0.9

257 26 1
                                    




Gecenin bir yarısı uyumaya niyetlenen jungkook bir türlü niyetini yerine getiremiyor, yatakta bir sağa bir sola dönüyordu. Olanları düşünmekten baş ağrısı çekmeye başlamıştı. Rosé'nin pervasız tavırlarına anlam veremiyordu. Onu uyarmasına rağmen kendini bile bile tehlikeye atıyordu. Gerçekten bir tehlikeyle karşı karşıya gelmiş bile sayılmazdı. Görüntüsü bile naifken olası bir tehlikeyle nasıl başa çıkacaktı? Abisine güveniyordu ama Jay zamanında yetişemezse neler olurdu bilmiyordu bile.

Jungkook da artık Gun woo ile yakın sayılmazdı ama bu bir zamanlar yakın oldukları gerçeğini değiştirmiyordu. rosé'ye ne için yaklaştığını az çok tahmin edebiliyordu çünkü Gun woo bildiği kadarıyla ilişkiye değil takılmaya meyilliydi etrafında bir sürü kız varken yeni bir tanesini tavlamaya uğraşmazdı.  sarışına bu niyetle yaklaşmadığını biliyordu. Sadece Jay'in canını yakmak istiyordu ve bunu kız kardeşi üzerinden yapacaktı.

Gun Woo'nun kirli oynayacağını, kıza zarar vereceğini biliyordu. Rosé, abisinin yeraltı işlerinden bir haberken tüm fatura ona kesilecekti, zarar gören o olacaktı. Jungkook böyle olmasını istemiyordu en azından abisi yüzünden başına bir şey gelmemeliydi diye düşündü.

İhtimaller Jungkook'un canını daha da sıkıyorken eş zamanlı olarak jungkook da dişlerini sıkıyordu. Sinirine hakim olamayacağını hırsını alması gerektiğini bilerek hızlıca deri ceketini giyip motorunun anahtarını cebine attıktan sonra hatrı sayılır bir gürültüyle kapıyı çarpıp çıktı.

On dakikayı geçmeyecek bir motor yolculuğundan sonra soluğu Gun Woo'nun kapısında almıştı. Motorunu yer aramaksızın gelişigüzel bahçenin bir tarafına bıraktıktan sonra zili çaldı. İçeriden yüksek müzik sesleri geliyordu klasikleşmiş züppe partilerinden olduğunu düşündü. Biraz bekleyip kapıyı açan olmadığında zilin duyulmayacağına emin olup var gücüyle kapıya vurdu. Kırmasına az kalmıştı ki kısacık elbise giyen bir kız kapıyı araladı.

Jungkook kapının ardına kadar açılmasını bekleyemedi ve hızlıca içeri girdi. Tüm salon duman altı olmuş, dans edenlerin parfüm ve ter kokuları alkol kokularına karışmış, insanın yüzünü ekşitecek kadar pis bir koku yaymıştı. Kısa bir göz gezdirmeden sonra Gun Woo'nun oturduğu koltuğu görüp yanına ilerledi. Gun Woo'nun onu farketmesi çok zaman almadı.

"Eski dostum gelmiş! hoşgeldin, otursana."

Yanını işaret ettiğinde Jungkook tereddüt etmeden oturdu.

"Tek bir şey söyleyeceğim Gun, ve sende uyacaksın."

Yüzüne alaycı bir gülümseme yerleştiren Gun Woo beklentiyle jungkook'a baktı.

"Jay'in kardeşinden uzak duracaksın."

Jungkook lafını bitirdiğinde Gun Woo sinir bozucu bir kahkaha bırakmıştı dudaklarının arasından.

"Geç kaldın prens, prenses artık bende."

Ne demek istediğini anlamamıştı Jungkook.

"Ne saçmalıyorsun?"

"Yarın o hatunla partiliyorum, davetimi kabul etti. Jay kafayı yiyecek."

Jungkook artık gözlerinden ateş saçar hale gelmiş Gun woo'nun rahatlığına fena halde kurulmuştu. Sarışını böyle bir ortama nasıl sokabilirdi? Kesinlikle bu yerlere ait olmadığı belli olurdu. Rosé'nin nasıl kabul ettiğine de anlam verememişti ama kandırıldığına emindi. Böyle bir ortam olduğunu bilse asla gelmeyi kabul etmezdi.

Jungkook aniden oturduğu yerden kalktı ve Gun woo'nun önüne geçti. Yüzlerini hizalamak için ona doğru eğildiğinde tehditkar bir şekilde parmağını yüzüne doğru salladı.

"Eğer o kızın başına bir iş gelirse, yemin ederim o suratın dağılır. Bu sefer es geçmem."

Jungkook karşı tarafın cevabını beklemeden hızla evden ayrıldı eğer ondan tek bir kelime dahi duyarsa kendine hakim olamayıp kavga başlatacağından emindi. Dönüş yolunda motorunu sahil kenarına çekmiş boş bir banka oturmuştu. Tüm yaşadıklarını gözden geçiriyordu, geçmişin etrafında turlar attı.

Gun'ı biricik çocukluk arkadaşını nasıl kaybettiğini, yeraltından kendisini çıkarıp onu kurtaramayışını anımsadı. Jungkook ve Gun woo aynı sokağın çocuklarıydı. Birbirlerinden ayrılmıyor, her şeyi birlikte yapıyorlardı. kardeş gibi görüyorlardı birbirlerini. Liseye geçtiklerinde göz önünde olmaları onlar için sürpriz olmadı. Her ikisi de kızların beğendiği, erkeklerin ise imrenerek baktığı görünümlere sahipti. İkinci senelerine geldiklerinde okuldan dışarıya açılmış, Jay sayesinde yeraltı dünyasıyla tanışmışlardı.

Dövüşler, ticaretler, kaçak işler. Nihayetinde gelen kolay para başlarda tatlı gelse de Jungkook ne fiziğini dövüş için ne de şoförlüğünü kaçakcılık için kullanmak istemedi. Jay'in zaten parası varken bu işleri yapıyor olmasına da anlam veremiyordu. yetmiyormuş gibi başkalarını da dahil ediyordu ve jungkook buna katlanamıyordu. Kimsenin o işlere bulaşmasını istemiyor elinden geldiğince uyarıyordu. Jungkook'un yeni olanları uyarması işleri aksattığında Jay'in kulağına gitmiş, sonucunda da ikisi tartışmıştı. Jungkook artık sabredemeyerek tüm o karanlıktan çekilmişti. Ama aynı şeyi dostu Gun için yapamamıştı. Gun woo da Jay ile ters düşmüştü ama kendini o ortamdan çıkarmak yerine ona rakip olmayı seçmişti. Zahmetsiz para kazanmak ve beraberinde gelen güzel kızlar Gun woo için bırakılması zor şeylerdi.

ikisi lisenin üçüncü yılındayken Jay son senesindeydi ve kız kardeşi ilk senesine başlamıştı. Sarışın o okula gelmeden önce kimse Jay'in bir kız kardeşi olduğunu bilmiyordu. Jungkook öğrendiği andan itibaren kıza dikkat ediyordu. Jungkook Yeraltından ayrıldığı günden beri Jay kimi yanına çekmeye çalışıyorsa konuşup vazgeçiriyor Jay'in daha fazla adam kazanmasının önüne geçiyordu. Eğer rosé ile yakın olursa abisi kiminle kontağa giriyor öğrenmesi kolaylaşırdı. Bu sayede Jay'in başkalarını da bu girdaba sokmasını engelleyebilirdi. Kızdan tek faydalanacağı nokta bilgi almaktı. Belli ki Jay kardeşini bu işlerden uzak tutmayı başarmıştı. Aksi takdirde sarışının böylesine masum görünmesi imkansızdı.

Şimdiyse Jay'in sayesinde yeraltına giren Gun woo artık Jay ile çalışmıyor, onunla rekabet ediyordu. Bunun için de kıza zarar vermeyi düşünüyordu ama Jungkook buna izin vermeyecekti. jay'i sevmese bile sarışının zarar görmesini istemiyordu.

Jungkook bu kız için göze alabileceklerinden korkmaya başlamıştı. Eski dostundan da, kızın kendi abisinden de koruyacaktı onu. Diğer herkese yaptığı gibi yardım etmek için miydi yoksa fazla mı korumacı davranıyordu ona karşı? Bilmiyordu ama belli ki bir şekilde bu yolculukta bunun cevabını da alacaktı.

CEST LA VIE ۵ Rosékook Onde as histórias ganham vida. Descobre agora