Kaynar kırmızı hüzün menekşeleri toprağın üzerinde için için.
Ağlamakla karışır gözlerin sulanan kokusu...
Ayakların tabanında kirli bir çamur sesi birikir.
Geceleri ötmez bu kırlangıçlar
Kokmaz geceleri bu hırçın kanat sesleri...
Kızgın toprağın alevli kokusuyla
Yanmış demirden bu kalemin gövdesi.
Yağmur geç yağar buralarda
Ama koynumda kaldı asılı bir şimşek sesi.
Gerdanında kaç defa ay doğduysa
Kimsenin haberi olmadan kaç sokağın girişi geçtiyse içinden o kadardır bu dünya.
Tanımıyorum yere yansıyan yüzü
Ve gölgesi bile kalbe bıçak çekebilen elleri.
Korkmuyorum ayaklarımın altındaki yaralardan.
Geçtiğim yerleri onlarla işaretliyorum.
Eylül'ün kucağında biriken yapraklar kurumaya başlamış.
Birini kitaplardan birinin arasına sakladığımda kırılmıştı,
İşte bu ölümün önlenemez duruşuydu.
Onun yerine bir ağaç ektim
Daha fazlası önüme döküldü.
Eylül bittiğinde ben de böyle yeşerebilecek miyim ?
YOU ARE READING
YAŞAMAK LEKESİ
PoetryGördün mü ? Dün gece çaresizce sana tutulan ayı kurşunladılar... Yaşamak kirli hastalık. İse buluyor insanın gözlerinin içini. Puslu ve tozlu bakıyorsun dünyaya. Yazılar kaynıyor kazanda Ve bu hastalık bir türlü bulamıyor şifayı. Seninse hala gözl...