so special: aköm

Bắt đầu từ đầu
                                    

"Sen çalışkansın güzelim sana tabi ki zor gelmez. Gel bunu bir de bana sor." Kaşlarımı çatıp ona baktım. Neye kızdığımı anlamış gibi ellerini iki yana kaldırdı.

"Pardon ya benim ağız alışkanlıkları."

Tabi ki bir sevgilimin olduğunu bilmeyen yoktu. Doğrusu bu durum gıcığıma da gitmiyordu, Aker'in varlığının yaydığı güveni seviyordum. Sınıfıma da bizzat kendini belli etmişti sevgilim. Her boş anımızda dip dibe olunca, bizi bir kere gören de aşkımızı anlamış olabilirdi tabi.

"Lütfen ağız alışkanlıklarını bana karşı kullanma," dedim. Saygımı yine de bozmuyordum tabi ki. "Aker'in sana karşı olan tutumunu biliyorsun." Ona not verdiğimi görünce bile sana mı kaldı diye deliye dönmüştü ama onunla aramın bozulması isteyeceğim son şey olduğundan, gözlerim dolduğu için üzerinde çok durmamıştık.

"Seninki tam sokak serserisi," dedi yarım ağız gülerken. "Valla beni gördüğü her yerde sıkıştırmak ister gibi bir hali var."

"Sevgilim bir sokak serserisi değil Cenk," dedim. "Kelimelerine dikkat et. Ki öyle olsa da seni ilgilendireceğini düşünmüyorum."

Derin bir nefes aldı. "Yazık ediyorsun kendine o kıroyla. Oysa sen ne kadar naif, tatlı bir kızsın." Kendime Aker'le yazık edip yavşak Cenk'le birlikte olsam yazık etmeyecek miydim acaba? Bu erkekler, en azından sevdiklerim hariç birçoğu ne kadar IQ'suz varlıklardı?!

"Sen ne saçmalıyorsun?" dedim defterimin kapağını sertçe kapatırken. "Gider misin yanımdan? Rahatsız edici bakışlarının yanına, bir de böyle açıkça niyetini konuşmayı mı ekledin? Sana not vererek insani bir yardım yaptığımı düşünüyorum. Sınavı geçemezsen de artık bu bölümü bırak, zorlama bu kadar ya da notları başkasından iste."

"Vay," dedi uzun bir ıslık çalarak. Bu birkaç kişinin bakışının bize dönmesine sebep olmuştu. Olduğum yerde iyice gerildim. Yanlış bir izlenime mahal vermek istemedikçe bela neden peşimi bırakmıyordu. Üstelik kaos sevmediğimi, kavgadan nefret ettiğimi her defasında kendime tekrarlıyordum.

"Sevgilini korurken tırnakların nasıl da çıkıyormuş ama? Naif dediğim kıza bak."

Keşke annem ve babamın çok zengin iş insanları olduğunu söylemek yerine mafya olduklarını herkese anlatabilseydim. Çıkan haberler asparagas deyip üstü kapanmasaydı. Söylentileri bilen çoktu ama korkularından ya da böyle bir şey gerçek olsa bu kız bu okulda okumazdı diyen de çok olduğundan pek ihtimal vermiyorlardı.

"Cenk masamdan kalk ve hemen git! Sevgilim gelecek şimdi ve kötü şeyler yaşanmasını ikimiz de istemeyiz değil mi?"

Buz kesen havaya rağmen bir ben, iki motor sevdası bitmek bilmediğinden, gürültülü bir sesle kafenin önüne motorunu park eden Aker'i ve ikinci bebeğini sesinden bile tanıdım. Oh benim iyi insanım! Bu rahat bir nefes almamı sağlamıştı. Tabi ki onun kavgaya karışma ihtimali de bir yandan geriyordu.

İkimizin de bakışları full camdan görünen Aker'e döndü. Benim yakışıklı prensim kaskını havalı bir hareketle çıkartıp saçlarını savurdu. Allah korusun kardan buzdan kayacakmış gibi hissetsem de ona olan güvenimle karışamadığım motorundan çevik bir hareketle indi. Onu bizim fakülteden de tanıyan birkaç kişiyle ayaküstü selamlaşırken, Cenk bence kıro diye dalga geçtiği çocuğun korkusundan ayaklanmıştı.

"Bir daha on metre yanıma bile yaklaşma!" dedim son olarak tehditkar bir sesle. "Yoksa olacaklardan ben de Aker de sorumlu olmayız." İmayla göz kırptım. İşaret parmağımla şakağıma dokunmuştum. "Biraz kafayı zorlarsan bunu anlayabileceğini düşünüyorum."

MAFYA BEY -TEXTING +18Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ