2

242 25 3
                                    

Herkese tekrar merhaba. Biliyorsunuz ki iki kurguyu birden yazmaya çalışıyorum ve hayli zor oluyor. Bundan sonra SAFDERUN için haftada bir bölüm gelecek.

Benim suçum neydi de babam beni para karşılığı yaşlı adama satmıştı. Babamla konuşmamın üstünden saatler geçmişti ve ben hala odamda ağlıyordum. Ölürdüm de o adamın karısı olmazdım. Babam yaşındaydı yahu olacak iş mi? Babamın gözünü para hırsı bürüdüğü için ona böyle şeyler normaldi. Bu hayatta zaten hiç mutlu olmamıştım bir de üstüne istemedim bir evlilik yapacaktım öyle mi? Ne pahasına olursa olsun o adama evet demeyeceğim.

Bitkinim çok ama yinede yerimden kalktım. Küçük dolabımdan üstüme siyah eteğimi ve beyaz bluzumu çıkardım ve giydim. Giyecek çok kıyafetim yoktu zaten. Odamda asılı duran aynanın karşısına geçtiğimde gördüğüm görüntü beni şaşırtmadı. Göz altlarım mosmor ve gözlerimin içine kırmızı idi. Fazla oyalanmadan odadan çıktım ve mutfağa geçtim. Babam uyanmadan kahvaltı hazırlasam iyi olurdu. Bugün onun huyuna gidip vazgeçirmeye çalışacaktım. Belki babalık duyguları seneler sonra ortaya çıkardı.

Sahanda yumurta kırmıştım ve pişen ekmeği tandırdan aldım. Hızlı hareket ediyordum. Babam uyanıp kahvaltının hazır olmadığını görürse sinirlenebilirdi ve ben bunu istemiyordum. Mutfaktaki işim bitince babamı uyandırmaya oturma odasına geçtim. Birkaç defa seslendikten sonra gözlerini açmıştı ve bende başında beklemeden hızla sofraya geçtim. Babama çay koydum ve önüne getirdim. Babam oturduğu gibi beni yıkan cümleleri söyledi.

"Erkut ağa bu akşam evimize gelecek bak güzelce hazırlık yap. " Titreyen ellerimle kendime koyduğum çayı sıkıca tuttum.

"Baba.. Sen ciddi misin evlilik meselesinde? " Babam sinirle kafasını kaldırdı.

"Ben ne dediysem arkasındayım. Bu evden o konağa hanım olarak çıkacaksın. İster misin diye sormadım sana sende konuşma hakkına sahip olduğunu sanma. " Gözümden bir damla yaş aktı.

"Ama baba çok yaşlı o adam. Evlendireceksen bari dengim birisine söz ver. Bak vazgeç baba ben ne istersen yaparım. " Babam elinde ki çatalı masaya fırlattı.

"Sus artık senin zırlamanla uğraşamam. Ben gidiyorum akşama hazır et evi. Yoksa bu ev başına yıkılır. " Babam sofradan kalkınca bende kendimi odama attım. O adam için hazırlık yapmak istemiyorum. Dolabımdan zor günler için sakladığım iki tane altınım vardı. Kenara ata ata senelerdir biriktirdiğim altınları satacaktım. Sonra da buradan gidecektim. Hızla odadan çıkıp sofrayı ve evi toparladım. Çalı süpürgemle evi süpürdüm ve etrafın tozunu aldım. Daha sonra odama geçip üstüme uzun siyah belden oturtmalı elbisemi giydim.

Evden çıktıktan kısa süre sonra merkeze gelmiştim. Burada sadece bir tane kuyumcu vardı ve o da Erkut ağanındı. Ona gitmek istemediğim için merkezi geçince bir kuyumcu daha vardı. Küçük bir yer olduğu için biraz uzaktı. Kapıdan içeri girince beni bir adam karşıladı.

"Buyur bacım. "

"Kolay gelsin abi. Ben altın bozduracaktım da. " Adam hemen masanın diğer ucuna geçti ve elimde ki altınları aldı.

"Bacım bunlar çok para etmez. İkisi 50 lira anca eder. "

"Az değil mi abi? Biraz daha fazla versen. " Adam altınları önüme koydu.

"Son fiyat bacım. " Tam itiraz edecektim ki arkamdan bir ses geldi.

"Rıza bir güzellik yap hanımefendiye buraya kadar gelmiş. " Arkamı döndüğümde esmer, uzun boylu ve hafif kirli sakallı bir adam vardı. Omuzları geniş ve giydiği gömleği zorluyordu.

"Akın bey hoşgeldiniz. Tabi ben hemen ilgileniyorum. " Adam altınları aldı ve içeriye gitti.

"Sağolun." İsminin Akın olduğunu öğrendiğim adam başını salladı. Çok geçmeden elinde parayla geldi kuyumcu.

"80 lira vereyim bacım ben sana. Bir altının gramı diğerinden fazlaymış." Parayı aldım ve adama kolay gelsin dediğim gibi dışarı çıktım. Arkama döndüğümde Akın bana bakıyordu. Benim baktığımı gördüğünde önüne döndü.

Eve geldiğimde paramı sakladım ve babam kızmasın diye çay ve yanına da bir şeyler yaptım. Çok geçmeden kapı çaldı. İstemeye istemeye açtım. Karşımda babam ve o Erkut denen pislik vardı. İçeri yarım ağızla buyur ettim. Utanmaz babamdan büyüktü bir de beni istiyor. Onlar oturma odasına geçerken bende mutfağa çay koymaya geçtim. Çayları koyunca aklıma gelen şeyle keyfim yerine geldi. Erkut'un çayına tükürdüm ve içeri geçtim. Ona tükürüğüm bile fazlaydı. İçeri geçip çayları önlerine koydum.

"Erkut ağam Meyus senin geleceğini öğrenince hazırlığını yaptı. " Babamın yalan sözlerine karşılık kafamı kaldırıp kısa bir an göz göze geldim Erkut'la. Kırlaşmış saçları ve koca göbeğiyle gülerek bana bakıyordu. Midemin bulandığını hissettim o an. Gözlerimi hızla çektim.

"Her şey çok güzel olmuş zaten. Elinin değdiği belli olmuş. " Sesimi bile çıkarmıyordum. Onu öyle bir anda bırakacaktım ki insan içine çıkamayacaktı.

"Meyus birşey desene kızım. " Babamın imalı sesiyle zorlukla yutkundum.

"Beğenmenize sevindim. " Ağlayacaktım neredeyse ama kendimi tuttum. Onun gözünde ağlayıp güçsüz görünmek istemiyordum. Kelimeler boğazıma dizildi. Erkut'un bedenimi süzdüğünü hissediyordum. Rahatsız oldum.

"Yarın düğün alışverişine çıksın Meyus. Tez vakitte karım olsun. "

"Tabi tabi ağam sen nasıl istersen. " Erkut ayağa kalkınca babam da peşinden kalktı.

"Ben gideyim geç oldu. Meyus görüşürüz. " Yüzüne tükürmemek için zor tuttum kendimi. Babam onu geçirirken bende etrafı topladım. Ardından babam dışarı kahveye gitti ve bende odama geçtim. Pencerenin önüne geçtim ve gözlerimi yıldızlara çevirdim. Eğer kaçamazsam bu yıldızlara son bakışımdı..

Eveeet Akın ile ilk karşılaşma oldu. Umarım beğenmişsinizdir.

SAFDERUNWhere stories live. Discover now