7| ''I feel uneasy when you're not with me.''

1.6K 140 249
                                    


7| "I feel uneasy when you're not with me."

Gözlerimi açar açmaz, dudaklarımda belirli belirsiz bir tebessüm oluşmuştu. Geceden kalma olmama rağmen ilk defa yorgun hissetmiyordum. Tersine bedenim gevşemiş gibiydi, oldukça rahatlamış bir şekilde yatakta oturur pozisyona geçmiş, sırtımı yatak başlığına yaslamıştım. Komodinin üstünde duran telefonumdan saatime baktığımda, sekize geldiğini görmemle birlikte dudaklarımı büzerek ayağa kalkmıştım.

Her ne kadar tembellik yapmak istesem bile, bir an önce duşumu almalı ve hazırlanıp şirkete gitmeliydim. Nayeon ile çıkacak olan şarkımız için geri sayım başlamıştı. Artık erteleyecek vaktim yoktu, geri dönüş sahnesi için pratik yapmalıydım. Adımlarımı banyoya yönlendirdiğim sırada duraksamış, bakışlarımı geniş otel odasında gezdirmiştim.

Jungkook yattığımız odada yoktu. Bu duruma pek de şaşırmamıştım. Benim aksime o daha erken kalkardı. Fakat banyoda ve yan odadaki salon bölümünde de yoktu. Bir an duraksamış ve dudaklarımı büzmüştüm. Etrafa masum masum bakarken, Jungkook'un gitmiş olduğu ihtimali gözlerimin dolmasına sebep olmuştu. Dik omuzlarım çöktüğünde, minik adımlarla etrafı dolaşsam da onu görememiştim.

Çoktan gitmiş olmalıydı. Bana göre daha erken saatte kalktığını, programının daha yoğun olduğunu ve işlerini aksatmak gibi bir lüksü olmadığını biliyordum. Üzülmemin sebebi gitmiş olması değildi zaten. Hiç olmazsa gitmeden önce ben gidiyorum diyebilirdi. Haber vermeden gitmesi, bana eski Jungkook'u hatırlatmıştı. Eğer dün akşam vakit geçirdiğim o anlayışlı adam olsa, biliyordum ki bana haber vermeden asla gitmezdi. Fakat her şey değişmişti şimdiden. O akşam bir mucizeydi ve mucizem yalnızca bir akşamla sınırlı kalmıştı.

Daha fazla yalnız olduğum otel odasında kalmak istememiş, banyoya adımlamıştım. Tüm neşem aniden uçup giderken, sabah yataktan büyük bir enerjiyle kalkan ben; bu defa zorlukla banyoya girmiş, miskin bir tavırla duşumu almayı başarabilmiştim.

***

Banyodan çıktığımda, bir taraftan gri saçlarımı kurutmakla meşguldüm. Aynadan kıvırcık bir hale gelmesini istediğim saçlarıma odaklanmışken, yatağın toplandığını ve yeni giysilerimin ansızın yatağımın üstüne bırakıldığını bile fark edememiştim.

Makyaj masasından kalkıp arkamı döndüğümde, aniden gördüğüm görüntüyle birlikte dudaklarımdan bir çığlık firar etmişti.

"Jungkook?"

"Günaydın, güzelim."

Bakışlarım, camın kenarında oturan Jungkook'u bulduğunda şaşkınca ona bakıyordum. Yatak odası kısmında bulunan tüm perdeleri açmış, balkon manzarasını gözler önüne sunmuştu. O an manzaraya bakmak yerine gözlerim, balkonda kurulan kahvaltı masasına kaymış ve bir kez daha şaşırmadan edememiştim.

"S-sen... Gitmemiş miydin?"

"Oh, hayır." Demişti gülümseyerek. Dudaklarında hala dün geceden kalan samimi bir tebessüm vardı.

Kollarını göğsünde birleştirmiş, bakışlarım kaslı kollarına kaydığında yutkunmuştum. Giydiği lacivert kareli gömleği ve siyah dar kotuyla çok güzel gözüküyordu. Aynı zamanda bugün kahküllerini alnına doğru yatırmıştı. Uzun zamandır görmediğim bu görüntüyle birlikte gülümsemiştim. Bu hallerini gerçekten çok özlemiştim.

"Öyleyse neredeydin?"

"Çok erken kalktım bu sabah. Sanırım beş civarıydı. Bende boş durmak yerine, sana ve kendime giysi almak için otelden çıktım. Senin evine uğradım," dediğinde ensesini kaşımış, bakışlarını yere indirmişti. "Umarım kızmazsın. Çünkü burası senin evine daha yakın. Kendi evime gitseydim muhtemelen geri dönene kadar saat çok geç olurdu."

Love Me Harder | TaekookWhere stories live. Discover now