0.8-Geçmişin Kadını-

Start from the beginning
                                    

Mary adındaki kadın gülümseyerek bana baktı. "Harika oldu. "

Koşarak küçük kutulardan birini açtı. İçinden ayakkabı çıkardı. Kesinlikle bu ayakkabı da harikaydı. Saydam bir ayakkabıydı. Tam ön kısmında yeşil lotus çiçeği vardı. Bu ayakkabıyı harika gösteriyordu.

"Ayakkabıların bunlar."

Başımı salladım. Kolumdan tutup beni makyaj aynasına oturttu. Birde makyaj mı yapacaktım? Yuh yani!

"Makyaj istemiyorum. " Başını iki yana salladı. "Olmaz. Kesin emir var." Emir var derken? Ne yani böyle hazırlanmamı biri mi söylemişti? Büyük ihtimal elbiseleri de o seçmişti! Lanet olsun bütün bu şeyler Justin'in seçimiydi. Onun seçtiği şeyleri giymiştim. Ah hayır bunu istemiyorum!

Hızla ayağa kalktım. Hızlı kalktığım için sandalye devrilmişti. Mary bana şok içinde bakınca kaşlarımı çattım. "Bu elbiseleri, şu ayakkabiyi herşeyi Justin seçti değil mi?" Kadın afallayarak yüzüme baktı. "Cevap ver!" Başını iki yana salladı. "Hayır. Bunların hepsi benim seçimim. Prens Justin sadece bu akşam için sizi hazırlamamı söyledi. " Başımı kaldırıp teyzeme baktım. "Lütfen Veronica. O yemekte senin için önemli kararlar verilecek." dediğinde sinirim yatıştı. Doğru diyordu. O yemeğe katılmalıydım. Aksi takdirde bu herifler benim hakkımda saçma kararlar verirdi.

Teslim olmuş bir şekilde sandalyeye oturdum. Makyajım ve saçım epey uzun sürdü. Akşam olunca teyzem de dahil olmak üzere herkes gitti. Teyzemle konuşamamıştık.

Çok güzel olmuştum. Ama ben bunu istememiştim. Ayrıca bu kadar hazırlık saçmaydı! Sadece bir akşam yemeğiydi.

Kapım tıklatılınca koşarak kapıya gittim. Bir an önce bu elbiseden kurtulmak istiyordum.

"Kimsiniz?" Kapının arkasından bir kadın sesi duyuldu. "Efendim Kral Luis yemek için sizi bekliyor." Başımı sallayıp kapıyı açtım. On beş on altı yaşlarında kız hizmetçi kıyafeti ile önümde selam verdi. Gülümseyerek bende selam verdim. Buradaki kimseden üstün değildim. Onlar da benden üstün değildi. Sadece kralı ve kraliçeyi karşılıksız selamlardım. Çünkü onlar benden yaşça büyüktü.

"Lütfen beni takip edin." Başımı sallayıp onun arkasından yürüdüm. Merdivenleri inip uzun bir koridora girdik. Koridorun sonunda yemek odası gözüküyordu. İçimde büyük bir heyecan vardı çünkü burada fazla kişi vardı. Gelen sesler bunları anlatıyordu.

"Burası efendim." diyerek salonu gösterdi ve gitti.

Salona giriş yapınca gördüğüm manzara karşısında şok oldum. Tahmin ettiğimden daha fazla kişi vardı. Hepsi harika kıyafetler giymişti. Sanırım herkes çok zengindi.

Salona girdiğimi kimse fark etmemişti. Nereye oturacaktım? Büyük masa olmazdı. Oraya kraliyet ailesindekiler otururdu. Diğer küçük masalardan hangisine oturacaktım?

Tam arkamda öksürme sesi duyunca oraya döndüm. Justin arkamdaydı.

"Neden oturmuyorsun?" Sırıttı. Gülmesi bile mide bulandırıcıydı. "Yoksa beni mi bekledin? " Başımı iki yana salladım. "Emin ol senin için bu güzel ayaklarımı bekletmem. Nereye oturacağım?" Bir anda gülmeye başladı. Kesinlikle hastaydı. Ona soru sormuştum.

"Tabiki de bizim masaya oturacaksın." Nasıl yani? Neden oraya oturacaktım ki? "Yürü Veronica!" diyerek kolumdan sıkıca tuttu. Onunla birlikte bende yürüyordum. Kolumu kurtarmak için hamle yaptıkça daha çok sıkıyordu. Gerçekten fazla itici hareketleri vardı. Etrafıma bakınca bütün genç kızların bana kınayan gözlerle baktığını gördüm. Hadi ama! Alın Justin sizin olsun!

Ormandaki Avcı 1: Vampir'in Aşkı (Düzenleniyor)Where stories live. Discover now