"Öyle diyorsan."

• • • •

"Hey Hyunjinnie! Haftasonu randevuya çıkmaya ne dersin?"

"N-ne?"

"Demek istediğim sevgili olduğumuza göre artık romantik şeyler yapmalıyız, randevuya çıkmak gibi."

Hyunjin ne diyecegini bilemeden sessizce yürüyordu.

"O Hwang Hyunjin mi?"

Onlar yürümeye devam ederken yollarını kesen bir grup onlara dik dik bakıyordu.

Hyunjin onları görür görmez kaşlarını çattı ve sevgilisinin elini tutarak yürümeye devam edeceklerdi ki bir çocuk onun kolundan tutmuştu.

"Hey nereye gidiyorsun? Bir zamanlar çok iyi arkadaslardik hatırladın mı?"

"Ne istiyorsun Jaweon?"

"Hadi ama yıllar sonra birbirimizi görmüşken bu kadar sinirli olmaya ne gerek var? Biraz takılmaya ne dersin?"

"Senin gibi pisliklerle asla."

"Yanında ki kim?"

Hyunjin daha çok sinirlenerek kaşlarını çattı ve Seungmin'i arkasına aldı.

"Dokunma ona."

Jaewon ise sırıtarak onlara bakmayı sürdürdü.

"Hmm, kim o?"

Seungmin bu insanların, Hyunjin'in ortaokulda ki sahte arkadaşları olduğunu anladı.

"Hiç kimse, onu rahatsız etme."

Ama küçük olan sessiz kalma taraftarı değildi, kollarını birleştirerek karşısında ki çocuklara dik dik baktı.

"Ben Hyunjin'in erkek arkadaşıyım."

Çocuklar gülmeye başlarken Jaweon onları susturarak konuşmaya devam etti. "Erkek arkadaş mı? Kahrolası Hwang Hyunjin'in bir erkek arkadaşı mi var?"

"Evet, bir sorun mu var?"

"Onun gibi birisine kim aşık olur ki?"

"Ben aşığım."

Jaweon, Seungmin'e yaklaşarak sırıttı. "Kanıtla o zaman."

"Ne?"

"Onu dudaklarından öp."

Seungmin, bunu duyunca şaşırmıştı ve kaşlarını sinirle çatarak karşısında ki gence baktı. "Tamam."

Hyunjin'e baktı ve yüzlerini yakınlaştırdı. İkisi de gözlerini kapatmıştı.

Küçük olan sevgilisini tam öpecekken gözlerini açtı ve Hyunjin'in yüz ifadesini gördü. O bundan fazlasıyla rahatsız oluyordu bu yüzünden bile belliydi.

Yüzlerinin arasında birkaç cm varken arkasına dönerek o gence baktı.

"Ama seni uyarıyorum, dudaklarımız birbirine değdiğinde bunun devami geliyor ve çok ileri gidiyoruz. Sizin önünüzde sevişmemizin sakıncası var mı?"

"N-ne önceden seviştiniz mi yani?"

Seungmin sırıtarak elleriyle Hyunjin'in köprücük kemiklerini okşadı.

"Ah bundan fazlasını yaptık, şimdi devam etmemizin sakıncası var mı?"

Kaşlarını çatan gençler iğrenerek oradan uzaklaştılar.

"İğrençsiniz!"

Seungmin onlarin gidişini izlerken sırıttı ardindan Hyunjin'den uzaklaştı.

"Aptallar."

"Özür dilerim Seungmin."

"Hm?"

"Üzgünüm gerçekten."

"Şimdi anladın mı?"

"Neyi?"

"Hyunjin, ayrılalım."

"S-seungmin?"

Küçük olan gülümsedi ve arkadaşının saçlarını karıştırdı.

"Hyunjin anlıyorum, zor zamanlar geçiriyorsun ama aşk oynaman gereken bir şey değil."

"Ben-"

"Aşkı zorlamamalısın. Elbette şuan kendini yalnız hissediyor olabilirsin ama sana ait olan kişi ben değilim. Doğru kişi, doğru zamanda gelecek."

O an Hyunjin, Seungmin'e bakarken kalbinde alışılmadık bir sey hissetti. Kalp atışları hızlanmıştı, aynı Noelle'ye ilk aşık olduğu zaman gibi.

"Hadi yurda gidelim."

Seungmin önden ilerlerken, arkasında kalan arkadaşına baktı. Kalbini tutmuş bir şekilde öylece yolun ortasında dikiliyordu.

"Hyunjin? Neyi bekliyorsun? Gelsene."

Hayır olamaz, heteroseksüel birisinin kalbi bir erkek için böyle atmamalı.

Annoy -HyunminWhere stories live. Discover now