Çıkmaz Yol

Mulai dari awal
                                    

Sonra bana dönerek iki ağızdan "NEEEE??" diye yüksek sesle aynı kelime döküldü.

İstifimi bozmadan elimle omuz silkeleyip

"Valla ben söyleyeceğimi söyledim. Bu kızı daha görmeden gözüm tutmadı" dedim ve Memo'ya parmak uzatarak "Derhal ayrılacaksın oğlum" dedim sıkılı dişlerim arasında

Ayşe açık olan ağzını kapatıp dudaklarını birbirine değdirdi "Abi şaka mı yapıyorsun? O kadar hazırlık yaptık Memo için!" diye söze giren Ayşe'ye, dudak büküp banane! bana mı sordunuz der gibi başımı silkeledim

"Ben bilmem valla. Kardeşimi öyle ne üdüğü belirsiz üniversite kızlarına emanet edemem"  Bu cümlem tekrar gariplerine gitmiş olacak ki, tekrar birbirlerine bakarak

"NEEEE?" diye tekrar yüksek sesle konuştular. Onlar hala ağzı açık bana bakarken, kapının zili çaldı. Memo bir solukta yanıma gelerek diz çöktü ve ağlamaklı ses tonuyla "Oğlum niye böyle yapıyorsun yav!!" 

Sonra dönüp Ayşe'ye baktı, Ayşe'de aynı şekil yanıma gelip diz çöktü. Memo gibi sessiz ve ağlamaklı "Abi lütfen ya!! Önce bir kızı görelim. Ona göre karar veririz" dediğinde, çenemle kapıyı gösterdim.

Gayet makul bir sesle "İyi iyi, git aç kapıyı. Bakalım kimmiş, neymiş!! İn mi cin mi? Belki cadıdır" Memo öfleyerek, hızla ayağa kalktı. Kararımı değiştirmemden korkarak koşar adım uzaklaştı.

Kapıyı açtığında karşılarında Mesut, Ramo ve Mesut'un küçük kardeşi içeri girdi.

Gülmemek için dudağımın içini kemirdim. Memo bana dönüp tekrar ağlamaklı yüz ifadesiyle baktı. Yeter bu kadar ciddiyet deyip kahkahayı bastım.

Ayşe ve Memo ayıplarcasına yüzüme bakarak cık cıklayıp önüne döndüler. Bir yandan da ses ederlerse bir tatsızlık çıkarırım diye korkuyorlardı. Bu daha da komiğime gitmişti

Mesut'tan gelen "Hayırdır yoldaş neşen, keyfin bol olsun. Söyle de biz de nasiplenelim" sözlerine karşı yürüyüp omzundan tuttuğum gibi kucaklaştım. Ardından Ramo'ya sarılacaktım ki Memo ona olanları anlatıyordu. Dedikoducu herifler. İkisi birbirinden beterdi. Bende laflarını yarıda bırakmak için Ramo'yu kendime çekip sıkıca sarıldım.

Biz salonda otururken, on dakikanın ardından kapı çaldı. Memo ben hariç Herkese ağzı kulaklarında baktı.  Sonra da kapıyı açmaya gitti. Kapıda, kızla az biraz sohbet ettikten sonra beraber içeri girdiler. Gerçekten çok narin ve hanım hanımcık bir kızdı. Şaşırdım. Memo ve hanımhanımcık kız. Neyse. O da bizim gibi Mersin'de büyümüştü. Memo önceden söylediğinde şaşırmıştım açıkçası. İsmi Eda'ydı.

Tanışma faslından sonra, Ayşe mutfağa gidip eksik olan malzemeleri getirmeye gidecekti ki, Eda'da ayağa kalkarak "Dur bende sana yardım edeyim" dedi güler bir edayla. Beraber mutfağa gitti.

Açıkçası sevinmiştim. Hem Memo'nun böyle bir kızla birlikte olmasına, hemde, Ayşe'nin de artık dertleşeceği bir kıza ihtiyacı olduğuna. Bizler her zaman vardık ama bir kız kadar olamazdık.

Ben de erkek takımını masaya davet ettim. Memo yanıma geldi ve kulağıma hafif eğilerek fısıldadı "Ee nasıl buldun. Yine piçliğin tuttu ama neyse" dediğinde numaradan sinirlenmiş gibi yaptım

Başımı Memo'dan biraz uzaklaştırıp salladım "Hmm, iyi sen birazdan görürsün" 

Hızla koluma yapışarak "Şaka lan, sende hemen alınıyorsun amına koyayım" 

"İyi geç sofraya, beni de daha fazla deli etme"

🍂

Yemekler yenildikten sonra Ayşe ve eda çay demlemeye gittiler. Bende Memo'ya git Perihan teyze ve Cengiz amcayıda çağır gelsin dedim. Ayşe'nin ablası hastanede nöbetçiydi bugün. Malum hemşirelik zor meslekti.

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang