"Bende resmiyet seven tiplerden değilim, istediğiniz gibi seslenebilirsiniz bana."

"Tamam o zaman çakma şıwan." Dedim gülümserken, onun da dudaklarından bir kahkaha döküldü ve bende gülmeye devam ettim. İçeri giren hemşire yanıma gelerek ilacı şırıngaya aktardı. İğneden öyle ölesiye korktuğum yoktu ama bende azıcık korkardım işte. Gözlerimi yumdum, bu yumuş hayattan kaçmak için olan bir yumuştu belki. Belki de daha fazlasıydı. İğnenin koluma girişini hissettim, ilk başta kısa bir acı hissetsem de daha sonra bir şey hissetmedim. "Bu son iğne takviyesiydi sonrasında on saatiniz kalıyor on saat boyunca ilaç takviyesi görecek ve yarın sabah on gibi hastaneden çıkış yapabilirsiniz."

"Tamam, teşekkür ederim." Dara odadan çıkıp gitti sonrasında gözüm telefonumu aradı ama yoktu sonrasında hemşire tekrar konuştu.
"Telefonunuz komodinin içerisinde, dilerseniz ben vereyim."

"Lütfen, iyi olur." Hemşire telefonumu verip, geçmiş olsun dileklerini ilettiler sonra odadan çıkıp gitti. Telefonumu açıp ablamı aradım. "Alo! Dılba! Ablam!"
"Abla, Abla nasılsın?" Ablamın ağlamaklı sesini duyunca gözlerim doldu. "Kötüyüm Dılba, sen öyle olunca bin beter oldum delala mın."
"Ben iyiyim abla, çok iyiyim."

"Dılba, şimdi sana bir şey diyeceğim ama sakın tek bir gözyaşı dökme, canın yanacak çok yanacak ama sakın kuzum."

"As-Aslan Abime mi bir şey oldu? Ne oldu Dılda açıklasana!"

"Biz sen geldikten sonra İran'a, Siyabent'in nişanına gideceğiz. Annemler hazırlığa başladı, yarın saat öğlen bir de uçakla yola çıkacağız. Güzelim, bak sakın ablam, sakın tek bir -" Ablam daha sözünü tamamlamadan hemen sözünü kestim ve telefonu kapattım. Benimle evlenmek isteyen, beni çok seven o adam şimdi başkası ile evleniyordu, şimdi başkasının elini tutuyor, ona sevgi sözcükleri kuruyordu. Bu yüzden sevmiyordum hayatı, her döneklik yapıp sonra acıyı insana bırakırdı. Dolan gözlerime çoktan yanmaya, çenem titremeye başlamıştı bile. Dolan gözlerimi serbest bırakıp içim dışıma çıkana kadar ağlamaya başlamıştım. Dara içeri girdi ve bakışları beni buldu. "Dılba, çi bû ? Ez tirsîyam.(Dılba ne oldu? Ben korktum.)" Diyemedim,
Sevdiğim, gecelerimin devrimi, gündüzlerimin gülüşlemeleri bana hainlik yaptı diyemedim...
"O adam, sen o adama aşıksın sanırım."
Gözlerimi anında ona çevirdim.
"Sen nereden biliyorsun bunu?"

"Bakışlarını gördüm. Ona karşı olan o bakışların ele verdi seni. O neyin oluyor senin?"

"Pismamê mıne.(Amcamın oğlu. )"

"Pismam ha?(Amca oğlu ha?)" Dedi soru sorar bir şekilde.

"Senin sesin güzel, şarkı söyleyelim mi?

"Ağlarken mi?" Konuşurken bile ağlıyordum. Gözyaşları arasında gülümsedim.

"Evet, ağlarken."

"Şarkını seç." Şarkıya başladım.

Roj çu ava,
(Güneş battı)

Dîsa bu tarî,
(Yine karanlık çöktü)

Derdu, kul dîsa li min dibari,(Dert,keder yine üzerime yağdı)

Birînam kurê u pir xedari,
(Yaram derindir,ağırdır)

Histir şîrîn li çawa min hur hur dibari.
(Gözyaşı gözümden tatlı, küçük küçük yağıyor)

Ardımdan devam etti.

Li min pirs ne kê,
(Bana sorma)

Derd û kuli min,
(derdimi,kederimi)

BA (RÜZGAR)Where stories live. Discover now