Jones Kardeşler

21 3 0
                                    

     Hem evimiz hem de iş yerimiz olan dairenin kapısının önüne geldiğimde çantamdan anahtarımı çıkardım ve kapıyı açtım.  "Ben geldim."  diye seslendim neşeyle. Ben daha cümlemi bitiremeden Jessica koştu ve bana sıkıca sarıldı, "Hoş geldin."   Beni bıraktığında baştan aşağı süzdü, "Bayağı iyi görünüyorsun. Kilo mu aldın sen ?" " Yok artık."  dedim gözlerimi devirerek, "Çok kabasın."   "O aşağılık sana gerçekten de iyi bakıyor demek ha ?"  "Adam yemekten anlıyor." dedim gülerek, "Bunu kabul et Jessie."   "Bilmez miyim."  dedi yüzünü buruşturarak. İçeri geçip kanepeye yan yana oturduk, "İşler nasıl gidiyor ?" "Sensiz sıkıcı ama viski alacak parayı kazandırıyor."  "Laptopumu alacağım. Bazı vakaları bana da yolla. Canım sıkılıyor."  "Neden olmasın."  "Hem artık bana yardım edecek süper güçlere sahip biri daha var."  "Hayali arkadaşın mı var ? Kilgrave' den bahsetmiyorsun herhalde ?"   dedi zorlama bir kahkaha atarak. "Evden çıkmadığıma göre başka kimle tanışmış olabilirim ?" "Sen hep hayal kurmayı severdin Alina." "Bak, sana geçmişinden bahsettim. Gerçekten de çok kötü şeyler yaşamış. Anne ve babası profesörmüş. Üzerinde deneyler yapmaya başladıklarında on yaşında olduğunu söyledi. Ona yapılan her şeyin kayıtlarını ele geçirmiş. Senden bulmanı istediği sarı flash belleği hatırlıyor musun ?"   Başını salladı, "Unutmak istediğim yüzlerce şeyden sadece biri."  "İşte onun içinde de onun unutmak istedikleri var Jessica. Videoları izledim, ona resmen işkence ediyorlardı. Çığlıklarını duysaydın... Kendi anne babası tarafından bu hale getirilmiş. Güçleri ortaya çıktığındaysa onu bir başına bırakıp kaçmışlar. Henüz on yaşındaymış. Düşünebiliyor musun ? Yardıma ihtiyacı var."   "Evet, psikolojik yardıma."  dedi sertçe ama yüz ifadesinden Kilgrave' e acıdığını anlayacak kadar iyi tanıyordum onu. "Ve ona yardım edecek kişi de sen misin ?" dedi alayla. "Yapacak daha iyi bir işim var mı ? Evin içinde iki yabancı gibi yaşamaktan sıkıldım. Bir zamanlar bizim olan o evde bir yabancı gibi dolaşmak o kadar acıtıyor ki. Hem üç yıl önceki haline göre o kadar farklı ki. Bunu sen de fark etmiş olmalısın ?"  "Rol yapmadığını nereden bileceğiz ? O iyi bir yalancı."  "Bir ay boyunca açık verirdi diye düşünüyorum Jessica. Hem biliyorsun ben yalanın kokusunu bir kilometre uzaktan alırım."  dedim kız kardeşime göz kırparak. "Sırf bu yüzden seninle iş kurmayı kabul ettim ya zaten."   Güldüm, "Hayır, kabul ettin çünkü benimle dedektifçilik oynamaya bayılıyorsun."  Güldü, "Yalanımı yakalayabilecek misin diye merak etmiştim."  "Jessie ? Sana anlatmam gereken bir şey var."  dedim birdenbire ciddileşerek.  "Biliyordum! Seni kontrol etti değil mi ? O yüzden onu böyle savunuyorsun." Oturduğu yerden hızla ayağa kalktı. "Saçmalama. Öyle bir şeyi denemedi bile. Anlatacaklarımın onunla ilgisi yok. En azından başrol o değil diyeyim sana."   Kaşlarını çattı. "Jessie, otur şuraya." "Önce bir bardak viski alacağım. Şu ana kadar anlattıkların yeterince karmaşıktı zaten." Gözlerimi devirdim, "Sana engel olamam nasıl olsa." " Sen de ister misin ?"  Derin bir nefes aldım, "Aslında hiç fena olmaz."   Normalde içkiyi çok fazla ağzıma koymazdım. Özellikle Jessica' nın su niyetine viski içtiği günlere bizzat şahit olduğum zamanlardan beri. Ama şu an benim de en az Jessica kadar beynimi uyuşturmaya ihtiyacım vardı.  "Senin gerçekten de bir şeye canın sıkılmış."   Vakit kaybetmeden masada duran şişeyi aldı ve iki bardak alıp şişedeki sıvıyı içlerine paylaştırdı. Bardağımı bana uzatıp yanıma oturduğunda bardağımdan büyük bir yudum aldım. Viski boğazımı yakınca yüzümü buruşturdum, "Bunu nasıl her gün içebiliyorsun anlamıyorum gerçekten."    Güldü, "Haklı sebeplerim var kardeşim. Hadi anlat ?" "Bayan Turner' ı hatırlıyor musun Jessie ?"  Ellerimi farkında olmadan yumruk yaptığımı fark ettim. Kilgrave' e yardım edebilecek kişi gerçekten ben miydim ?

Bir süre kaşları çatık bir halde kimden bahsettiğimi bulmaya çalıştı.  "Şu yan evde oturan dedikoducu aptal değil mi o ? Sürekli bizi izlerdi çocukken."  "Evet, işte o."  "Ne olmuş ona ?" "Bu sabah bahçede kahvaltı yapıyorduk ve bana seslendi. Sonra da ben daha bir şey diyemeden bizim bahçeye geçti. Doğduğum yere geri dönmem onu pek mutlu etmiş gibi görünüyordu. Eşimle beraber..."   Dayanamayıp bir kahkaha attı. Gülerek gözlerimi devirdim ve devam ettim, "Biz de onu bozmadık tabii. Daha doğrusu ben başka bir yalan uydurmayı planlıyordum ama Kilgrave o sırada yanımıza gelip Bayan Turner' a kendini benim eşim olarak tanıttı."   "Pislik!" "Aslında düşününce yaptığı mantıklı geldi. Başka türlü o kadının dikkatini üzerimizden çekemezdik. Ya evli olduğumuzu ya da sevgili olduğumuzu falan söylememiz gerekecekti."  "Ya da Kilgrave denen pislik, kadının oradan çekip gitmesini ve işinize burnunu sokmamasını rica edebilirdi o aptal güçleriyle."   Durdum, haklıydı. En başından bu kadar zahmete girmemize gerek kalmazdı. Bunu benimle yakınlaşmak için kullanmış olabilir miydi ?  "Neyse ne. Oldu artık. Araya girmeyeceksen devam ediyorum."   Buyur dercesine elini salladı. Ardından ona Kilgrave ' in Bayan Turner' ı benim küçüklüğüm hakkında bir nevi sorguya çekmesini ve sonra Bayan Turner' ın kendini nasıl kaptırıp canımı yaktığını anlattım. O anları hatırladıkça gözlerim doldu ve tekrar ağlamaya başladım. Jessica elimizdeki bardakları adeta bir kenara attı ve bana sıkıca sarıldı. Birbirimizden ayrıldığımızda onun da yüzü gözyaşlarıyla ıslanmıştı. "Hepsi benim suçum, çok özür dilerim Alina. Benim saçma hareketlerim olmasaydı belki de annem, babam ve Philip hala yanımızda olacaktı ve bunların hiçbiri başımıza gelmeyecekti."   Elini tuttum, "Jessie... Senin hiçbir suçun yok. Hem o gün arabada tartışmayı devam ettiren bendim. Bu beni de suçlu yapar. Olması gerekiyordu ve oldu."   Derin bir nefes aldı ve başını salladı, "Yeterince üzülmüşsün zaten. Bir de ben saçmalıyorum. O sırada Kilgrave ne yaptı peki, oturup eğlencenin tadını mı çıkardı ?" "Hayır. Sana anlatacaklarım ona olan fikrini az da olsa değiştirebilir."  "Hiç sanmıyorum."  dedi homurdanarak.  "Kilgrave o kadar sinirlendi ki görmen gerekiyordu. Onu şu ana kadar hiç böyle görmemiştim, en azından benim yanımda. Bayan Turner' a benim yerimde olsaydı kendine ne yapmak istediğini sordu. Kadın da "Kendimi tokatlamak isterdim.", diye cevap verdi." "Ve o da yapmasını sağladı. Eh, bu konuda ona kızamayacağım çünkü orada olsam bizzat kendim yapardım bunu."   "Sözümü kesme de dinle! Yapmasını sağlayacaktı ama ben yapmamasını istedim. Ve... Ve o da beni dinledi. Onun yerine Bayan Turner' a çekip gitmesini ve bir daha karşıma çıkmamasını söyledi."      "Ciddi olamazsın ???"  dedi şaşkınlıkla, "Eminim sen buraya geldikten sonra kadını halletmiştir."  "Sanmıyorum." dedim çabucak ama bundan ben de korkmuyor değildim.  "Ona bu kadar kolay güvenemezsin !"  dedi sertçe. "Yapmaz Jessica. Çünkü eğer yaparsa ona yardım etmeyeceğimi biliyor."  "Aman nasıl da ikna oldum !? Ben kadını bir kontrol ederim."  "Bence ortalarda görünmesen daha iyi. Onu ben hallederim."  "AHHH! Haklı olmandan nefret ediyorum." 

::: DEVAM EDECEK :::

Man in PurpleWhere stories live. Discover now