Film Gecesi

20 3 0
                                    

     On beş dakika kadar sonra ikimiz de geniş mısır kasesini almış ve salondaki kanepeye yerleşmiştik. Yaptığımız sohbetten sonra neredeyse çok az konuşmuştum. Sanki konuşursam düşüncelerimi de okumaya başlayacakmış gibi hissediyordum. O ayaklarını önümüzde duran sehpaya uzatırken ben de elimde duran kaseyi aramıza bırakıp kumandaya uzandım ve filmi açtım. Film başladığında arkama yaslandım ve ağzıma birkaç mısır attım. Tekrar mısır almak için gözlerim hala televizyon ekranındayken elimi kaseye uzattığımda elim patlamış mısır yerine Kilgrave' in elini buldu. Kızardığımı hissederek yan gözle ona baktım, neyse ki ışıklar kapalıydı. "Kusura bakma." dedim gülümseyerek. "Hiç önemli değil."   Ben filmi izlemeye geri döndüğümde onun bakışlarını hala üzerimde hissedebiliyordum. Keşke bana öyle bakmasa...

Ekrana en sevdiğim karakter olan Legolas çıktığında deli gibi sırıtmama engel olamadım. İtiraf etmem gerekiyor ki Legolas zamanında benim çocukluk aşkımdı. Hadi ama her kızın değil miydi? "Komik bir şey mi kaçırdım ?" diye sordu Kilgrave. Bu adam filmi mi izliyordu yoksa beni mi ?   "Yooo."  dedim kıkırdamama engel olamayarak. Ona bakmıyordum bile, tüm dikkatimi filme vermiştim. Bir süre sonra iki elimi çeneme koymuş ekrana bakıyordum. Birdenbire film durdu. "Hey, ne oluyor !?"  "Lavaboya gitmem gerekiyor."  dedi ters ters, "Sakın ben yokken izleme."   Sesi sertti ama gücünü kullanmıyordu. "Tamam ama çabuk ol."

Onu beklerken biraz daha mısır yedim. Geri geldiğinde kumandayı eline aldı ama filmi başlatmadı. "Lütfen sıkıldığını söyleme bana. Daha yeni başladık." "Hayır, sıkılmadım. Sadece neden bu kadar heyecanlandığını anlayamadım."   "Eee, şey... O sahneyi seviyorum da." "Sahneyi mi yoksa şu ekrandaki sarışını mı ?"   Bir kahkaha attım, "Ne olmuş yani ? Kıskandın mı?"  Homurdandı ve filmi açtı. Kilgrave gerçekten beni her dakika daha da şaşırtmayı başarıyordu. Bir süre sonra filmi beğenip beğenmediğini anlamak için onu gözlemlemeye karar verdim. Kollarını göğsünde birleştirmiş ekrana bakıyordu. Yüzünde neredeyse hiçbir duygu ifadesi yoktu. "Nasıl gidiyor ?" diye sordum. "Fena değil."   Bitmiş mısır kasesini aldım ve sehpaya koydum. Açılan yere doğru kaydım ve kolunu dürttüm, "Sıkıldıysan kapatabiliriz." "Sıkılmadım Alina. Lütfen dikkatimi dağıtma ve filmi izle."   "İyi."  dedim kollarımı tıpkı onun gibi göğsümde birleştirerek ve kanepenin en uzak köşesine kaydım. Kendi bilir, sadece arkadaş olmaya çalışıyordum. "Yanımdan uzaklaşmana gerek yoktu." dedi mırıldanarak. Cevap vermek yerine filmi izlemeyi seçtim. Bu kadar kenarda otururken ekranı rahatça göremiyordum ki! Dayanamadım ve tekrar az önce oturduğum yere kaydım. Güldüğünü duydum. "Sen istediğin için gelmedim, oradan göremiyorum." dedim oturduğum yeri işaret ederek. "Hı hı."  Filmin yarım saati kaldığında uykum da gelmeye başlamıştı. Esnememe engel olamadım. Başımı koltuğa yasladım.

İrkilerek gözlerimi araladığımda kendimi nasıl olduysa Kilgrave' in omzuna yatmış uyuklarken buldum. Film neredeyse bitiyordu. Nefes alışverişlerinden Kilgrave' in hala uyanık olduğunu anladım. Neredeyse yarım saattir uyuyor olmalıydım. Kalkmalı mıydım ? Ya rahatsız olduysa ? Yavaşça başımı kaldırdım ve gözlerimi ovuşturdum, "Özür dilerim. Seni rahatsız etmişim." "Rahatsız olduğumu nereden çıkardın ?" dedi gülümseyerek, "İstersen devam edebilirsin. Gerçi film bitti ama."   Gülümsedim, "Hoşuna gitti mi ?" "Film mi yoksa omzumda uyuyakalman mı ?" dedi gülerek. "Film."  dedim koluna şakadan vurarak. Nereden geliyorsa bu cesaret ? Başını koltuğa yasladı ve bana bakarak konuştu, "İkisi de hoşuma gitti."   O kadar sevimli gözüküyordu ki. "Beğenmene sevindim. Filmi yani." diye ekledim hızla. "Belki yarın akşam da ikincisini izleriz." dedim. "Neden olmasın. İstersen bu akşam da izleyebiliriz."     "Neredeyse gece yarısı oldu. Uykun yok mu senin ?"   "Yok. Sen uyumak istersen yarın izleyelim o halde."  Başımı iki yana salladım, "Biraz kestirdim ya iyi geldi. Akşamüstü de uyumuştum. Bence diğerine başlayabiliriz."  "Bunu duyduğuma sevindim."   Ardından kumandayı alıp serinin ikinci filmini açtı. Ani bir kararla başımı tekrar omzuna koydum ve filmi o şekilde izlemeye başladım. Kısa bir süre sonra o da çekinerek kolunu omzuma koydu. Tepki vermediğimi görünce de öylece kaldı. Aynı evin içinde iki yabancı gibi yaşamaktan sıkılmaya başlamıştım. Sonu ne olursa olsun şu an güvendeydim ve daha da önemlisi mutluydum. Uzun süredir tekrar mutlu olacağım anı beklemiştim. Şimdi neden bunu elimin tersiyle itecektim ki ? Ailemi kaybettiğimden beri duygularımı o kadar çok bastırır olmuştum ki bir süre sonra kendimi neredeyse kim olduğumu unutmuş halde bulmuştum. Belki de sadece Kilgrave' in değil benim de değişmemin zamanı gelmişti.

Man in PurpleWhere stories live. Discover now