yürümek üzerine

68 0 0
                                    


benimle yürümek oldukça problemli bir iş olabilir. bakışlarım suç oluşturabilir ve tavrım sabırları zorlayabilir. o yüzden alışkın insanları davet ediyorum. uzun otlar arasında patikalar takip edeceğiz. nasıl olsa şehirler yürümek için yaratılmamıştır, şehirde doğanlar arasında yürüyemeyenler tespit edilmiştir çünkü. biz robot gibi yürüyeceğiz ve asla aynı hizada gidemeyeceğiz. omuzlarımız çarpışacak, sağ ile sol mu yoksa sağ ile sağ ayaklarımızı mı aynı anda atmalıyız diye tartışacağız. aklımıza zıt ayakları bağlanmış çocukların yarışları gelecek. bacak boylarımızı ölçeceğiz. belin belimden aşağıda ve kafan kafama yakın. toprak patikaları takip edeceğiz çünkü onları takip etmesi kolaydır. dikkatinizi dağıtacak şeyler ancak çekirgeler veya karıncalardır. örümcekler dikkat dağıtmaz. sinir bozar asıl olarak. gün parlakken yıldızı takip ederek yürüyeceğiz. şimdi durdu, şimdi geride kaldı, fazla bekledik bizi geçti. bu konuda söyleneceksin hissedebiliyorum. hep söyleniyorsun. hiçbir zaman demiyorsun ki artık yok vakti. oysaki sana defalarca anlattım yok vaktini. parmak uçlarım parmak uçlarında ve gözlerim saçlarının arasındayken nefesimle derini yakmamdan saniyeler öncesidir yok vakti. bu kadar basit. yürürken de yapabiliriz ama her şeyi her zaman yapmaya gerek yoktur. bazı şeyler bazen yapılmışçasına davranışları kaldırabilir ve yok vakti onlardan biridir. anladığını biliyorum. beni kızdırıyorsun ve yürüyemiyorum. tekrardan ellerimin salınımı yapaylaşıyor. hepsinin suçlusu sensin ve senden nefret ediyorum. patika ayağıma dolanıyor. otlar şarkı söylemeye başlıyor ve bizi uyarıyor yıldızımız hakkında. yıldızınız benim artık! hayır, hayır mümkün değil. yalancısın. hiçbir zaman içindekileri söylemiyorsun ve ruhumun gerçek olduğunu kavrayamıyorsun. seni suçlamıyorum. olmadığını biliyorum. yine de davet ediyorum, komik yürüyorsun sen de.

parlak! parlak!Where stories live. Discover now