10| ''It's too late for us now, Jungkook.''

En başından başla
                                    

"Gerçek olmamasını mı isterdin?"

"Bu anın gerçek olması için tüm varlığımı feda edebilirim."

Jungkook, sağ eliyle Taehyung'un ensesini yumuşak bir şekilde kavradığında alınlarını birleştirdi. "Bu anı, sana daha önce gerçekleştirebilmek adına tüm varlığımı feda edebilirim." Taehyung'un gözleri ensesinde hareket eden parmakların etkisiyle kapanırken, hoş sesiyle kıkırdadı.

Jungkook ise, "Ama her şey için çok geç kaldım." diyerek, konuşmayı sürdürdü. Acı çektiğini belli ediyordu. Eskiden duygularını saklamak konusunda usta olsa da, şimdilerde bunu saklamak kendisi için çok zordu. Patlamaya hazır bir bomba gibiydi. Daha fazla dayanamıyordu ve biraz daha sınırları zorlanmaya devam ederse, her şeyi tüm çıplaklığıyla anlatacaktı.

"Eğer her şeyi anlatırsan geç kalmış sayılmayız."

Esmerin sözleri, Jungkook'un içindeki düşüncelere cevap niteliğindeydi. "Söz veriyorum." dediğinde, oldukça kararlıydı. Buraya gelirken hala tereddütler yaşasa bile, bu his yerini sorgulanmayacak kararlara bıraktı. "Söz veriyorum, bu gece her şeyi anlatacağım."

Taehyung sol eli, sevgilisinin ensesini okşayan elini bulduğunda ikili birbirlerinden yavaşça ayrıldılar. O an ikisi içinde, etrafta onlarca insanın olması sorun değildi. Taehyung için bu hiçbir zaman sorun olmamıştı; Jungkook için ise, Taehyung'u kaybetmekten daha büyük bir sorun yoktu ve bu uğurda, defalarca kez, aynı şeyi tekrarlayabilirdi.

"Odamıza çıkalım." dedi, Taehyung yumuşak bir sesle. Sevgilisinin elinden tuttuğu sırada, ikisi de aşk sarhoşuydu; çevrelerindeki tüm herkese kör, bir tek birbirlerine odaklı ve geri kalan her şeye karşı umursamazlardı.

Jeon Somi'nin elleri arasından kayıp giden ve ayak uçuna düşüp, tüm bacağına içerisindeki alkolün dökülmesine sebep olan bardak, şiddetli bir şekilde yeri boylayıp rahatsız edici bir ses eşliğinde kırıldığında, Taehyung ancak kendisine gelebilmiş, bakışlarını kin bağladığı kıza çevirmişti.

Taehyung, zihninde yoğun olarak gelgitler yaşayan birisiydi. Bir anı, bir anını tutmazdı; ağlarken bir anda gülebilir, saf duygularının yerini şeytani içgüdüler alabilirdi. Tekrar, aynı durum söz konusu oldu. Taehyung'un dudaklarında yer edinen tatlı tebessümün yerini, bir tilki kadar kurnaz olduğunu hissettiren bakışlar aldı.

Elaya çalan gözlerini, Somi'nin lensli, mavi gözlerine dikti. Jungkook'un tuttuğu parmaklarını, kendi parmakları arasına aldı ve sıkıca kenetledi. Bunu Somi'ye gözdağı vermek için yaptığı apaçık ortadaydı. Çevresindeki insanlarda ikilinin husumetini bilmese bile, bir sorun olduğunu sezmişti. Somi'nin sinirden seğirmeye başlayan gözlerini gördüğünde Taehyung, belki durabilirdi ama durmadı. İntikam hırsının vermiş olduğu şevkle daha da ileriye gitti.

Sırtını sevgilisinin sert göğsüne yasladı. Az önce birleştirmiş olduğu ellerini ise, karnının üzerine yerleştirdi. Tıpkı bir kedi yavrusu gibi, Jungkook'un kolları arasında kaybolmak istiyordu. Başını yana çevirdi ve sağ yanağını, sevgilisinin göğsüne sürttüğünde tatlı bir şekilde kıkırdadı. Jungkook'un Taehyung'un tatlı hallerine zaafı vardı. Taehyung bunu bildiği için, sevgilisinin zaaflarıyla oynamaktan çekinmemişti.

Jungkook bu görüntüye daha fazla dayanamadı ve başını eğerek, gri saçlara dudaklarını bastırdı. "Beni sevimliliğinle çıldırmak mı istiyorsun?" diye sorduğunda, Somi işittiği sesle birlikte aklını kaybedecek noktaya gelmişti.

Taehyung sevgilisine cilveli bir kıkırtı sunduğunda Somi'nin gözlerinin içine baka baka, "Benim için, her anlamda çıldırmanı istiyorum." diye, fısıldadı. Ardından Jungkook'un dudaklarına uzandı fakat gözleri hala Somi'nin üzerindeydi. "En çok da, yatağımızda..."

Love Me Harder | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin