''Buradan benden bedelini ödememi istemeyeceğini mi çıkarmalıyım?'' Bu sahiden çok iyi olurdu.

Agiel ellerini kendi kucağına çekti. ''Yüceler aşkına! Yalnızca birkaç ciddi saniye işgüzar olmayı bırakmaz mıydın?''

Canımın derdindeyken mi? Hayır.

''Elbette isteyeceğim. Gerçekleri inkar edemeyecek kadar Aphodel'ım, bu da literatürde karşılıksız iyilik yapamayacağım anlamına gelir.'' Alessia literatürün Asphodel kardeşleri tanımadığına bahse girerdi. ''Sana yardım ediyor olmam beni iyi bir adam yapmaz, leydim.'' Bir leydi olmadığına da son derece emindi. Neden herkesin ona böyle dediğini anlamıyordu.

''Öyleyse seni gaddar bir yardımsever olarak düşünmem gerekecek.'' Saçmalık.

''Sana yardım ediyorum çünkü desteklemediğim bir düzende piramidin başında olmaktan nefret ediyorum. İsteğimin cennetten çıkma şelaleler veya pembe bulutlar olduğunu sanıyorsan...hayır. Benim de Kordiseps için seninki kadar masum fikirlerim olduğu söylenemez lakin planlarım işlediğinde yanımda bir yaşam kanı dikiliyor olsa epey işime gelirdi.'' Fazla düşünmeye gerek yoktu. Agiel yardım için tam buradaydı çünkü bu bir alışveriş sayılırdı.

''Evet.'' Sesi neredeyse fısıltı gibiydi.

Agiel beklemeden asıl konuya döndü. ''Taht odasında değerli parçalar saklanmaz. Sanırım onu bulabileceğimiz yalnızca iki yer biliyorum. Lazlo'nun çalışma odası ve mücevher salonu.'' Alessia başını salladı. Salon, mücevherleri saklamak için oldukça büyük bir alan seçimiydi. Özellikle halk sefalet içindeyken.

''Öyleyse bürünmem gereken bir ajanlık kimliği var.''

Agiel parmağını şıklattı. ''Aynen öyle.''

***

Şato'nun uyku vakti gelip çattığında beline bir kalem ve boş bir parşömen sıkıştırdı. Agiel'in tarifine göre Lazlo denen kadının -ki bildiğine göre bu bir erkek ismiydi- odası çamaşır yıkama odalarının bulunduğu katta, kapısı siyah olandı. Parmak ucunda koridoru geçip merdiveni tırmandı. Ara sıra göğsü sıkıştıkça hızlanıyordu, her sakin tekinsiz saatlerde eteğinin ucunu ya da arkada kalan kolunu yakalayabilecek bir varlığın onu kovaladığı hissine kapılırdı. Şimdi arkasını kontrol ederken nabzının hızlanması da bu yüzdendi. ''Tabii ki karşına ansızın korkunç bir varlık çıkıp çığlık atmayacak, sersem.'' Kendine bunun gibi birkaç telkin edici cümle daha söyledi ve düşünmemeye çalıştı. Yeterince düşünürse gerçek olurdu.

Yukarı çıktığında kattaki her kapının siyah olduğunu gördü. Bir çift yılansı bakışın hatırasına lanet okudu. ''Alçak.''

Hızlıca ilerledi. Katta yaşayan tek kişi Lazlo olduğundan ses gelen odayı ayırt etmek zor olmamalıydı. Kulakları bir kadın sesini ayırt etmek için bekledi. Şatonun bu cephesinde birlikte kalmalarına rağmen onunla tanışmamış olması garipti. Kapıları sırayla dinlediği sırada sıradaki kapı açılınca hemen yanındaki odaya dalmış bulundu. İçerisi karanlıktı fakat beyaz sabunun kokusunu alabiliyordu. Agiel'ın sesini duyduğunda başını tekrar kapıya dayadı, söylediği gibi kadını oyalamak için gelmişti.

Alessia konuşurlarken laf arasında ''Morganna...'' dediklerini duydu. Asphodel kardeşlerin ortanca ve kız olanıydı. Henüz tanışmamışlardı fakat zaten bunun pek iyi bir fikir olacağını düşünmüyordu. Lazlo'nun tok sesi ve anlaşılmaz kelimeleri adımlarıyla birlikte uzaklaşırken Agiel ona eşlik ediyordu. Ona hangi yalanı uydurduğunu merak etti fakat kapı kapandığı andan itibaren bunun üzerine düşünecek vakti yoktu.

''Yalnızca yarım saat onu odadan uzak tutabilirim, elini çabuk tut.'' Demişti Cerbezeli saatler önce planı yaparken. Hızla odadan çıktı ve aynı hızla kapının koluna asıldı. Bir terslik olmalıydı çünkü kapı kilitliydi.

FANTOM ETKİSİ doğa dönüyor Where stories live. Discover now