Memo'yla Ramo arkamdan koşup bana seslendiğini duydum. Ağlayarak onlara döndüm direkt. Dizlerimde derman kalmayınca daha fazla ayakta duramadım. Yere yığılıp ellerimle yüzüme art arda tokatlar atmaya başladım

Memo yanıma yetiştiği gibi yere çöktü ve kollarımı tutup beni kucakladı.

Endişeyle "Ne oldu oğlum, bu ne halin?" dedi

"Vuruldu"

"Kim, vuruldu" sesimi çıkaramadım. Kim olduğunu da söyleyemedim, Zafer vuruldu diyemiyordum.
Ramo'da bir arkaya bakıyor, bir bize bakıp "Hadi uzaklaşalım buradan. Polisler gelmek üzere"

İkisi kollarıma girip buldukları ilk parka götürdüler.

****

<<<Hastanade iken>>>

Aradan birkaç saat geçti. Gözümü zar zor açtığımda elimi başıma attım. Çok halsiz hissediyordum kendimi. Alnım çatlayacak gibiydi. Başımı çevirip odaya baktığımda hastanede olduğumu gördüm. Aklıma Zafer'in vurulduğu an gelince Zafer'e birşey oldu korkusuyla yataktan tam kalkıyordum ki bacaklarım ilacın etkisiyle beni daha fazla taşıyamadılar.

Tekrar yerime düşmemle kapının açılması bir oldu. Ramo ve Mesut hızla yanıma gelip beni tekrar yerine yatırdılar yatağa.

Bir Ramazan'a bir Mesut'a bakıp telaşla "Zafer! Zafer nasıl oldu?" dediğimde ikisi birbirine bakıp ses çıkarmadılar. Bu sessizlikleri devam ettikçe kalbim korkudan yerinden çıkacaktı. En son öfkeyle onlara bağırdım.

"Konuşsanıza lan. Yoksa siktir olup ben gideceğim hastahaneye"

Mesut elini omzuma koyup "Sakin ol yoldaş. Doktorlar ameliyat edecek diye biliyorum" dediğinde, çenem titredi.

Korkudan yutkunup titrek çıkan sesimle "Ö-ölmedi dimi?" diye sorduğumda Mesut dudak bükerek bilmiyorum der gibi omuz kaldırdı.

Yatağa uzandım. Ellerimi delirmiş gibi yatak başlığına vurduğumda Ramo beni tutmaya çalıştı. Bir yandan deli gibi sessizce ağlıyor, diğer yandan debeleniyordum.

Ne Mesut ne de Ramo konuştu. Ardından bu şekil kendime zarar vererek Zafer'den bir haber alamayacağımı düşünüp uzandığım yatakta sakince beklemeye karar verdim. Biraz da olsa kendime geldiğimde Memo'nun benim için evden getirdiği kıyafetleri giydim. Sonra da hastanede çıktık.  Zafer'in kaldığı hastaneye yakın yerde durduk.

Mesut, ülkü ocaklarından olan arkadaşından Zafer'in durumunu öğrendi. Durumu kritikti. İki kurşun da aynı yere yakın geldiği için böbregine zarar vermişti. Bu yüzden babasının çok iyi olan doktor arkadaşları ameliyata girmişti.

İçeri giremiyorduk. Babası, babasının sağcı milletvekili arkadaşları, ülkü ocaklarının ilçe başkanlarınının hepsi hastahaneye gelmişlerdi.

Ve hepsi Solderneğ'e her an saldıracak kadar öfke doluydu.

Mesut'un dediğine göre Deniz Gezmiş'te dahil bir sürü sağ ve sol gruptan kişiler tutuklanmıştı.

Deniz'in de dosyası baya kabarıktı. Bu olay da onun tutuklanması için bir sebep olmuştu. Bu sefer durumu kritikti. Kesin hapis cezası alacaktı.

Devrim başkan, bu olaylar durulana kadar derneğe üye olanların bir süre derneğin çevresinde dahi dolaşmamasını emretmişti. Birde, Solderneğe üye olup yakalananlar için avukatıyla beraber direk mahkemeye dilekçeye vermeye gitmişti.

Devrim başkan olmadan, dernekte kimse hareket edemezdi zaten. İlçe başkanları vardı lakin onlarda şuan için geri adım atmaları gerekiyordu. Zafer'i vuranın Soldernekten olmadığını biliyorduk. Ama sağcılar, solcuların yaptığını kabul ediyordu.

Memo'nun dediğime göre Zafer benim kolumdan tutup götürürken arkamızdan gelen o şerefsizi görmüş. Tarif ettiğine göre dernekte böyle birini kimse tanımıyordu.

"Burada boşuna bekliyoruz!!"

Mesut'un sesiyle kafamı kaldırmadım. Çünkü tam üç çift göz bana sorgularcasına bakıyordu. Ama şuan daha kötü olmayayım diye tek kelime etmiyorlardı. Biliyordum eve gidip biraz kendime gelirsem, herşeyi öğrenmek için beni sıkıştıracaklardı. Özellikle Memo.

Başımı önümden almada yavaşça sallayıp "Bu siktiğim şerefsizi nasıl biriydi Memo?"

Sorduğum soruyla başımı önümden alıp Memo'ya yalvararak baktım. Memo, bıkkın bir şekilde "Abicim daha kaç kere diyeceğim! Ramo da gördü. Onun dernekten olmadığına adım gibi eminim" dediğinde içim biraz da olsa rahatlamıştı,

En azından bizden olmadığı anlaşılırsa belki Zafer'i görmek için bana izin verirlerdi. Evet ona birşey olmayacaktı. Bundan emindim. Başımı pencereye çevirip dışarıya bakarak nefes alma ihtiyacıbhissettim.

Tabi bu olayın burada bitmeyeceğini adım gibi de biliyordum. Üniversiteye gidince sağcılarla çok defa karşı karşıya kalacaktık anlaşılan. Birileri bu iki ideolojiyi ısrarla karşı karşıya getirme gayesindeydi.

Mesut daha fazla beklemeden arabayı çalıştırıp eve doğru sürdü. Kendimi paralamanın ne bana nede Zafer'e bir faydası yoktu.

Eve gittiğimizde banyomu yapıp kafamı dinlendirmem lazımdı.

En önemlisi yanımdaki bu üçlü Zafer için niye bu kadar endişelendiğimi merak ediyordu. Onlara ise ne diyeceğimi inanın hiç bilmiyordum...

***

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Where stories live. Discover now