Leke

38 13 10
                                    

(Medyada size maviş gözlü bir Nevra bırakıyorum😉 Saçı siyah gibi görünüyor olabilir ama kahverengi unutmayın.)

Hayat planlarımızın üstüne bir tokat geçirdiğinde aslında kontrolün bizde olmadığını anlardık. Kaderin bizim için ördüğü ilmekler ince ince biz farkında olmadan dokunurdu ve hiç ummadığım anlarda karşınıza çıkardı. Hiç hesapta olmayan, beklenmedik şeyler yaşardık. Cenk'te hiç beklemediği bir anda almıştı haberi. Vakayı üstlenmeyi eminim ki aklının ucundan bile geçirmemişti ama artık vaka onun sorumluluğundaydı.

"Okudun mu?" Sessiz kaldı bir süre. Öylece yüzüme bakarken bir anda arkasını dönüp güvenli bir yere kaçmak istiyor gibiydi. Cenk başını okudum anlamında salladığında gülümsedim. İkisinin yüzünde bir şaşkınlık ifadesi belirdi. Daha doğrusu Ahmet şaşkındı. Cenk yeni yeni üstlendiği sorumluluğu farkına varıyor olmalıydı ki tedirgince bakmaya başlamıştı.

"Sizin haberiniz var mıydı?"

"Tabi. Ben istedim zaten."

Şok.

"Nasıl!" Sorudan çok bir şaşkınlık ifadesiydi.

"Merak etme ben sana gerekli yerlerde yardımcı olacağım." Uzun bir süre sessizlik oldu. Kimse konuşmazken ortamdaki sessizliği bölen mutfak kapısı olmuştu. Sanki bir film çekiyorduk ve yönetmen şimdi dediği anda harekete geçmiştik. Üçümüzünde başı o yöne döndüğünde gözüme ilk ilişen sarı saçlar oldu. Selen elinde bir fincanla dışarı çıkıyordu. Gözleri elindeki bardakta olduğu için daha bizi fark etmemişti. Başını kaldırdığında durakladı. Teker teker yüzümüze bakarken şaşkındı. Tek kaşı hayretle havalanmıştı.

Şaşkınca bakarken "Siz ne yapıyorsunuz burada?" diye sordu. Sorusu boşlukta süzülerek kayboldu. Ortaya attığı soruyla herkes birbirine bakmış ve kimse cevap vermemişti. Selen alamadığı cevapla daha da meraklı bir hale bürünürken gözleri elimdeki kağıda dokundu. Sonra Cenk'i elindeki kağıdı gördü.

"O nedir?" Sessizliğe son vermemiz gerektiğini düşünen Ahmet boğazını temizledi.

"Kader'in vakasına artık Cenk bakacak." Bir anda söyledi ve tekrar sessizliğe gömüldü. Selen cümleyi algılamaya çalışır gibi baktı, baktı ve baktı. Bir kaç kez gözlerini kırpıştı. Gözleri hızla aralandığında başını ışık hızıyla Cenk'e çevirdi. Gözleriyle anlaştıklarında şüpheyle ikiliye baktım. Bir şeyler olmuştu anlaşılan.

"Evet. Bunu yapan da Nevra Komiser!" Cenk memnuniyetsizce söylendiğinde Selen'in yeşil gözleri mavi harelerime dokundu. O gözlerde sorgu vardı. Aklınca neden böyle bir hamlede bulunduğumu düşünüyor olmalıydı.

Hiç biri bilemezdi, arkasındaki nedeni...

"Yapacak işleriniz yok mu sizin!" Kuvvetle ellerimi çırptım. Selen ve Ahmet mesajı alarak hızla uzaklaşırlarken Cenk'i kolundan yakalayarak durdurdum. "Sen benimle gel. Otopsi raporu geldi."

"Aklınızdan ne geçiyor?"

"Ne konuda?"

"Neyden bahsettiğimi biliyorsunuz."

"Neyi merak ediyorsun?" Yan gözle yüzüne baktığımda derin bir nefes aldı. Göğüs kafesini zorlayan bir kuvvet varmış gibi gözlerini yumduğunda el hareketlerini izliyordum. Eli önce boynuna gitmişti. Boynu boyunca kaydırarak çenesine getirdiğinde duraklamış ve elini geri çekmişti. Eş zamanlı olarak gözlerini de aralamıştı.

"Ya da şöyle sorayım," dediğimde durdu ve vücudunu bana çevirdi. "Neyi öğrenemedin?"

Tereddüt.

Kalb-i HaizKde žijí příběhy. Začni objevovat