#17 affet

52 7 6
                                    

Hatırlatma:

Jungkook: Canımı yakmak için "keşke sen değil de kai ile olsaydım" dediğini sanmıştım. Tek pişmanlığımsın Park Jimin..

Diyip arkasında gözleri dolu bir genç bıraktı..

Jimin kaç dakika sevdiği adamın gidişini izledi bilmiyordu. Kai, jimin'i sürükleyip oturma odasındaki koltuğa oturtmuştu. Açık kalan dış kapıyı da kapatıp üstüne ince birşey giymişti.

Jimin oturduğu yerden affet beni diyip sayıklıyordu. Gözlerinden akan yaşlar, çenesinden soğuk zemine çarpıyordu. Yorulmuştu.. sevip de sevilmemek, anlaşılmamak jimin'in minik bedenine fazla geliyordu.

Kai ise oturduğu yerden ağlamaması gerektiğini, üzgün olduğunu, jungkook hocaya gerçeği söyliceğini desede nafile..

Jimin onu duymuyordu bile. Çalınan kapı ile hızla koşarken tek dediği şu olmuştu. Kai'nin içi sızlamıştı.

Jimin: Jungkook ! Jungkook geldi kai. Jung-

Açılan kapı ile beklediği bedeni göremeyince usulca ağladı jimin. Kapıdaki hyungları ise ne olduğunu bilmez şekilde yerde affet beni jungkook diyen gencin yanına çökmüş ne olduğunu evdeki yabancıya (kai)'ye soruyorlardı.

Jin: jimin ! İyi misin !? Tamam güzelim ama güzelliğim karşısında ağlanılmaz ki !?

Diyip ortamı yumuşatmak istese de herkesin ona sert sert baktığını görüp susmuştu.

Hoseok: bu böyle olmayacak. TAE SALAĞI ! Şu telefonu bırak ! Jimin'i kucağına al içeri götürelim

Tae, elindeki telefonu cebine sokup jimin'i kucağına almıştı. Hoseok dış kapıyı kapatıp hepsi salonda adını yeni öğrendikleri kai'nin olanları anlatışını dinliyordular.

Kai:.... sonra bizi yanlış anladı çekip gitti. Jungkook gittiğinden beri jimin bu halde.

Jin hemen yanında sakinleşen bedene dönüp tekrar kendince komik olan sözleri söylemişti.

Jin: jiminie, artık ağlama ! Nenemin göz altı seninkinden parlaktı be !

Hoseok elini jin'in ensesine geçirip, jin'i karşı koltuğa itmişti.

Hoseok: jimin, bakma ona. Neden başından anlatmadın bana ? Tek başına mücadele etmek zorunda değildin. Seni seven kaç tane arkadaşın var. Bundan sonra sözlerimden çıkmak yok tamam mı ?

Jimin, kollarını açıp hyung'una sarılmıştı. Aslında onun yanında tae olurdu fakat tae kız arkadaş edindiğinden beri jimin'e zaman ayırmıyordu. Bu jimin'i üzsede tae onu umursamıyorsa üzüleceği birşey yok demekti. Kendini kandırıyordu.

Nefesini düzene sokup telefonla ilgilenen tae'ye döndü jimin.

Jiminden

Yarım saattir aralıksız ağlarken tae bir kez olsun yanıma gelmemişti. Onun yanında olup, onun sırtını okşayıp sakinleştirdiğim geceler dolmuştu aklıma. Neden şimdi aynısını bana yapmıyordu ? Kısa sürede hayatına giren kız arkadaşı benden önemli miydi ?

Kai gitmişti çoktan. Jin işe geri dönmüş, hoseok benim için birşeyler hazırlıyordu mutfakta. Gülerek telefonda mesajlaşan tae'ye tekrar döndüm. İçimde her saniye köpüren sinir ile hah'layıp kırıcı ama bir o kadar da haklı konuşma için derin nefes alıp kükremiştim tae'ye.

Jimin: tae ne zaman duygusuzlaştın ? Yıllardır seni kim teselli etti de şimdi şifayı o kızda buluyorsun !? Bir kez olsun gelip neyin var demiyecek kadar kibirlendin. Tek pişmanlığım yaran olduğu zaman, her ne olursa olsun yanında olan ben tek pişmanlığım ! Sen aşkla arkadaşını takas eden duygusuzun tekisin !

teaching life ~jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin