Amcamın konuştuğu şeylerden hiç birsey anlamıyorduk. Konuştuğu dil türkçe değildi.
Hoca
"Sen kimsin?"
Diye sorduAmcamın ses tonu değişmişti. Konuşan amcam değildi. Kalın biraz da hırıltılı bir sesti. Biz korkudan babamla birbirimizin elini sımsıkı tutuyorduk.
Hoca tekrar sordu,
"Sen kimsin?" DiyeAmcam hocaya doğru kafasını kaldırarak,yüksek bir ses tonu ile,
"Git burdaaannn"diye bağırdı.
Hoca da
"Bu büyüyü bozmadan hiç bir yere gitmeyeceğiz "Amcam
"Bu imkansız" deyinceHocada bir soru sordu.
"Peki ne istiyorsunuz"Deyince, Amcam elini yavaşça kaldırıp beni işaret ederek,
"Onu istiyorlar" dediDaha sonra elini cama doğru çevirerek camı işaret etti.
O sırada duvarda asılı olan annemin gelinliği yere düştü.
Ve amcam bir anda bayıldı.
Biz amcamı ayıltmaya çalışırken bir anda perdenin önünde, siyah saçlı, üzerinde beyaz elbise olan bir kadın görmüştüm.Hemen cama koştum. Hızlıca perdeyi acıp dışarıya baktım. Her ne kadar korksamda cesaretli olmam gerekiyordu.
Camdan aşağı baktığımda gördüklerim beni çok korkutmuştu. Bahçedeki ağaçta asılı 3 tane beyaz elbiseli kadın vardı.
Ben bu manzara karşısı da bir anda geri çekilmiştim.Babama dönerek,
"Baba ağaçta birileri kendini aşmış."deyince, bu sefer babam cama koştu.
Ama babam hiç bir şey görememişti.
O sırada amcam derin bir nefes alarak kendine gelmişti.Hoca babama dönerek,
"o ağaçta kaç kişi asmıştı kendini?" DediBabam da,
" eşim, eşimin kardeşi ve eşimin annesi olmak üzere 3 kişi "diye cevap verdi."Ben babama dönerek
"Benim teyzemde mi vardı?" Diye soruncaBabam üzgün bir ifadeyle,
"Evet oğlum sana bunları açıklamak için hiç fırsatım olmadı. Daha doğrusu anlatmaya cesaretim olmadı. Senin bu olaylardan etkileneceğinden korktum."
Dedi.Ben bu olaylar karşında babama hak vermiştim. Benim için her zaman çok endişeleniyodu.
Aklıma sadece bu büyüyü neden yaptıkları takılıyordu. Ama yaşadığımız olayların etkisiyle o sırada sormak istememiştim.
Hoca,
" O taşları bir daha incelesek iyi olur.
Belki büyü ile ilgili bir ipucu bulabiliriz"
DediSonra hepbirlikte aşağı indik.
Hoca
" Önce bu taşların altına bakmakla işe başlayalım "dedi.Bizde hocaya yardım ederek taşları zorlada olsa yerinden oynatabildik.
Hoca yanında getirdiği bıçakla taşın yerini eselemeye başladı. İçerisinde bir seyler olan ufak testi çıktı. Testinin ağzı çamur gibi bir şeyle sıvanmıştı.Hoca gene bıçak yardımıyla çamuru kazıdı. Testi açılmıştı. Hoca elini sokarak içindekileri yavaşça çıkardı.
İçinden kıl topağı ve bir kağıt çıktı.
Sonra diğer taşı kaldırdık. Ondan da aynı şekilde testi çıktı. Onun içinden de aynı şekilde kıl topakları ve bir kağıt çıktı. Üçüncü taşdanda aynıları çıktı.
Dördüncü taşı kaldırdık oradan bir emzik ile bir kağıt çıktı.
Bu emziğin benim olma ihtimali çok yüksekti.
Hoca kağıtlarda hiç bir şey yazmadığını gördü. Yazıların silinmiş olabileceğini söyledi.Hoca,
"Bana içinde su olan bir leğen lazım" dediEve çıkarak bir leğen bulduk. Hocanın istediği gibi icinede biraz su koyduk.
Hoca leğene testilerden çıkan şeyleri koydu. Sonra benim parmağımdan biraz keserek leğene bir damla kan damlattı. Bir şeyler okumaya başlayınca
Kağıtlarda bir yazı görünmeye başladı.Yazıları ben okuyamamıştım.
Hoca bana dönerek ,
"Leğenin içine dikkatlice bak " dedi.Bir an suda 3 kişi belirdi.
Hoca onlara
"Siz bu kağıtta ismi yazan kişiler misiniz?" deyinceOnlardan bir tanesi başını evet dercesine salladı.
Hoca,
"O zaman siz bu çocuğun annesi, teyzesi ve anneannesi oluyorsunuz"
Deyince gene içlerinden bir tanesi evet dercesine başını salladı.Bunu duyunca içim bir garip oldu. Annemin ruhuyla irtibata geçebilmiştik.
Babam ağlamaya başladı. Ve"Seni çok özledim Esma "dedi
Ama onlar tepki vermiyorlardı. Yada veremiyorlardı.
(Degerli oy ve Yorumlarınızı bekliyorum)
(Devamı gelecek)
YOU ARE READING
Taşların sırrı
Horrorİlker babasıyla birlikte İstanbul da yaşıyordu Annesi daha İlker 8 aylık bir bebekken vefat etmiştir. Asıl memleketleri ise Mugla nin bir köyüdür. İlker hiç doğduğu köyü görmediği için köyünü hep merak eder ,ama babası bir türlü onu köye götürme fır...