2: ''İlk Randevu ve İlk Hayal Kırıklığı''

Start from the beginning
                                    

"Taehyung'a kafayı takmış bir halde, çok yazık, sizde bunu gördüğünüz halde sessiz kalıyor ve yirmi iki yaşındaki genç bir oğlanın hayatı ile oynuyorsunuz."

"Yeter!" Soojin sinirle ayağa fırladı. "Biz kimseyi zorlamadık, Joohyuk'ta Taehyung'a aşıktı ve göreceksin, geri gelecek. O zaman söylediklerinden pişman olacaksın."

"O zamana kadar burada kalmayı düşünmüyorum, anne,"dedi Hyekyo, sakindi ancak kırıldığını anlamamam mümkün değildi, "bugün yaşananlar bana buraya neden gelmek istemediğimi hatırlattı, pişmanım ki nişanlımı da buraya getirdim ve sizinle tanıştırdım."

Ancak ben hiç pişman olmamıştım.

Bu sayede Taehyung ile tanışma fırsatı buldum.

***

Aradan altı ya da yedi ay kadar geçmişti sanırım. Çalıştığım Japon havayolu firması, şirketini Amerika'ya taşıma kararı aldı ve uçuş rotalarını tamamen değiştirdi. Artık uçuşlarım Amerika'dan Avrupa'ya olacaktı.

Zorlu geçen birkaç ayın ardından Hyekyo ile ayrılma kararı aldık.

Hyekyo'yu seviyordum, onun da beni sevdiğinden hiç şüphe etmemiştim ancak ikimizde hayatlarımızı duygularımızla değil, mantıkla yöneten tiplerdik. Dostça ayrıldık, sık sık görüşeceğimize dair birbirimize söz verdik.

Doğrusu, duygusal bir insan olmadığım halde bekar hayatına uyum sağlamakta zorlanmıştım. Hyekyo ile dört yıllık bir ilişkimiz vardı. Alışmak bir miktar zaman aldı.

Bir yaz akşamı, arkadaşlarımın da isteğiyle Kaliforniya'da bir gece kulübüne gittik; kalabalık, kaotik ancak eğlenceli bir ortamdı. Daha çok Kaliforniya Üniversitesi'nde okuyan gençlerin takıldığı bir mekândı. Arkadaşlarımın bazıları gençlerle takılma fırsatını kaçırmadı. Ben biraz alkol alıp bir köşeye çekildim, kimseyle takılmak istemiyordum. Keyfim zaten yerindeydi.

Taehyung'u yedi ay sonra ilk defa orada gördüm.

Üzerinde pullu, renkli bir ceket vardı. Spot ışıkların altında parıldıyordu. Yedi ay önce gördüğümün aksine saçları artık kısaydı ve sarı değildi, sanırım doğal saç rengine dönmüştü. Işıktan ayırt edebildiğim kadarıyla açık bir kahverengiydi. Güzel gözüküyordu, onu kaçırmadığıma sevindim ve hemen ayağa kalktım.

"Taehyung?" Neredeyse yetişemeyecektim, zayıf, ince kolundan yakalamak zorunda kaldım. "Beni hatırladın mı?"

"Evet." dedi, beni gördüğüne hiç hoşlanmamış gibiydi. Suratında anlayamadığım bir ifade belirdi, neredeyse ürktüğünü düşünecektim. "Hatırladım. Jungkook, Hyekyo'nun nişanlısı."

Bir çırpıda "Biz ayrıldık." dedim. Taehyung'un benimle konuşmaya çekinmesini Hyekyo'ya bağlamıştım. Bu vesileyle Taehyung'u rahatlatmaya çalıştım.

"Ne?" Çok şaşırmış gibiydi. "Neden? Siz..."

"Dışarıda anlatmamı ister misin?" derken kulağına eğildim. Müziğin ve dans eden insanların gürültüsünü bastırmak için bağırmak zorunda kaldım. "Sesini zar zor duyabiliyorum."

Taehyung her zamanki uysal haliyle başını sallayarak onay verdi. Birlikte gece kulübünden dışarı çıktık ve gürültü ve kalabalığı arkamızda bıraktık.

"Neler oldu? Neden ayrıldınız?" diye sordu, tekrar. Sahiden üzüldüğünü hissettim ve ona gülümsedim, çok masumdu. Yalnızca bir akşam tanıdığı insanların ilişkisiyle ilgileniyor, onlar için endişeleniyordu; oysa endişelenilecek kişi kendisiydi.

Like California | TaekookWhere stories live. Discover now