Sosyalist Düşünce Derneği

Start from the beginning
                                    

Aman neyse, günü gelince Devrim başkan kendisi söylerdi belki. Şimdi meraklı mahalle kadınları gibi amcamla Devrim başkanın dedikodusunu yapmak istemiyordum. Ki amcamdan laf alamazdım. Ağzı sıkı biriydi.

Gözlerimi usulca kapayıverdim lakin yine aklıma türlü türlü korku ve senaryolar üşüştü. Sebebi Memo ile  daha önce uzun süre şehir dışına hiç kalmadığımız için ister istemez bir tedirginlik sarmıştı beynimi.

'Ya ailemizi özleyip okulu bırakırsak. Ya buranın kışına dayanamazsak' gibi onlarca ardı kesilmeyen korkular yamacıma oturmuştu resmen. Ben bunları düşünürken bir süre sonra gözlerim karanlığı boyladı ve uykuya dalmıştım

Sabah erken saatte uyandığımda, mutfaktan sesler geliyordu Elimi ağzıma götürerek açılan ağzımı kapatıp esnedikten sonra yataktan kalktım. Elimi sırtıma götürüp kaşıdıktan sonra, uyku mahmuru gözlerle başımı yan taraftaki yatağa çevirdiğimde Memo hala fosur fosur uyuyordu.

Onu es geçip, sarsak adımlarla kapıya yürüdüğüm de, dış kapı çalındı. Kapıyı açtıktan sonra koridordan yürürken, sol tarafımda bulunan mutfağa kısaca baktığımda, amcamın bıçakla birşeyler hazırladığını gördüm. Ocağın üzerinden ise fokurdayan demlik duruyordu

Kapı tekrardan vurulduğunda, ellerimi belimden düştü düşecek olan gri eşofmanıma atarak düzelttim ve  kapıyı açtım sonunda. Karşımda durmuş, sırıtık bir ifadeyle öylece yüzüme bakan Devrim başkanı  görünce ister istemez çehresini incelemeye başladım.

Amcamla aynı boydaydı. Amcam'la samimi arkadaş oldukları için bize de güler bir yüzle yaklaşıyordu. 'Galiba bizi sevmişti'. Yüzü amcam kadar yakışıklı olmasa da aurasından ve fiziğinden dolayı bir çekicilik akıyordu adamda. Gür siyah sakalları, hafif uzun saçları ve kahverengi gözlere sahip olup, acayip samimiydi bir karakteri vardı.

Ellerine baktığımda elinde tuttuğu poşeti gözümün önüne kaldırıp ''İncelemen bittiyse, elini kapıdan çek de içeri gireyim yoldaş'' diye alayla söylediğinde, dudaklarım ister istemez gerilmişti bu kelimeye. Yoldaş olmuştuk. Artık bu adama başkan diyecektik. Hatta Amcam dün 'Ben gittikten sonra yeğenlerim sana emanet' demişti. Bir an utanarak gözlerimi kaçırıp, ellerime baktığımda kapının pervazına yaslanmış, parmaklarımla ritim tutuyormuşum. Başımla onay verip kenara çekildim.

''Kusura bakmayın Devrim başkanım. Yeni uyandığım için hala uyku mahmurluğu var hala üzerimde"'' diye gülümsedim.

O da ben gibi tebessüm ederek adımını içeriye sokarak parmaklarını hafiften uzun saçlarım arasına daldırarak karıştırdı. Yalandan burnumu buruşturup zoraki tebessüm etmek zorunda kaldım. Açıkçası yeni tanıştığım insanların birden samimi halleri pek tasdik ettiğim şeyler değildi. Benim bu hallerini fark etmiş olacak ki, yamuk bir gülüşle ''Belli belli. İyi git bir elini yüzünü yıka da kendine gel'' dedi, samimi bir dille.

Devrim başkan, amcamın yanına giderken, bende az önce çıktığım odadan tekrar teşrif edip Memo'nun üstüne atladım. Birkaç kez uyandırmaya, dürtmeye çalışsam da ceset gibi tek bir kımıldama emaresi göstermiyordu.

Yalnız Memo böyle yapmaya devam ederse, kışın ayılması için soğuk moğuk dinlemeyip kapıda bekletirdim onu. Zerre de acımazdım. Umarım benim içimdeki o vahşiliği çıkartmazdı...

En son pes edip ayağa kalktım ve son kozumu oynamak için elimi ağzıma götürdüm sesimin yankı yapması için ''Amca, Memo uyanmıyor. Gel sen kaldır'' diye bağırdığımda, Memo'nun gözleri fal taşı gibi açıldı. Ama aksi gibi amcam saniyesinde odaya damladı. Eğilip Memo'nun yakasında tuttuğu gibi hazır ol da beklettirdi.

PARÇALI HAYATLAR     SAĞ-SOL.  Where stories live. Discover now