20:İlaç Niteliğindeki Kelimeler.

Start from the beginning
                                    

Odamdan çıktım ve hâlâ hazırlandıklarını fark ettiğimde salona doğru ilerledim. Ardından koltuklardan birine oturarak bekledim. Çok geçmeden gelmişlerdi.

"Hadi çıkalım." dedi Aras. Oturduğum yerden ayağa kalktım ve kapıya doğru,yanlarına ilerlemeye başladım. Yanlarına ulaştığım da hep beraber ayakabbılarımızı giydik ve merdivenlerden aşağı inmeye başladık.

Dışarı çıktığımız da sonbaharın rüzgarı yüzüme tekrardan bir tokat gibi çarpmıştı. Aldırmamaya çalışarak arabaya doğru yürümeye devam ettim. Sonunda arabaya vardığımızda ön koltuğa,Aras'ın yanına oturdum.

"Nereye gidiyoruz ya,çok merak ettim." dedim heyecanla. Aras'ın belli belirsiz güldüğünü hissettim.

"Gidince göreceksiniz. Beklentinizi çok yükseltmeyin ama." dedi Aras. Bu cevabı hiç bir soruma yanıt olmadığından ve söylemeyeceğinden emin olduktan sonra kafamı camın olduğu tarafa çevirdim.

Sonbaharı gerçekten seviyordum. Ayaklarımı yere bastığımda yaprakların çıtırtısını seviyordum,yağmuru seviyordum,ne soğuk ne sıcak olmasını seviyordum,sweat ve kazak giymeyi seviyordum,botları seviyordum. Sonbaharın bize sundukları o kadar güzeldi ki aşık olmamak elde değildi.

Yaklaşık yarım saat hiç birimiz konuşmamıştık. Yarım saatin sonunda ise nihayet araba durmuştu.

"Geldik mi?" diye sordum hızlıca. O sırada yerimde doğruluyordum.

"Geldik geldik. İnebilirsin." dediğinde çoktan inmeye hazır olduğumdan direkt indim.

İndiğim anda buz gibi bir hava beni karşılamıştı. Soğuk tüm bedenimi ele geçirirken omuzlarıma bırakılan pike tarzı yorganla yerimden sıçradım. Yorganı bırakan kişinin sıcacık dudaklaru yanağımı buldu ve öptü. O an sanki soğuk kelimesi sözlük anlamını yitirdi. Tek odaklandığım şey sıcak dudaklarının,buz gibi olan tenimi yumuşacık öpmesine rağmen nasıl yaktığıydı. Ardından geri çekildi.

Tekrar an'a odaklandığımda dalga sesleri duydum fakat sahil kenarında değildik çünkü kum yoktu. Bir süre seslerle nerede olduğumuzu algılamaya çalıştım.

"ABİ BURASI ÇOK GÜZEL!" diye bağırdığınu duydum Ada'nın. Keşke bende nasıl bir yer olduğunu görebilsem.

"Temmuz,şuan uçurumun kenarındayız ama etrafımız orman. Ormanın ortasında bir yer yapılmış yani ve bu yer şuan bulunduğumuz yer. Burada kocaman bir ekran var ve önünde puf koltuklar var. Yani film izlemek için gayet ideal bir yer. Biliyorum sen film izleyemeyeceksin,
dinleyeceksin fakat ben sana aynı kitap okuyormuş gibi anlatacağım. İkinize de haksızlık yapmak istemedim." dye açıklamıştı Aras. Anladığımı belirtircesine kafamı aşağı yukarı salladım fakat aklımdaki cümle yüzünden tepki veremiyordum.

Ben sana aynı kitap okuyormuş gibi anlatacağım.

Ben film izleyemiyorum diye,filmi kitap okurmuşçasına bana anlatacakmış.

Aşk bu muydu? Tabii ki de. Aşk fedakarluktı,zaman ayırmaktı,değer vermekti,sevmekti,kıyamamaktı,
korkuydu,kıskançlıktı,güvendi,saygıydı. Sonuç olarak aşk her şeydi. Biri size aşık olmuşsa,bir çok şeyi göze alabilmiş demekti.

Aşk bu yüzden cesaret isterdi. Çünkü aşk kendinden bir şeyler feda etmektir de aynı zamanda. Fedakarlık dediğim nokta tam olarak budur. Onu,kendinden çok sevmeliydin. Canını tehlikeye atacak kadar sevmeliydin ki ortada bir aşk olmalıydı. En derin yaralarını paylaşacak kadar sevmeliydin,en büyük mutluluklarını paylaşacak kadar sevmeliydin. Sen onu öyle bir sevmeliydin ki onun için aşkın tanımı sen olmalıydın.

Sevmek kadar özel bir duygu dünyada yok iken,hakkını vermek lazımdı.

"Çok güzel görünüyordur,eminim. Kulağa harika geliyor çünkü. Ayrı yeten ince düşüncen...teşekkür ederim Aras. Gerçekten,bir çok şey için. Bunlar için. Her şey için." dedim. Karşımdaydı ve bir elim göğsünde,kalbindeydi.

"Ben teşekkür ederim güzelim. Varlığın için,burada ki varlığın için." dedi eli,elimin üzerini bulurken. Gülümsediğim de zaten puflara oturmuş bizi bekleyen Ada'nın yanına ilerlemeye başladık. Yanyana duran puflardan birine ben,diğerine Aras oturdu.

Rastegele bir film açıldığında ilgilendiğim şey film değil,Aras'tı. Filmi neredeyse yarılamıştık fakat bana en başından beri anlatmaya devam ediyordu. Onu susturmak için öpmek istiyordum tam şu an fakat Ada'nın varlığı bu isteğime engel oluyordu.

"Çocuk şuan kız gittiği için peşinden koşuyor..." diye anlatmaya devam ediyordu Aras.

"Aras." diye mırıldandım susmasına neden olarak. Elim çenemin altında,filmi değil de onun yüzünü izlediğimi hayal ediyordum. Bunu ona hitap etmemle bana döndüğünde anlamış olmalıydı. Onu şuana kadar anlatmakla yorduğum için vicdan azabı çekiyordum.

"Anlatma artık." diye mırıldandım elim yanağına giderken. "Sen varken,seni hayal etmek varken...filme odaklanamıyorum. O yüzden sende anlatma. Yorulma boş yere." dediğim de Ada'nın bizi fark etmediğinden emindim. Film izlemeye daldığın da dünyayla bağlantısını kesiyordu.

"O zaman gel benimle." dedi ve hızla ayaklanıp elimden tuttu. Bende,beni kaldırmasıyla ayaklandığımda koşmaya başladık. Bir süre koştuğumuzda sadece kahkaha atıyordum. Ne olduğunu sormadım,nereye gittiğimizi sormadım.

Bazı anlar sadece özeldir. Sadece özel oldukları için güzellerdir. Anları ve anıları ise güzelleştiren onlara bizimle birlikte ev sahipliği yapan insanlardır.

Sonunda durduğumuzda eli hâlâ elimdeydi. Tekrardan oturmam için beni indirdiğinde çimenlere oturduğumu fark ettim. Ardından yine beni yöneltmesiyle çimlere uzanmış halde buldum kendimi.

Elim ellerinde,ihtişamlı gökyüzünün altında çimlere uzanmıştık. Her ne kadar gökyüzünün güzelliğini bizzat görme şansını elde edememiş olsam da şahitlik ediyordum. Hemde yanımda ki güzel adamla.

"Bir keresin de hepimizin birer yıldız olabileceğini fakat eğer bir yıldız olsaydım,güçlü bir ışık geldiğinde ilk sönen yıldız olacağımı söylemiştim kendime," diye mırıldanmaya başladım yıldızları hayal ederken.
"Şimdi,tam burada yine bir yıldız olabileceğimiz düşüncesine kapıldım fakat bu sefer bir yıldız olmam açısında ki görüşlerim farklı." dedim sakince. Sabırla beni dinliyordu,baş parmağı elimi okşarken.

"Şimdi ben yine bir yıldızsam,sen o hikayedeki güçlü ışıksın fakat bu sefer sönmemi sağlamadın. Bu sefer sönmekte olduğum için ışığını bana bağışladın. Kapkaranlıkta kaldığım da,ellerini uzattın. Yalnızlığıma,bihaberken ortak oldun. Soğuk gecelerimi ısıttın,umutlarımı besledin. Bunun ötesi yok. Kalbimde ki yerinin,sen'in ötesi yok sevgilim."dedim tek nefeste. Kalbim oldukça hızlı atıyordu,her zaman olduğu gibi.

"Bundan daha değerli bir şey de yok. Tam olarak burda olmamın,"dedi ve elini kalbime koydu. "Sana bu hisleri yaşatmış olmanın verdiği hislerin açıklaması da yok. Seninleyken senden başka hiç bir şey yok aslında. Bir tek sen varsın. O da yeterli. Sen ve sana olan hislerim var. Onların gerçekliği var. Biz ve bizim hislerimizin gerçekliği var. Senin için atan kalbimin gerçekliği var. Gözlerinin güzelliğini göremediğim sen'in,kalbinin güzelliği var. Sen varsın sevgilim. Sen iyi ki varsın." dedi.

🪡

Evett,bölüm bitti ve sizce de dünyanın enn tatlı çiftini okumuyor musunuz? Öyle olmasa dahi muhtemelen benim kalemimden çıkabilecek en tatlı kurguyu okuma şansını elde ettiniz.

Bir sonraki bölümde görüşmek üzeree.

Bir sonra ki bölümde görüşmek üzeree.

ÖLÜ RUHLARWhere stories live. Discover now