I

237 21 25
                                    

04.08.2013

Tam üç saattir ayakta olup koşuşturmanın, oradan oraya yetişmeye çalışmanın bedelini çok ağır ödüyordu minik beden. Bugün onun için yoğun geçecekti, bu yüzden herhangi bir hata yapıp günü daha da uzatmak istemiyordu. Bir an önce yapacağı her şeyi yapıp sonunda yapması gereken asıl önemli işe yönelmek istiyordu. Bugün havanın fazla sıcak olması üzerinde büyük etkiye sebep oluyordu, her tarafı terle kaplanmıştı.

Gerçekten, ağustos ayı bu kadar sıcak olmak zorunda mıydı? Sanki güneş ozon tabakasını delip geçip saf ışığıyla ısırıyordu yeryüzünü.

Camdan dışarıyı izlerken ona seslenen patronunu duymasıyla kafasını dehşetle o tarafa çevirdi Lee Felix. Büyük ihtimalle uzun bir süre dalıp gitmişti ve ufak bir fırça yiyecekti. Burası sadece bir pastane olsa bile oldukça tıklım tıklımdı ve bir işçinin birkaç dakika ortadan kaybolması bile büyük tıkanıklık yaratırdı. Ve şimdi de Felix bu tıkanıklığın sebebi olmuştu.

Çatık kaşlarla ona doğru gelen patronuna karşı minik fakat hayat dolu bir kıkırtı sunduktan sonra yanından resmen süzülerek geçti ve şimdilik de olsa fırça yemeyi elinin tersiyle ittirmiş bulundu. Zaten kaçmasa bile Felix'e kimse kıyamazdı. Kendisinin tıpkı bir peri gibi bir yüzü vardı ve işine gerçekten önem verirdi. Şu ana kadar da kimseye bir kötülüğü görülmemişti. Bu yüzden onun bir melek gibi saf olduğunu düşünüp ona kızamazlardı.

Çilli çocuk kasaya doğru ilerledi ve gelen müşterilerin isteklerini hızla not etmeye başladı ve notları da aynı hızla paketleme işini yapan arkadaşlarına iletti. Felix ve iş arkadaşlarının arasında inanılmaz bir dinamik vardı. Bu çocuk gerçek anlamda herkesle iyi bir uyum sağlıyordu.

________

Yorgun bir iş gününün de sonu gelmişti. Yorgunlukla üniformalar çıkarılmış, boş olan sandalyelere oturulmuş ve sevilmeyen kişiler hakkında sohbetler yapılmaya başlanmıştı. Felix iş arkadaşlarının bu sohbetini sadece sessizce dinliyor, arada gülerek kafa sallıyordu. Böyle, insanların arkasından konuşmayı pek sevmezdi. Çünkü biri onun arkasından böyle konuşsa kendisi çok üzülürdü.

Düşüncelerine dalıp gitmişken herkesin sessizleştiğini fark etti Felix. Tek kaşını kaldırıp onlara baktı ve konuşmak için kiraz gibi kırmızı olan güzel biçimli dudaklarını araladı. Bazıları kendisini gülmemek için zor tutuyordu ama Felix bir anda ne olduğunu anlamamıştı.

"Hey, arkadaşlar ne old-" Felix'in sözleri omzuna konan bir çift el ile yarıda kesildi. Ani temasla vücudu korktuğu için hafifçe irkilmişti. Yavaşça bakışlarını arkaya çevirdi, fakat gördüğü görüntüyle merak dolu olan bakışları sıcaklıkla doldu ve yüzünü kocaman bir gülümseme kapladı. Arkadaşlarının bir anda sessizleşmesinin başka ne sebebi olabilirdi ki zaten?

Lee Felix'in biricik sevgilisi Hwang Hyunjin, bütün asaletiyle karşısında duruyordu. Güzel ve büyük ellerinin arasında kocaman bir gül buketi tutuyordu, gözleri ise tuttuğu tüm güllerden ve diğer tüm çiçeklerden daha güzel olan biricik sevgilisinde takılı kalmıştı. Gülümseyerek bir süre daha ona bakmaya devam etti, güzelliğine baktıkça doyamıyor, meleği olarak görüyordu onu. Her bir zerresini içine çekmek, sonsuza kadar kalbine kilitleyip orada korumak istiyordu onu.

Felix bu dünya için fazla narindi.

Hyunjin elindeki buketi nazikçe sevgilisine uzattı, yüzündeki gülümseme şimdi daha da büyümüştü. "Benimkisi biraz özel bir sipariş olacak ama, bir adet Lee Felix alabilir miyim?" Hyunjin'in gülerek söylediği bu cümle Felix'in iş arkadaşlarına ve en önemlisi Felix'in güzel yüzüne kocaman bir kahkaha yerleştirmişti. Çilli çocuk hızlıca sandalyesinden kalktı ve sevgilisine sıkıca sarıldı. "Teşekkür ederim bebeğim, bunlar bugüne kadar aldığım en güzel güller."

Yanağına bir öpücük kondurdu ve geri çekildi Felix. İş arkadaşları ve diğer tüm arkadaşları Hyunjin ve Felix ikilisini biliyordu ve hepsi de çok güzel bir ilişkide olduklarını söyler, onları desteklerlerdi. Ve bugün bu ikilinin birinci yılıydı. Felix aslında sabah bir plan yapmış, akşama bir şeyler ayarlamak istemişti ama iş beklediğinden de uzamıştı. Bu yüzden Hyunjin'in planı devreye girmiş, sevgilisini bir buket gül ile iş yerinden almaya gelmişti.

Ve şimdi güzeller güzeli sevgilisini alıp lunaparka götürecekti. Felix'in yüzündeki o saf neşe ve eğlenceyi görmek, artık resmen Hyunjin'in yaşama sebebi olmuştu. Felix lunaparkları severdi. Bu yüzden bugün sevgilisi bıkana kadar yanında durup onunla eğlenmeye bakacaktı Hyunjin.

Felix sevgilisinin koluna girdi ve iş arkadaşlarına el salladıktan sonra dükkanın otomatik kapısından Hyunjin ile beraber çıkıp, Hyunjin'in Felix ve resimden sonra en çok sevdiği şey olan arabasına doğru ilerlemeye başladılar.

Çilli çocuk sevgilisini her şeyden çok seviyordu. Hyunjin her zaman Felix'i mutlu etmek için çabalardı, mutsuz olduğu zaman güldürene kadar başından ayrılmaz, gerekirse işinden izin alıp pastanede oturur, sevgilisini yalnız bırakmazdı. Felix'in en büyük kaygısı onu kaybetmekti, fakat Hyunjin'in de onu bırakmayacağını adı gibi iyi biliyordu.

Fazla düşünürse sadece kendi kendini üzeceğini bilen Felix, kafasından tüm bu düşünceleri attı ve onu bekleyen lunaparkı düşünmeye başladı..

_________

Merhaba, biraz uzun sürdü ama sonunda yeni bölüm! 🙏 Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar! Sonraki bölümde görüşürüz millet 🤍

4years | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin