1.bölüm KAĞIT EV

33 0 0
                                    

17 YIL ÖNCE

"Baba" diye mızmızlandı küçük babasını uyandırmaya çalışırken. "baba uyan!" bu sefer diğerinin aksine daha yüksek sesle söyledi uyanmayınca yorgundur diye geçiştirdi küçük, geldiği gibi çıktı odadan uzun ve görkemli koridordan uykulu bir şekilde yürürken bir heykele çarptı. Evleri o kadar büyüktü ki çoğu yerde farklı farklı biblolar ve heykeller vardı o yüzden çarptığı şeyi az çok tahmin edebiliyordu sorgulamadı, aklındaki şey sadece sıcak yatağına gidip uyumaktı. Fakat nerden bilebilirdi ki o çarptığı şeyin bir heykel değil de babasının katili olduğunu.

Ertesi gün evin kahyası saat 11:38'de Rüzgar beyin hala uyanmadığını fark etti, normal şartlarda saat altıda ayakta olan adamın beş buçuk saat daha fazla uyuması mucizeydi. İşleri o kadar yoğundu ki genelde kızı uyanmadan saatler öncesinde uyanır işerinin çoğunu bitirirdi sırf kızıyla biraz daha fazla ilgilenebilmek için, kızı yıllar önce onu terk eden karısına benziyordu o kadar çok benziyordu ki kızına baktıkça karısını hatırlıyordu. Rüzgar bey oldukça yakışıklıydı mavi gözleriyle adeta bütün kızları etkiliyordu. Çoğu kızın hayallerini süsleyen bir adamdı, oysa karısının bir dediğinin iki etmezdi. Ne isterse yapardı sadece onu istiyorum demesi veya bir konuşmada istediği şeyi söylemesi bile yeterdi Rüzgar bey için. Rüzgar beyin karısına olan aşkı inanılmazdı fakat karısı onun kıymetini bilememişti.

Evin kahyası usulca Rüzgar beyin odasına doğru adımlamaya başlamışken koşarak gelen küçüğü fark etti "Peri hanım yavaşlayın düşeceksiniz" evet beş yaşındaki çocuğa fazlasıyla resmi konuşuyordu bu durum onu çokça rahatsız etse de Rüzgar bey öyle emretmişti ve onun himayesi altında olduğu için ses çıkartamazdı da. Küçük kahyanın arkasından bağırdı "babamın yanına gidiyorsan eğer söyle ona bir daha geç saatlere kadar uyumasın" dedi ardından "gece kabus gördüm ve onu uyandırmak için dürtmeme rağmen uyanmadı" diye ekledi küçük. Kahya başını onaylar şeklinde aşağı yukarı hareket ettirdi Rüzgar beyin odasına girerken. "Beyim" diye seslendi kahya içeride çok ağır bir koku vardı ama umursamadı "beyim saat on bir buçuk" dedi ve sustu bir süre uyanmasını bekledi ama tık yoktu ardından küçük hızlıca odaya dalıp babasının kucağına yattı. Genelde babası şekerleme yaparken onu uyandırmak için yapardı küçük ve bu hareketi babasının çokça hoşuna giderdi "Uğur abi babam çok üşümüş" dedi küçük bu cümlesiyle kahya hızlı ve telaşlı adımlarla patronunun yanına gitti...

GÜNÜMÜZ

Sevgilimden ayrılmış deliler gibi ağlıyordum babamın odasında. Ağlarken her zaman babamın yanına gider ona içimi dökerim bu küçüklüğümde de bu şekildeydi babam benim her zaman güvenli bölgemdi. Ben içli içli ağlarken Uğur abi odaya girmiş bana sesleniyordu "hanımım" dedi şaşkınca bana bakarak. "İyi misiniz" dedi ve ardından "sizi bu denli üzen şey nedir hanımım" diye ekledi. "Boş ver sen niye gelmiştin Uğur abi" ona sevgilimden ayrıldığımı söyleyemezdim bana hiç mi hiç güvenmezdi Uğur abi. Babam ölünce bana Uğur abi babalık yapmaya başlamıştı başlarda sorun etmesem de son zamanlarda iyice her şeyime karışır olmuştu. "Ehliyet sınavınıza bir saat kaldı demek için geldim hanımım" doğru ya o bu gündü "teşekkür ederim Uğur abi giyinip çıkarım şimdi" dedim telaşla kalkarak banyoya ilerlerken.

Genç kadın aynaya bakarken düşündü aslında güzel kızdı niye aldatmıştı ki onu. İpek gibi olan sarı saçları annesinden aldığı kahve gözleriyle adeta ışıldıyordu genç kadın çoğunlukla annesine benzese de babasından aldığı azmi başarısı ve zekası ile daha da mükemmel kılıyordu genç kadını. Makyajımı bitirip hızlıca kapıya adımlarken "Uğur abi çıkıyorum" diye bağırdım ve evden çıktım...

Ehliyet sınavından çıkmış arkadaşlarıyla buluşacağı kafeye yürüyordu genç kadın. Fakat arkasında onu takip eden kişiden bi' haberdi. Onunla birlikte adımlayan kişi zaman kolluyordu, ne yazık ki istediği olmamış ve genç kadın birden İstanbul'un en sakin fakat bi' o kadar da kalabalık olan kafeye doğru adımladı.

"Sınav ne kadarda zordu hoca hiç acımamış" dedi Pelin ardından "Selin hoca mı? " diye ekledi Mira, Pelin onaylar bir şekilde kafasını hareket ettirirken. Bu sefer de Nisan konuştu "hukuk okuyorsun kızım bu işleri kolay mı sandın sen?" Nisan doktorası olan bir hakimdi ve işinde oldukça iyiydi de grubun en büyüğü ve annesi de oydu zaten. "Nisan haklı Pelin hukuk gibi bir bölümde okuyorsun sonuçta" diye söze daldı Bulut kendisi doktordu ve aynı zamanda Nisanın nişanlısıydı. Atlas birden kafenin kapısından bize doğru yürümeye başladı tam o esnada garson yanımıza gelip bana doğru eğilerek bir kağıt verdi, garson giderken Atlas "ooo peri hanıma bak sen bakıyorum da garsonu da kendine aşık etmiş hanımefendi" diye söze girdi Pelin. "biz bir tanesini zor buluyoruz bu kıza gökten yağıyor resmen" diyerek beni gösterdi ardından ekledi Bulut "eee güzel kız sonuçta normal" deyince beşi de gülerek onayladı ben kağıdı açarken.

Genç kadın için dünya bir anlığına durmuştu elindeki kağıda bakarken. kağıtta yazanları okurken ağlamamak için zor duruyordu arkadaşlarına hızlıca eve gideceğini söyleyerek kalktı, diğerlerinin bir şeyler bile söylemelerine fırsat vermeden hızlıca dışarı attı kendini genç kadın. Okudu satırlar kan dondurucu ve babasının ölümü ile ilgiliydi ama kağıt onu öldürecek veya zarar verecek bir şeyler yazmıyordu çok sevdiği hatta bazen annesi gibi gördüğü ama sadece evin hizmetlisi olan Serçe hanımı nasıl öldüreceği ile ilgiliydi, hızlıca eve adımladı Peri ona zarar gelirse ne yapardı zaten annesi o doğduğunda terk etmişti onu, babası o daha beş yaşındayken ölmüştü birde her zaman yanında olan o kadın Serçe teyzesini de kaybedemezdi genç kadın.

Hızlıca motoruna binmiş ve eve sürmüştü aklındaki kötü düşünceleri es geçmeye çalışıyordu ama nafileydi. Genç kadın dakikalar sonra evine varmış ve hızlıca eve adımlamış kapıya geldiğinde anahtarı deliğine sokmaya çalıştı olmadı yanlış anahtar olduğunu düşündü fakat doğru anahtardı, üç farklı anahtar denedikten sonra anladı genç kadın kapının kilidinin değiştiğini. Hemen arka bahçenin cam kapısına koşarken durakladı cam kan içindeydi. Hemen eline bir taş alıp sertçe vurdu genç kadın kapıyı açmakla zaman kaybedemezdi. Güvenlik için sadece içten açılır kapı yaptırmıştı ve şuanda kendine deliler gibi kızıyordu içten içe. Son kez sertçe vurdu ve cam tuzla buz oldu hızlıca içeri girdi genç kadın yerler cam kadar kanlıydı o esnada anladı çok geç kalmıştı, ağlaya ağlaya bu kadarı çok fazlaydı onun için önce sevgilisini sonra ise Serçe hanımı kaybetmişti, biri güle oynaya hayatını yaşarken diğeri ise hayata gözlerini yummuştu...

Hızlıca kan izlerini takip ettim babamın odasına doğru gidiyordu bu izleri takip ederken de Uğur abiye sesleniyordum ama hiç kimse evde yoktu, babamın odasına girdiğimde ise gördüğüm şey ile gözlerim irice açıldı Serçe hanımın cesedini görmemle başım dönmeye başlamış. Yavaşça yere yığılmış ve bilincimi kaybetmiştim.

Uyandığımda hastane odasındaydım ve yanımda sadece kağıttan bir ev vardı.

KAĞIT EVWhere stories live. Discover now