0.9

108 20 40
                                    

Yazar

Chan bir aydır kafasında dolanan düşünceleri birilerine anlatma ve fikir alma amacı ile Changbin ve Minho'yu kolundan tuttuğu gibi tapınaktan da kasabadan da uzak bir nehrin yanına getirmişti .

Üç arkadaş yan yana oturmuş sessizce su sesinin doğaya karışmasını dinlemişti . Üç'ünün de anlatacağı çok şey vardı ama sessiz kalmak daha cazip gelmişti o an .

En sonunda kafasında ki sorularla boğulan Chan buna dayanamamış sessiz olmaya yemin etmiş arkadaşlarına bundan sıkıldığını belli etmek için derin bir nefes bırakmıştı .

"Sizin başlayacağınız yok ben anlatayım"

İkili anında ona konsantre olmuş dikkatle dinlemeye başlamıştı .

"Ben, birisinden hoşlanıyorum pardon aşığım . Bundan eminim ama yine de beni durduran birşeyler var"

"Ne gibi ?"

"Konumlarımız, eğer birlikte olursak bize daha doğrusu ona gelecek zarardan korkuyorum"

"Kime aşık oldun Bang Chan ?"

"Sonra söylesem ?"

Minho bakışlarını durgun sudan çekmeyerek konuşmayı devam ettirmişti .

"Sanırım üçümüz de aynı şey için burada toplandık . Dökülelim o zaman beyler . Bende birisini buldum"

"Lee Minho'ya bak sen"

"Sonra dalganı geç Seo"

"Tamam ya"

Chan bu ufak tartışmaya son vermek için hafifçe öldürmüş onun uyarısını anlayan ikili de susup eski ciddiyetle geri dönmüştü .

"Herneyse, dediğim gibi birşey söylemem gerek düşünmekten kafayı yiyeceğim yoksa"

Chan ve Changbin kaşlarını çatarak Minho'ya daha çok odaklanmışlardı . Çünkü o Lee Minho, hiçbirşey umrunda olmayan adam şimdi fazla düşünmekten kafayı yiyeceğini söylüyordu .

"Geçen ormanda devriye gezerken birisi ile karşılaştım . Saçları sarı, yüzünde çilleri var, küçük duakları var, minik elleri var"

"Kardeşim sen bu çocuğu niye bu kadar inceledin ?"

"Bilmiyorum, onu soruyorum size zaten . Neden bu kadar dikkatimi çekti ?"

Chan bir süre düşündü böyle özelliklere sahip birisini tapınakta görmüştü . Daha sonra nereden hatırladığını anladı . Seungmin'in yanında birlikte gülüşürlerken denk gelmişti .

"Lix'den bahsediyorsun"

"Tanıyor musun ?"

"Hayır, tapınakta gördüm . Siz konuştunuz mu ?"

"Elbette ona nereden geldiğini sordum . Hava almak için çıktığını söyledi . Öyle ayak üstü biraz konuştuk fazla dikkatimi çekti . Neden bilmiyorum"

"Neden olacak, aşık olmuşsun sen bu çocuğa"

Arkadaşının aptallığına göz devirdi Minho .

"Hayır aptal . Tamam etkileniyor olabilirim hoşlanıyor da olabilirim ama aşk değil"

"Zamanla olursun"

"Bakarız"

Chan arkadaşının itiraf ettiği duyguları kendi içinde düşündü . Kendi duygularını sırayla sorguladı .

Etkilenmek ? Hayır

Hoşlantı ? Kesinlikle bu kadar basit değildi

Aşk ? Belki ama daha fazlası

Sevgi ? Kesinlikle buydu

Aşk belki kimimize göre birisine duyacağımız en yüksek kademede olan duygu olabilir . Ama bence aşk son kademe olamaz . Çünkü aşk tutku ve etkinin sonucudur . Sevgi ise o kişi korumak, her zaman yanında bulundurmak, ona dokunmak ister .
Aşk zamanla değişir, birisine gerçekten aşık iseniz bu zamanla değişmeye başlar .

Daha sonra aşk yerini saf sevgiye bırakır .

Gerçek aşk, saf sevgiyi tetikleyen güçlü bir duygudur . Aslında aşk ve saf sevgi dediğimiz şeyler birbiri ile bağlıdır . Birinden birisi yoksa diğeri de olmaz .

Bu yüzden Chan kendi duygularından emin oldu . Ona hissettiği duygu etkilenmek, hoşlantı veya aşk değildi . Saf sevgiydi .

"Eee Changbin, sende ne var ne yok ?"

"Bende birşey yok"

"Ne demek yok ?"

"Şuanlık yok işte . Zamanla olursa olur"

"Şifreli konuşma

"Bu gece beni atlayın beyler . Söylerim bir ara"

"Sende birşeyler var ama neyse"

Chan, arkadaşlarından da emin oldu sakladığı sırrını onlara söylemeliydi . Yoksa iş çığrından çıkardı .

"Size birşey daha söylemeliyim"

"Söyle hadi"

"Bakın çok önemli ani tepki vermeyin düşünün önce"

Changbin ve Minho kaşları çatılan ve düşünceli olan arkadaşlarına baktılar . Chan bu kadar ciddi ise bir sorun var demektir .

"Bu tapınak hakkında ki tahminlerimiz doğru"

"Ne diyorsun ?"

İkili de biliyordu, o tahminlerin ne olduğunu çok iyi biliyorlardı .

"O tapınak Magialar ile dolu, hepsi kara büyücü . Bir tane insan yok"

Bu cümle gerilen ortamı daha da germişti . İkili buz tutarken Chan söylediği şey ile rahatlamıştı biraz daha .

"Ne saçmalıyorun Chan ? Ne dediğinin farkın da mısın ?"

"Oldukça farkındayım"

"O zaman niye bize söylemedin, niye gidip hepsini tutuklamadık !?"

"Sakin ol Changbin ! Birşey biliyoruz herhalde"

"Ne biliyorsun ya !? Biz haftalardır orada kalıyoruz . Jeongin şuan o tapınakta tek !"

"Çünkü Sky, Lix ve Jis de onlardan birisi !"

Zaten bildiği birşeyi dışarıya sesli söylemek nedensizce kalbine bir ağrılık yapmıştı Bang Chan'ın .

"Ama, nasıl ?"

"Bize söylediğin, hoşlandığını düşündüğün, konumlarınızdan korktuğun kişi Sky'dı . Öyle değil mi ?"

"Bir yanlışın var Minho, ondan hoşlanmıyorum . Seviyorum onu aşığım ona"

-------

Ehehe
Kısa biliyorum ama geçiş bölümü olarak sayın

Ayrıca dikkatli okuduysanız bir sonra ki bölüm için ufak bir spoi var hehe
İlk başta mantık hatası gibi gelebilir ama diğer bölümü okuyunca anlarsınız

Hata varsa kusura bakmayın

Hadi öptüm 😽




𝘔𝘢𝘨𝘪𝘢 • 𝘊𝘩𝘢𝘯𝘮𝘪𝘯 ✓Where stories live. Discover now