20| ''There are things Jungkook is hiding from you, Taehyung.''

Start from the beginning
                                    

Jungkook uysal bir şekilde başını salladı ve hiçbir koşulda, Taehyung'un baskınlığıyla mücadele edemeyeceğini bildiği için "Peki hayatım." dedi. 

"Söyleyeceklerin sadece bu kadar mı?"

"Sen haklısın. Sadece ama sadece... Sen haklısın hayatım. Ben bir dağ ayısıyım ve hiçbir şeyden anlamıyorum. "

Taehyung gözlerini kıstı. Dikkatle Jungkook'u süzüyordu, "O kadına neden numaranı verdin?" diye sordu. Aklı oldukça karışıktı. Çünkü kadın ve Jungkook'un ilk defa tanıştığına emindi. Fakat kadının tavırları o kadar laubali ve yüzsüz olarak değerlendirebileceği biçimde yakındı ki, Taehyung onların geçmişte tanıştığına dair düşünceler beslemeye de başlamış ve ikileme düşmüştü.

"Çünkü istedi."

"Bu iki oldu," derken Taehyung, yüzünü görmediği fakat Seokjin'in sekreteri olan kadını da ima etmeyi ve araya katmayı unutmadı. "Neden sürekli etrafında kadınlar var? Ve neden sürekli senden telefon numaranı istiyorlar?"

Jungkook verecek bir cevabı olmadığı için "Çünkü..." ile başlayan cevabını bir kez daha "Çünkü istiyorlar." Diyerek sürdürdü. Dudaklarını büzdü ve af dilemek ister gibi eşine baktı. "Gerçekten ben de anlayamıyorum..."

Genelde Jungkook, mesele kendisine yaklaşmaya çalışan kadın veya erkekler olduğunda, olaylardan hiçbir şey anlamıyor, saf saf bakıyor ve ona yaklaşmaya çalışan insanlara karşı komik bir tavır benimsiyordu... Çünkü zihni boş kaldığı anlarda yalnızca kocasını ve çocuklarını düşünmeye odaklıydı. 

Dolasıyla Soojin yanına yaklaştığı sırada bile Jungkook, Taehyung'u düşünüyor ve ne kadar güzel ve dikkat çekici olduğunu sorguluyordu. Soojin'de o anda yanına yaklaşmıştı ve Jungkook dakikalarca onun amacını anlamamıştı. Üstelik hâlâ da anlamış sayılmazdı...

"Jungkook anlamadığının farkındayım ve buna alıştım artık... Ama yine de biraz olsun düşünceli olmalısın, neden sanki evli değilmişsin gibi rastgele numaranı dağıtıyorsun? Bunun benim açımdan ne kadar rahatsız edici bir şey olduğunu anlayamıyor musun? Oradan bakınca kocamı paylaşmak isteyen bir adama mı benziyorum?"

Jungkook, Taehyung'un az önce üzerine atladığını hatırladığında, "Hayır, hayır, hayır. Kesinlikle... Buradan bakınca sadece avını paylaşmak istemeyen yırtıcılara benziyorsun."

"Öyleyse beni delirtmeye bir son vermelisin, hayatım. Yoksa bu yırtıcı ilk olarak senin suratını yırtacak."

Taehyung, uzun tırnaklarını eşinin suratında gezdirdi. Jungkook'un yüzündeki yaralar henüz iyileşmemişti. Bu yüzden, Taehyung tırnağını hafifçe tenine batırdığında canı yanıyor fakat eşinin canını yakması hoşuna gittiği için pis pis sırıtıyordu. Hiçbir utanması olmadan "Devam et." Dedi. "Bana zarar vermen beni azdırıyor."

Taehyung kıkırdadı ve eşinin dudaklarını öptü. Geri çekildiğinde eşinin yanaklarını okşuyor ve diktiği gözleriyle dikkatle, Jungkook'un karanlık gözlerinin içine bakıyordu. Hiçbir çekincesi olmadan "Kirli fantezilerin var öyle değil mi?" diye sordu.

Bu soruyu sorarken ciddiydi çünkü Jungkook'un yatakta bambaşka bir adam olduğunu henüz evlenmeden önce anlamıştı. Jungkook'un kendisinden sakladığı başka bir yüzü vardı; ve Jungkook güzel rol yapıyordu. Bu yüzünü Taehyung'a sıklıkla göstermiyordu.

Zaten genel olarak Taehyung, Jungkook'un gerçekliğe dönük karakterini görebildiğini düşünmüyordu. Jungkook, eşine görmesini istediği kadarını gösteriyor ve Taehyung'un görmesinden korktuğu ve sonuçlarının kötü olacağını bildiği karakterini göstermekten de kaçınıyordu.

Paradise | TaekookWhere stories live. Discover now