Zafer'in Geçmişi

Start from the beginning
                                    

Başımı diğer tarafa çevirip, rüzgar gibi yerimden kalkarak "İyi ben odama gidip uyuyacağım. Seninle daha fazla oturup, sinirlerimi laçka etmeyeceğim. Sabah olunca da defolup git. Gözüme gözükme" dedim.

Tam adım atıyordumki, bileklerimden tutarak sakin bir sesle "Tamam, haydi geç otur. Bari bu gece insan gibi konuşalım karşılıklı" dediği zaman, yüzüne baktım. İnsan namına birşey varmı diye! yok. Hiç birşey göremedim ama oturacaktım, merak ediyordum çünkü.

Bu gece uzun olacaktı sanırım. Sobadaki odunlar kül olmasın diye kovaya koyduğum son odunu da sobaya atarak tekrar yerime geçip oturdum.
Saat çok geç değildi. Normalde bu saatlerde uyumazdım. Ya Ramo bize gelirdi yada Ayşe bu saatlere kadar kalır sonra evine giderdi. Bende onlar gittikten sonra kitap okurdum. Zafer'e baktığımda utançla birşey soracaktı lakin çekiniyordu sanırım.

Yüzümde mimik oynatmadan "Söyle, birşey isteyeceksen çekinmene gerek yok" dedim.

Tebessümle "Sobanın üzerine bir çay daha koysana. içimiz ısınsın"

Dediğinde, battaniyeyi üstümden atıp, muma doğru gittim. Çünkü karanlıkta birşey gözükmüyordu. Ardından hiç düşünmeden direk mutfağa gittim.
Bu konuda asla acaba mı diye düşünmezdim. Düşmanım dahi olsa, benden birşey isteyince veriyordum.

Demliği güzelce yıkayıp içine musluktan su koydum. Tepsinin içine de bardak, şeker ve çayı tekrardan koyup salona geldim. Sobanın üstüne demliği koydum su ısınsın diye. Balkonda bir odun dahaa getirip sobaya attım.

Ardından tekrar yerime geçtim ve battaniye sıkıca sarıldım.

Ardından tekrar yerime geçtim ve battaniye sıkıca sarıldım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Zafer'e baktığımda, minnetle dudak büküp "Eyvallah!" dedi. Ulan harbi çok yakışıklı bir adamdı.

Teşekkür ettiğinde, dudaklarımı birbirine bastırıp, kafamı hafifçe salladım. Kafamı pencereye taraf çevirdiğimde hâlâ yağmur yağıyordu arada şimsek çakınca da sohbetimize eşlik ediyormuş gibi oluyor, geceye renk katıyordu.

Sessizliği bozup araya girdim "Ee midemi hapishanede bozdum dedin. Nasıl becerdin bunu?"

Meraklı bir şekilde konuştuğumda, bana biraz uzunca baktı, baktı. Sonra kafasını kafasını sallayarak anlattı.

<<<( 27 mayıs 1960 ) Darbe Günü>>>

Zafer'den

Ahmet'i öylece kanlar içinde bırakıp eve doğru koşuyorduk. Kendimde değildim. Sadece sarsak bir şekilde Alptürk'ün adımlarını taklit ediyordum. Arkamızda ise askerler...

Alptürk bana göre biraz daha soğukkanlı davranıyordu. Kolumdan tutup hızlıca ıssız bir evin bahçesine çekti. Vakit kaybetmeden, yere düşsemde hızlıca tilarlandım ve odunların olduğu tarafta doğru koşup saklandık. Havada yavaş yavaş karanlığa gömülüyordu. Bu tarafa gelen askerler de, Allah'tan bizim olduğumuz tarafa bakmadılar.

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Where stories live. Discover now