''Gwendolin,'' Küçük kız boynuzlarıyla meraklı bir geyik gibi kapının eşiğinden içeriyi izliyordu. Mahzenden çıkmasına rağmen onu son gördüğündeki görüntüsü yerini temiz bir yavru Labradorit'e bırakmıştı. Alessia onunla aynı boya gelmek için eğildi. ''Buraya kiminle geldin, Gwendoline?'' Soruyu sorarken önce kızın yüzüne sonra boş koridora bakmıştı. Bakmıştı bakmasına ama koridor hiç olmadığı kadar boştu. Alessia aynı zamanda her daim kapısında dikilen muhafızların yokluğunu da fark etmişti.

Gwendoline sessiz kaldı.

''Senin için çok eğleneceli bir bir fikrim var, neden gelip bir bakmıyorsun?'' Gwendoline başını salladı. Gözlerindeki parıltı merakının korkusuna ağır geldiğini gösteriyordu. İçeri girmesiyle kapıyı kapattı. Alessia'nın hiç çocuğu ya da küçük bir kardeşi olmamıştı fakat bu garip Labradorit yavrusu için sürekli olarak duyduğu bir şeyler yapma hissi ona hiç sahip olmadığı bu iki kimliği anımsatıyordu.

''Benim için ne planladığını öğrenebilir miyim?'' Küçük kız yatağın ucunda otururken ellerini kucağında birleştirmişti.

''Bak sen, demek bunca zaman konuşabiliyordun!'' Gwendolin gözlerini kaçırdı. Çekmecesini açtı ve kağıtları çıkardı. ''Seninle bir bebek tasarlayalım mı, Gwen?'' Yüzündeki heyecanı görmeyi bekledi. ''Ah, üzgünüm sana Gwen diyebilir miyim?''

Küçük kız başını salladı.

Alessia yere oturup kalemleri saçtığında beklentiyle onu izliyordu. ''Bence öyle bir bebek olsun ki...ikimizden de parçalar taşısın. Böylece çok güçlü olur.'' Bir süre sonra Gwen yanına oturduğunda çoktan kalemini seçmişti. Pembe. Küçük kız önce kendinden bir özellik katacaktı. Tüm bu karmaşanın içinde Alessia onunla oturduğu her dakika rahatladığını hissediyordu. Ta ki kapının vurulmasıyla gelen irkilmeye dek.

Kapıyı yavaşça araladı. Gelen kişiyi görür görmez kendini dışarı atıp kapıyı neredeyse kapanacak kadar çekti. ''Burada ne işiniz var?''

''Çok naifsin.'' Morganna gülümsedi. Parmaklarını eteğindeki kabarıklığın hemen başladığı yerde birbirine kenetlenmişti. Küçük kızın merakından farklı olarak şüpheli bir bakışla içeriyi görmeye çalıştı.

''Üzgünüm, sizi burada görünce şaşırdım. Fakat hala merak ediyorum.'' bakışlarını yakalayarak dikkati yeniden kendinde topladı.

''Benimle yürüyüş yapmanı istiyorum, Alessia.'' Alessia başta yanlış anladığını düşündü.

''Afedersiniz, ne?''

Morganna hangi duyguya ait olduğunu maskeleyen bir gülümsemeyle onu baştan aşağı süzdü. ''Şatoda bir bahçe olduğunu biliyor muydun? Bence ilgini çekecek.'' Bu bir teklif değildi. Asphodel kardeşler kibar tekliflerde bulunmazdı.

Bir anda rollerin değiştiğini, artık anlaşılmaya çalışılan küçük garip kız çocuğunun kendisi olduğunu hissetmişti. Fakat Morganna'nın ona asla şefkatle yaklaşmayacağı gerçeği en az mor adamların açık ten rengine duyduğu kıskançlık kadar doğruydu.

''Peki öyleyse, bir saniye,''

Alessia Morganna'nın yüzüne kapıyı kapatırken gergindi. ''Hey, Gwen...'' küçük omuzlarını tuttu. ''Şimdi gitmem gerekiyor. İstersen ben gelene kadar odamda kalabilirsin. Çok üzgünüm, buna sonra devam edeceğimize söz veriyorum. '' baş parmağıyla arkasında kalan kapıyı işaret etti. ''Senin burada olduğunu bilmesini istemiyorum.''

Gwen başını salladı. Tanrım, ne zaman konuşarak iletişim kuracaklardı?

''Keyfine bak,'' dedi çıkarken. Geldiğinde küçük kızı burada bulup bulamayacağını merak ediyordu. Kapıyı kapattığı gibi arkasını döndü. ''Gidelim.''

FANTOM ETKİSİ doğa dönüyor حيث تعيش القصص. اكتشف الآن