıkardı. Boynuma hançeri yasladı. Yutkukundum. Tam o sırada beyaz bir kimono,siyah bir alt ve süt beyaz bir kılıç ile bir kız içeri girdi. Kral (belalı kişi deye tanımladığım) hemen hançerini geri koyup, hücreden çıktı. Beyaz kimonolu kız tüm askerleri alt etti ve anahtarları taşıyan askerden anahtarları aldı ve kapımı açtı. Benim  soru sormamı beklemeden elimi tuttu ve yanındaki kıza;

- "A" tarafına hemen!

-Tamam Ren efendim.

-Hadi hızlı.

Benim elimden tuttu ve Ren adlı kişiyi takip etmeye başladık. Sonunda sarı püsküller ile süslenmiş, siyah kaplan desenli, kırmızı bir halıya vardık. Elimden tutan kişi halıyı kaldırdı ve tahta döşemeleri kaldırdı. Bir çukur ortaya çıktı ve bizde içine girdik. İçeride kılıçlar, kırbaçlar,zırhlar,bıçaklar ve daha fazlası vardı.

-Ah burası 12.yılını yaşıyor Den... duygulandım doğrusu.

-Bende Ren efendim. Birde senin ismin "Tasuyaki" mi?

-E-evet benim. Peki soru soruyabilir miyim?

-Evet.

-Siz kimsiniz?

-Biz mi? Biz  KKB ekibiyiz. Başka bir sorun varsa sus.

-Tamam.

Tam o sırada gürültülü bir ses geldi. Hemen yukarı baktım. Galiba birileri üstümüzde yürüyordu. Her iki kızda bana silah verdiler. Ardından bir zırh. Bana bir boy aynası gösterdiler. Kendime hayran kaldım. Hemen dikkatimi topladım ve;

- Evet şimdi ne yapacağız?

Ren cevap verdi.

- Bu taraftan.

Dolapın arkasını açtı - benim dolap sandığım yer - dolabı açtığı yerde bir tünel ortaya çıktı. Hepimiz tünelden içeri girdik. Tünelde örümcek ağlarıyla aydınlatılmış, yosun tutmuş duvarlı yollardan geçtik. Korktum çünkü iki tane tanımadığım -ya 18 ya da 20 yaşlarında iki kadın-  2 kişi yanlarımda ve kendilerinin güvenli olduğuklarını savunuyorlar! Umarım öyledir... umarım.... bir süre sonra
bir kapıya vardık. Kapı yine duvarlar gibi sadece altında hamam böcekleri geziyordu. Ren cebinden bir anahtar çıkarttı ve kapıyı açtı. Kapının arkasını gördüğümde çok şaşırdım çünkü kapının arkasında bir kamp vardı. Kampta Makio bile vardı. Koşarak atımın yanına gittim. Ama Makio sadece bana baktı ve otlamaya devam etti. O sırda Makio'un yanına siyah ve gri renkli bir at geldi. Galiba atımın bir sevgilisi olmuştu. İçimden ikisininde çok uyumlu olduğunu geçirdim. O sırada Den elinde sıcak bir çorba kasesi ile geldi. Kaseyi bana verdi ve;

- Sen gerçektende cesursun Tasuyaki... ve sana bir hediye getirdim. Umarım beyenirsin.

Cebinden bir kumaş parçası çıkartı ve kumaşı açtı. Kumaşın içinden kitsune resmi olan bir defter çıkartı. Defteri bana uzattı ve defterin içine imzasını attı.

- Çok teşekkür ederim Den. Ama yoruldum. Dinlenebileceğim bir yer var mı? Bu kadar maceranın ardından gerçektende yoruldumda.

Bana bir çadır gösterdi. Çadırın içinden bir kadın çıktı. Anında beynimden vuruldum çünkü kız Asami'nin aynısıydı. Kızın yanına gittim ve iyice süzdüm. O an fark ettim ki kızda benim kolyemi tamamlayan ve benim kolyemin aynısı vardı. Tam o sırada Ren elimi tuttu ve Makio'nun sevgilisine bindi ve benimde Makio'ya binmemi işaret etti. Den'ide çağırdı ve onu takip etmemi söyledi. Atlar hızlıca koşuyordu. Çadır alanından çok fazla uzaklaşmıştık. Bir dağlık alana gelmiştik.

O sırada Ren atından indi ve bir yere bastı. Kocaman bir yer açıldı. İçerisi tertemizdi. İçeri girdik ve up uzun bir koridordan geçtik. Koridorun sonunda kocaman bir kolon vardı. Kolonu geçtiğimizde Ren "この扉を開いて伝説の本を現しましょう" yani "efsanevi kitabı ortaya çıkartmak için bu kapıyı açın" gibi şeyler mırıldandı. Kolon aşağı indi ve çok güzel bir şekilde de dekore edilmiş bir oda ortaya çıktı. Odanın ortasında bir kitap vardı. Ren kitaba dokunmadan kitap açıldı. Kitapın birsayfası aniden açıldı ve...







Umarım beğen miştirsiniz. Beğendiyseniz lütfen beğenin.


 🌷🌸🌷🌸
    🌸🌷🌸🌷🌸
Λ🌷🌸🌷🌸🌷
( ˘ ᵕ ˘🌷🌸🌷
ヽ  つ\     /
   UU   / 🎀 \

Bir Kitsune Hikayesi /Kara KralWo Geschichten leben. Entdecke jetzt